Noise

2K 158 97
                                    

Minho'dan

Elimde telefonumla yatağımın üzerinde oturuyordum. Dikkatim elimdeki telefondan karşımdaki masada duran rengi kahverengiye dönmüş, bitki denebilecek kadar bile canlılığı kalmamış çiçeklere kaydı. Annemin 'hayatımı renklendirmek için' aldığı çiçekler hayatıma yeni bir soluk renk katmaktan başka bir işe yaramamıştı ki bu şaşırtıcı değil.

Gözlerim bu sefer çiçeklerin sağ çaprazındaki çoğunlukla bej rengi ve kahve tonu renklerle donatılmış tabloya çıktı. Şekillerin ve renklerinin birbirine çarpışmasına dikkat kesilmiştim. Bu tabloya uzun süre bakmak o an hissettiğim boşluğu karmaşıklaştırmama yetmişti bile.

Tablodaki şekillere anlam vermeye çalışırken aniden gelen kırılma sesiyle yerimde sıçradım. Gözlerim istemsizce yukarı çıktı. Ses tam üst katımdan gelmişti. Neler olduğuna anlam verebilmek için sessizleştim ve tekrar ses gelme ihtimaline karşı pür dikkat üst katı dinlemeye başladım.

Bir süre ses gelmeyince uyumaya karar verdim. Tam o sırada birinin sesini duydum, ağlıyormuş gibiydi. Artık uyuma konusnda endişeliydim. Çocuğun sesini sadece bir kaç saniye duymama rağmen içime oturmuştu iç çekişleri.

Bu yüzden asansöre bindim, ikinci kata bastım. Koridorda yürüdüm ve sonra kapısını çaldım. Kısa boylu bir çocuk açtı kapıyı, sarı saçları vardı.

"Afedersiniz, rahatsız ediyorsam kusura bakmayın lütfen, sizin dairenizin altındaki dairede oturuyorum yukarıdan sesler geldi bende endişelendim. Bir sorun mu var diye sormak için gelmiştim."

Çocuk evinin içi karanlık olduğundan sadece apartmanın ışığı tarafından aydınlanan yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirdi. "Sanırım kulağınız size oyun oynuyor." dedi. Pembe kazağını çenesine kadar çekmişti.

"Önemsediğiniz için teşekkür ederim bayım ama artık içeri girmeliyim. Keşke size gürültü hakkında bir şey söyleyebilseydim ama ben hiçbir şey duymadım. Ses rüzgardan gelmiş olmalı, evet rüzgardan dolayı olmalı."

Ben daha onun yüzünün etkisinden çıkamamışken, konuşmamı bile beklemeden 'iyi akşamlar' deyip kapıyı kapattı. Bir süre kapısının önünde durup konuşmamızın bittiğini idrak edince asansöre yöneldim.

Eve geldiğimde ilk yaptığım şey bir işe yarayıp yaramayacağını bilmesem de çiçekleri suladım. Belki bir şeyler tekrar renklenmeliydi. Şimdi de odamın zemininde yatıyordum, sırtımda soğuk beton. Aptal aptal tavanı seyrediyorum, sanırım onu gördüğümde olan hisleri hala içimden atamadım.

Tekrar yukarı gitmemek için kendimi çok zorluyordum, çünkü tüm gerçeklere sahip olmadığımı biliyordum. Ama ona bir şey olma düşüncesine katlanamadım.

Bu yüzden asansöre bindim, ikinci kata bastım...
.
.
.

Öncelikle merhabalarr!

Bazı cümleler ilk başta mantıksız gelebilir çünkü bu bölümde şarkının sözlerinden uzaklaşmamaya çalıştım. Bu yüzden eğer hala izlemediyseniz medyaya koyduğum videoyu izleyin lütfen.

Ve eğer diğer kitaplara göz atmak isterseniz hesaba bir girin.

Son olarak muz yiyin, muz güzeldir. Arada da Doctor who izleyin o da güzeldir. Byeees

Ahsen bölüm açılışlarını muz ve doctor who ile yapmayı çok seviyon di mi HSAJQIWJSJWIWEKWIDJDK

Neyse bu hikaye çoksel olacak inş sevin bu hikayeyi.

Must Have Been the Wind † MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin