Bölüm şarkısı:
Sertab Erener - İkimiz Bir Fidanın~~~~~~~
Küçük bir değişiklik yaptım. Bundan sonra rüya kısımlarını farklı bir bölüm olarak paylaşmamaya karar verdim. O yüzden bölümün sonuna rüya kısmını ekledim.
~~ Keyifli okumalar~~
Onu ben uydurdum. En azından kendime sürekli söylediğim bu. Tüm çocukluk hayranlıklarımın birleşimi kusursuz bir erkekte toplanmıştı. Sorun şu ki yanılıyordum. Çünkü Chanyeol şu an tam karşımda oturuyor, psikoloji kitabımızı okuyor ve birkaç dakikada bir durup telefonuna bir şeyler yazıyor. Üzerinde dar siyah bir tişört var ve yanına gidip onun kucağına oturmak istiyorum.
"Topla kendini," diye fısıldadım gözlerimin önüne gelen saça üfleyip kucağımdaki tarih dersi notlarına bakarken. Daha sayfanın bir satırını bile okumadım. Birkaç gün önce babamın omzunun üzerinden okuduğum makale neydi? İnternet, dünyalarımızı birbirine öyle bağlamıştı ki insanları birbirinden ayıran derece altıdan dörde mi düşmüştü? Onu belki de Facebook'ta görmüştüm... Tabii daha Facebook'tan bihaberken onunla ilgili rüyalar görmeye başladığımı saymazsak.
Küçükken kandan çok korkardım ve kronik burun kanamalarım olduğu için bu çok ters bir durumdu. Babamla, gerçekte ya da filmlerde, kan gördüğümde ne hissettiğimi anlatmak için kullandığımız bir laf vardı. Sarhoş gibi. Çünkü bir dakika önce iyiyken bir dakika sonra birinin dizi sıyrılıyor ya da sanat dersinde parmakları maket bıçağıyla kesiliyordu ve ben bir anda kemiklerim yok olmuş gibi hissediyordum. Rüzgârda savrulan bir deri parçası ya da araba galerilerinin önünde duran balon adamlar gibiydim. Bazen de babama hissi göstermek için kollarımı başımın üstüne kaldırıp popomu yüzen bir yunus gibi oynatırdım.
Etrafta kan olmamasına rağmen, şu an hissettiğim de sarhoşluk gibi ve yılın geri kalanında bu şekilde hissetmemeye kararlıyım.
Güzelce biçilmiş çimler üzerinde efsanevi bir yolculuk yaparmış gibi hissederek kendi kendime garip davranma, garip davranma, garip davranma diye tekrar ettim. Başımda milyonlarca giriş cümlesi dönüp duruyordu. Beni hazırcevap ve havalı, birinin rüyalarının ateşli erkeği gibi gösterecek cümlelerdi bunlar, ki teknik olarak öyleydim. Onun için. "Seninle gerçekte tanışmak ne hoş," ya da "Çok sık rüya görür müsün?" gibi. Gülümseyecek, beni kendine doğru çekecek, öpecek, bana her şeyi açıklayacak ve beni bir daha asla bırakmayacaktı.
Chanyeol'e bakarak ve topuklarımın üzerinde hafifçe sallanarak tek diyebildiğim, "Merhaba," oldu. Bir anda vücudumdaki her sinirin çığlık atmaya başladığını hissettim ve o an hızla koşup çok uzaklara gitmek istedim.
Chanyeol hemen kafasını kaldırmadı ve bende bahçenin karşı tarafından sessiz sedasız bir süredir gizlice onu izlediğimi görmüş olduğu izlenimi uyandırdı. Aşırı bir sakinlikle, bir cümleyi fosforlu kalemle çizip kitabını kenara koydu.
"Merhaba," dedi sonunda bana bakıp ellerini dizlerinin üzerinde birleştirerek. Gözlerinin arkasında, daha önce hiç görmediğim ve anlayamadığım bir şey vardı. Bir resmiyet. Neredeyse... meydan okuyordu.
Birdenbire, eskiden cumartesileri bloğun aşağısındaki ankesörlü telefondan bizim evi arayan ve öğle yemeğinde ne olduğunu soran evsiz kadın gibi, gerçekten de kaçığın teki olabileceğim fikri düştü aklıma. Ruh hâlim iyiyse onunla eğlenirdim. Ama şu an Chanyeol'un karşısında duruyordum ve o kadar tanıdıktı ki neredeyse beni mahvedecekti. Bu , webden bulup bilinçaltıma photoshop'ladığım bir yüz değildi. Bu tanıdığım ve sevdiğim erkekti. Erkeğim. O benim ve ben...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just A Dream || ChanBaek
Teen Fiction"Yakında görüşürüz," dedim. Bu bize özgü, birbirimizi yeniden bulacağımızı düşündüren, neredeyse batıl bir alışkanlıktı. "Yakında görüşürüz," dedi sonunda içini çekerek ve gözlerim yavaşça kapandı. ----- Başlangıç Tarihi : 27 Haziran 2020 ----- Bu h...