2. Bir gülüşte sildin o eski yaramın izlerini

105 16 15
                                    

#kaihun kategorisinde 10. Sıraya gelmişiz 😅 Bunun için teşekkürleeeer~

Sizleri seviyorumm

~~~~~

Bölüm şarkısı
Sertab Erener - Kime Diyorum

~~~~~

~Keyifli okumalaaar~


Hiç tanımadığım, hatta gerçek bile olmayan birine aşık olmanın kulağa delirmişim gibi geldiğinin tamamen farkındayım. Ama Chanyeol'u rüyalarımda görmediğim bir an bile olmadığını hatırlayınca aradaki farkı söylemek zor olabiliyor. Mekânlar değişiyor, hikâyeler de ama Chanyeol o mükemmel gülümsemesi -gamzelerini unutmayalım- ve kocaman kalbiyle hep aynı kalıyor. O benim ruh eşim.

Bunun sonsuza dek süremeyeceğini de biliyorum. O nedenle, ne olur ne olmaz diye hepsini defterime yazıyorum. Jongin bir keresinde ona 'rüya günlüğüm' demişti, sanki herkesin yazdığı sıradan bir şeymiş gibi. Defterimi her yere taşıyorum, şimdi de askılı çantamda, büyükbabamın garajında bulduğum eski bir bisikletin sepetinin içinde. Bu yeni bisikletime Frank adını verdim. Çünkü onu çalışabilir hâlde gelmesi için tıpkı Frankenstein gibi yeniden dirilttim.

Frank şu an Cheongna (청나) Akademi'nin pek sık kullanılmayan bisiklet park yerinde duruyor. Ağzına kadar Volvo'lar, Audi'ler  ile dolu öğrenci otoparkına göz gezdirdim, sonra da dönüp Frank'e baktım. Burada bulunmamın tek sebebi Harvard'ın kendi profesörlerinin çocukları için Cheongna ile yürüttüğü karşılıklı değişim programı. Okulun broşüründe Cheongna ile Harvard'ın aralarında "karşılıklı saygıya dayalı bir ilişkinin" var olduğu yazıyor. Babam akşam yemeğinden sonra bana bunu okuduğunda, "Artık bu ne demekse," demiştim.

Babam da, "Sinirbilim Bölümü başkanının oğlunu öğrenci olarak almak Cheongna'yı iyi gösteriyor demek," diye açıkladı. "Karşılığında birinci sınıf bir lise eğitimini ücretsiz olarak alacaksın."

"Emin misin?" dedim, başımı yana eğip çatalıma spagetti dolarken. "Çünkü atletik yeteneklerimle burs alacağımdan çok eminim."

"Evet." Babam bana uyarak başını salladı. "Muhtemelen dördüncü sınıfta kazandığın ödülle burs alabilirdin. Ne içindi o?"

Makarnamdan koca bir lokma alırken, "En uzun süre hulahop çevirme," diye hatırlattım ona. "Nasıl unutursun? Spor kariyerimin en önemli kısmı."

"Evet, o." Peçeteyle ağzını sildi ve bana göz kırptı.

Şimdiyse bisikletimi daha çok Beyaz Saray'a benzeyen ana yönetim binasının önüne park ediyordum, göz alıcı mermer zeminli koridorda aksi uygunsuz gibi geldiğinden parmak uçlarımda ilerledim. Saat dokuzdaki, dün gece bilgilendirme paketinde okuyunca burun kıvırdığım 'tanışma toplantım' için öğrenci işleri başkanının odasının kapısını çaldım.

"İçeri geliiiiin." Bu tekdüze cevap beni şaşırtmıştı ama bekleme alanında kimseyi göremeyince eski portrelerin ciddi bakışlarından kaçınarak Başkan Kim'in ofisine girdim. Koyu renkli ahşap, pirinç lambalar ve sıra sıra kitaplarla, bir odaya sıkıştırılmış Halk Kütüphanesi gibi görünüyordu.

"Ne yaptın?"

Gelen sesle hemen arkamı döndüm ve sehpaya takılıp sırtüstü, kızıl renkli halının üzerine düştüm. Gözlerimi kısarak beni izleyen figüre baktım ve tek görebildiğim saçtı. Gür, sarı ve baş edilemez.

Just A Dream || ChanBaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin