Tanıtım'

16 6 1
                                    


Hava kararmaya başlamıştı,  kız içinden küfürler saydırdı çünkü onun için bu tarihler onemliydi ve hemen havanın kararmasıni sevmiyordu.

Genç kız yataktan kalktığı gibi masasının  başına geçti. Kalemini ve defterini alıp aynı cümle ile başladı paragrafa;
Sevgili Günlük...
Ve devam etti yazmasına.

Yazdı, yazdı ve yazdı.

Acısı dinmiş miydi?
Hayır.
Mutlu olmuş muydu?
Hayır.
Peki, rahatla mışmıydı?
Evet.

Genç kız rahatlamıştı, hem de fazlasıyla.
Acısını kalemin ucunu almış ve deftere anlatmıştı.
Genç kız bunu hep yapardı çünkü bu onu rahatlatıyordu.

Genç kızın aklından şu cumleler geçti;
'Biliyorum, sıkıldin benden. Biliyorum, sıkıldın dertlerimden.'
Tek acısıni anlatabildiği dostu o defterdi kızın ama biliyordu ki defter onun acılarına ortak olmazdi hep. Deftere onun mutluluğunu paylaşamazdı hep.

Genç kız aklından şu cümleyi geçirdi;
'İlla ki benim de dertlerimi anlatacağım ve mutlulugumu paylaşacağım biri çıkacak' dedi ve tekrar etti 'illa ki'

Halbuki genc kız bu cümleyi oylesine kurmuştu, olamıyacağını bile bile.
Ama bilmedigi bir şey  vardı hiç bir sey imkansız degildir.

•••

Elinde ki sigarayı söndürdü genç adam. Söndürdüğü gibi kafasını yukarı kaldırdı ve derin bir nefes çekti içine.

Biliyordu genç adam herkesin sorunları olduğunu ama o küçük kıza üzülüyordu hem de baya.
7 aydır gözetliyordu bu kızı ve içinde garip şeyler hissediyodu. Anlandıramadığı şeyler...

Adam cama biraz daha baktı.
Neye mi bakıyordu?
İçinde anlandıramadığı hisleri oluşturan kıza. Hep bakardı zaten kıza, her gün bakardı.

Genç kızın hareketlendiğini  gordü genç adam. Kız yattığı yerden kalkıp masasına oturdu.
Genç kız eline kalem, önüne de defter çekti ve deftere gömüldü âdeta.

Adam kızın günlük yazacagıni anladı. Sevinse mi üzülse mi bilemedi. Çünkü genç kız ya çok mutlu olduğun da ya da çok acı cektiğinde yazardı günlüğüne.
O arada adamın telefonu çaldı. Arayan kişi en yakın dostu Serkan'dı.

Adam telefonu açtı ve Serkan'ı dinlemeye başladı.
Kulagi Serkan'da, aklı ve gözü ise kızın üzerindeydi.

"Hani gelecektin lan, söz vermiştin," dedi Serkan.
Adam ilk neden bahsettiğini anlayamadı ve Serkan'a

"Neyden bahsediyorsun," dedi soğuk sesi ile çünkü şu an önünde ki kızi izlemesi gerekiyordu.

"La olum Hazal'ın doğum günune diyorum. Aklın nerede senin?"
Serkan'ın bu cümlesi ardından adam tarihe baktı.  Ve o zaman yüzüne bi hüzun çöktü. Serkan'a

"Gelmiyorum," dedi ve kapattı.

Adam şimdi anlamıştı Efsun'un niye üzgun olduğunu.  Bugün ayın sekiziydi.

Efsun, 8 ay önce bugün babasını kaybetmisti.
Efsun ekimin sekizinde öğrendiği gercek ile yıkılmıştı ama adam onun o hallerini bilmiyordu çünkü babasının ölumunden 1 ay sonra izlemeye başlamıştı hayatını.

Bugün ayın sekizi, Efsun'un en nefret ettigi rakam.

Bugün ayin sekizi, Efsun'un çocuklugunu çalan rakam.

Bugün ayın sekizi, Efsun'un günluk tutuşunun ilk günü.

Bugün ayın sekizi, Mert'in Efsun'u izlemeye başladığı ayın günü.

Bugün ayın sekizi, Efsun'un Mert ile karşılaştığı ilk gün...

~~~

Bu kitabı yazip yazmamak arasinda kararsiz kaldim. Yine acaba yazsam mi diye düşünürken bi anda sarkinin nakarat kısmı geldi;

"Yaz, yaz, yaz bir kenara..."

Sonra ben de yazim bari dedim ve iste karsinizdayim.
Şu an takipçim yok, oylesine hitafen yazıyorum.
Ama belki siz bunu okudugunuz da benim takipci sayim fazladır ve sizi bi gülme almıştır.

Umarım mutlusunuzdur ve umarım yüzünüz gülüyordur   çünkü hayat ne olursa olsun vr ne yaşanırsa yaşasın hep gülunmeye deger.

Şimdi sevgili okurlarım kocaman bi gulumseme ile ilk bölüme geçin.

Hep gülün, hep...

Sevgili Günlük...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin