Hello Sweetie

523 101 98
                                    


"Bu gece onunla kalsam?"

Doktor yüzündeki mutlu ifadeyle cevapladı. "Normalde olsa buna izin vermeyeceğimi biliyorsun ama bugün bir kaçamak yapmana izin verebilirim. Ona her şeyden çok senin iyi geldiğini hepimiz biliyoruz." Gülümseyip hızla yanınından ayrıldım. Kapıyı açıp içeri girdim.

"Hello sweetie."

Dediğim şeye güldüm, Jisung'un yanına ilerleyip göz kapaklarına küçük öpücükler koydum. Şu an huzuru derinliklerine kadar yaşıyordum.

Elime gitarımı alıp koltuğa yerleştim, çalmaya başlıyordum ki kapı tıktıklandı.

"Minho, onu çok yorma olur mu? Belki de biraz zamana ihtiyacı olduğu için bu kadar zaman uyumuştur."

Doktor sözünü bitirdikten sonra samimi bir gülümsemeyle odadan çıktı. Elimdeki gitarı kenara koydum, zaman istiyorsa tabii ki zaman tanıyacaktım.

Komidine koyduğum bitmeye yüz tutmuş kitabımı almak için geriye uzandım. Elime gelen küçük kağıtla bakışlarımı oraya yönlendirdim. Kitapla beraber küçük kağıdı da elima aldım.

"Uyanıyormuşsun Jisung. Beni yüzüstü bırakmayacağını biliyordum. Şuana kadar ziyaretine gelemediğim için üzgünüm. En kısa zamanda elin tekrar ellerimin arasında, dudakların tekrar dudaklarımın üstünde olacak. Kendine iyi bak. Seni seviyorum."
~Mingyu

Bu da neydi şimdi? Sinirden elim ayağıma dolanmış tek istediğim Mingyu denen herifi yumruklamaktı. Hızla odadan çıktım.

Önüme çıkan hemşireyle -Jisung'la ilgilenen hemşireydi- durdum. Elimden geldiğince sakinliğimi koruyarak elimdeki kağıdı havaya kaldırdım.

"Bunu kimin getirdiği hakkında bir fikriniz var mı?"

Kafasını olumsuz anlamda salladı. Açıklama yapmak için ağzını açtığıda çoktan yanından ayrılmıştım. Asansörü çağırmak için tuşa basarken Minhyuk'un merdivenerden çıktığını gördüm.

"Hey! Min!"

Duymayınca merdivenlerden yukarı çıkmaya başladım. Omzuna dokunduğumda kulağındaki kulaklığı çıkarıp anlamsız bakışlarla bana döndü.

Elimdeki kartı ona uzattım. "Bunu kim getirdi biliyor musun?" Kartı elimden alması için salladım. Kartı eline alırken konuştu.

"Ben getirdim."

"Ne?"

"Yani ben getirdim ama ne yazdığını bile bilmiyorum."

Sinirden kızardığına emin olduğum kulaklarım iyice ısınırken Minhyuk'un karşımda rahat rahat duruyor olması elimi kaşındırıyor, bir yumruk atsam geçicek gibi hissettiriyordu.

"Sen benimle dalga mı geçiyorsun?"

"Hayır oğlum, niye dalga geçiyim seninle? Bir çocuk geldi Jisung'u sordu sonra 'Bunu onun yanına koyar mısın, bir arkadaşımdan not.' Dedi. Okuma dediği için ben de okumadan koydum işte."

Derin bir nefes verdim. "Aptal, ödüm koptu boynuzlanıyorum diye." Okuduğu kağıdı bana uzattı.

"Mingyu denen adam Jisung'un eski sevgilisi mi?" Ellerimi ağrıyan başıma götürdüm, bu ihtimal hiç aklıma gelmemişti.

Bu konuyu daha fazla uzatmak istemediğim için konuyu değiştirmeye çalıştım.

"Sen niye yukarı çıkıyordun?" Yok bir şey der gibi kafasını salladı. "Hadi sen git sevgilinin yanına. Kış kış."

Yukarı çıkmaya devam ederken bende peşinden gülümseyip aşağı indim. Adımlarımı biraz daha hızlandırdım. Hemen elini tutup uyumak istiyordum.

Bankonun önünden geçerken adımı duyduğumda yavaşladım ve dinlemeye çalıştım. Başhemşire ve Jisung'un hemşiresi kendilerince sessiz bir şekilde konuşuyorlardı.

"Olan Minho'ya olucak, haftalardır çocuğun yanından ayrılmadı."

"Şimdi ne olacak?"

"Ne 'ne olacak'?" Kendimi tutamayıp konuşmaya başladığımda yüzlerindeki yakalanmanın verdiği heyecanla oluşmuş ifade yavaşça hüzne karıştı.

Başhemşire önce ağzını açıp bir şeyler söylemeye çalıştı sonra vazgeçip eliyle Jisung'un odasını gösterdi.

"Girip kendin baksan daha iyi olur."

Aklımdan Jisung'un uyanıp hafızasını kaybetmiş olma ihtimalinden ölme ihtimaline kadar her şey geçiyordu. Elim titremekte bacaklarım uyuşmaya başladığında ne zaman kapının önüne geldiğimi bile anlamamıştım.

Elim kapının koluna gitti ama içeri girmeye cesaret edemedim. Derin bir nefes aldıktan sonra hızla içeri girme kararı aldım, ne olmuş olursa olsun bir an önce öğrenmek daha kolay geldi o an gözüme.

Hızlıca içeri girdim, Jisung'u huzurla uyurken gördüğümde içim biraz rahatlasa da onu kontrol etmek için yanına yaklaştım.

Ona yaklaşırken koltukta oturan Jisung'un evinde gördüğüm iri cüsseli adamı gördüm, sonra ise ellerinin arasında tuttuğu küçük elleri, haftalardır ben tutmuyormuşcasına tuttuğu elleri...

Ben geldiiiiim!

Ahsen'e de sordum hikayeyi uzatma kararı aldık normalde birkac bölüm sonra bitirmeyi planlıyorduk, fakat ben bu hikayeyi ayrı bir sevdiğim için uzatacağız ehehe :3

Umarım hoşunuza gidiyordur, oylamaların düşmesi  beni üzse de önemli değil çünkü umuyorum ki tekrardan yükselir.

Sizi seviyorum, kendinize iyi bakın ❣🧸

Must Have Been the Wind † MinSungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin