-Mert'in Ağzından-
"Hadi oğlum bırak telefonunu. Ben mi taşıyacağım tüm biraları?"
Açelya'nın adı geçmesi üzerine dayanamayıp engellemiştim moonlight'ı. O "ay ışığı" her kimse. Blöf yaptığını düşünüyordum, Açelya'ya kopya vermiştim evet ama hiç kimsenin izlemediğine emindim.
"Geliyorum Burak sus iki dakika." diye seslendim mutfaktan. Bugün Arın'ın doğum günüydü ve Burak'ın evinde ona süpriz bir parti hazırlıyorduk. Açelya da geliyordu tabii, Arın'ın kız kardeşiydi. Başka bir sebebi yoktu. Olamazdı.
Burak'ın gösterdiği torbaları içeri taşırken aklıma tekrar takıldı: moonlight. Amacı neydi? İlk cümlesi de hiç komik değildi zaten. Benden küçük olması lazım böyle saçma cümlelere gülüyorsa. Pazartesi ilk işim okuldaki 9ları incelemek olacaktı. Son sınıflara göz diken çok fazla kız vardı, malum popülarite yükseltmek için iyi bir fırsat.
Torbalardaki içki ve atıştırmalıkları boşalttım. Atıştırmalıkları tabaklara dizerken kapı çaldı. Burak'ın koşma seslerini dugunca işime devam ettim. Açelya, İrem, Şimal içeri girerken gözlerim önce Hilal'i aradı, onu göremeyince Açelya'ya takıldı. Kısa sarı buklelerini kulağının arkasına sıkıştırırken gözüm gamzesine kaydı. Ne kadar güzel gülüyordu. İstemsizce gözüm dar elbisesinden belli olan sütyeninin dantellerine kaysa da kendimi toplamaya çalıştım. Kendimi kandırmaya, ondan hoşlanmadığıma ikna etmeye ne kadar devam edecektim bilmiyorum. Hilal yüzüme vurmuştu bunu ama ben kabullenmek istemiyordum. Onun gibi güzel bi kız bana bakmazdı çünkü. O voleybol takım kaptanıydı bense satranç takımındaydım. Okul birincisi olmam ise inek olmamdan başka bir şey ifade etmezdi onun için. Kızlar ellerindeki hediyeleri antredeki dolaba gizlerken bir bira şişesini açmıştım bile.
Gözlerimi şişeye dikmiş olduğum için yanıma gelen kişiyi fark etmem zaman aldı: Açelya.
"Teşekkür ederim."
Kafam karışmıştı. Kendimi yudumladığım birayı öksürürken buldum.
"Ay, dur sırtına vurayım."
Tanrım, kendimi çok güzel rezil ediyorum.
"Yok yok, iyiyim geçti. Ne içindi teşekkür?" diyebildim sonunda.
"Matematik sınavı. Sayende 83 aldım. Sen olmasan 50 üstüne çıkamazdım doğrusu."
"Rica ederim." ağzımı kapar kapamaz tekrar ellerim bira şişesine uzandı fakat onun eli benden önce şişeyi kavramıştı.
"Kendin içmeden önce ikram edersen centilmenliğinle kolayca kız tavlayabilirsin." diyip göz kırptı. Şişeyi ağzına götürürken yanımdan uzaklaşmaya başlamıştı bile.
İçim bi hoş olmuş, bu tavrından etkilenmiştim. Yine Burak'ın "Hadi oğlum!"la başlayan cümlesini beklemeden kızlarla oturdukları koltuğa doğru adımlarımı hızlandırdım ve trkli koltuğa oturup yine düşüncelere daldım.
Eğer inek bi öğrenciysem böyle popüler bi çevrem nasıl mı vardı? Burak futbol takım kaptanıydı, ben de lisenin ilk yılında takımda olduğum için tanışmıştık.
Şimal de okulun drama takımındaydı, tüm başrollerde o yer alırdı. Piyano çalardı ve aynı zamanda müthiş bi sesi vardı.
İrem futbol kız takımının kaptanıydı ve aynı zamanda sayısalcıydı. Spor ve dersi aynı anda nasıl yürütüyor anlamıyordum. Ben futbolu dersler için bırakmıştım. Onun da bu becerisinden bir popülaritesi vardı.
Arın, doğum gününü kutlayacağımı arkadaş da drama takımındaydı. Müthiş bi oyunculuğu vardı. O da Şimal gibi etkileyici bi sese sahipti ve gitar çalıyordu.
Düşüncelerimden kısa bir süreliğine sıyrılırken evin kalabalıklaştığını, insanların ellerindeki bardaklara içki doldurmuş sohbet ediyor olduklarını fark ettim.
Benim bu gruba dahil olma sebebim Arın'ın ve dolayısıyla Açelya'nın çocukluk arkadaşı olmamdı. Açelya'ya çocukluğumdan beri bi zaafım vardı ve bunu lanet olsun ki herkes bilirdi.
moonlight bile biliyordu.
Hemen telefonumu cebimden çıkartıp Instagram'a girdim. Engelini kaldırdıktan sonra profil resmi eklemiş olduğunu gördüm.
Kendisi mi çizmişti diye düşünmeden edemedim. Eğer resim yapıyorsa Hilal belki tanıyordur. Hilal'i hatırlamamla burada olmadığını fark etmiştim. Kızlara dönüp sorduğumda aldığım cevap kalbimin sıkışmasına sebep oldu:
"Seninle geleceğini sanıyorduk."
En yakın arkadaşımı partiye getireceğimi unutmuş olamazdım.
moonlight: oOoOo birilerinin aklı başına gelmiş
moonlight: Gerçi en yakın arkadaşını unutan birisinin aklından şüphe etmek gerek (Görüldü.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ay ışığı • texting
Teen Fiction"Bugün dolunay var. Ve sen Hilal, bu gece burada olmamalısın." diye fısıldadım. "Sana bir şey anlatmam gerekli." diye cevap verdi. Gecenin karanlığını aydınlatan dolunay ela gözlerine değiyor ve parlamasını sağlıyorlardı. Avcumun içinin terlediğini...