0.5

15 3 1
                                    

Aksi belirtilmediği takdirde hikaye Mert'in ağzından devam edecek.

"Banyoda kuyruk mu var ne bu kalabalık? Gelin hadi Arın yoldaymış!"

Yine Burak seslendiğinde üçümüz birbirimizle olan gergin bakışmayı sonlandırmıştık. Açelya'ya merdivenlerden önce inmesi için kolumla ona öncelik tanıdığımı belirten bi hareket yaptım. Bana o güzel gamzelerini bahşederek aşağıya inmeye başladı. Topuk sesleri azalırken hızlıca adım atan Hilal'in bileğinden yakaladım.

"Biraz konuşabilir miyiz? Ben cidden pişmanım."

Derin bir nefes aldıktan sonra gözlerini gözlerime değdirdi. Kırgındı, bunu ona ben yapmıştım.

Sakince merdivene oturdu. Hilal duygularını gizleme konusunda bir ustaydı. Kimse onun ne hissettiğini o göstermek istemedikçe anlayamazdı.

Sınıfın en sessiz ve yardımsever kızıydı. Hani sınıfta biri olur çantasında hep ıslak mendil ve peçetesi olur ihtiyacı olana yetiştirir ya. Aynı zamanda orta sıralarda cam kenarında oturur, eskiz defterini ders kitapları arasına sokuştururdu derslerde. Hep benden daha derin düşünmüş ve daha olgun davranmıştır.

O an moonlight'a attığım mesaj geldi aklıma: Ben Hilal'i hallederim.

Yanımdaki sessiz kıza baktığımda bazı parçalar kafamda yeni oturmaya başlamıştı. Şu ana kadar onu ne zaman kırdıysam, öfkelendirdiysem hepsini içine attığındandı sessizliği. Bense bu sessizliği bir hissizlik olarak algılamıştım. Hem de her seferinde.

Onu umursamaz sanıyordum. Gerçekten nasıl bu kadar kör olabilmiştim?

"Beni almaya gelmesen de olurdu. Sebebini sormazdım bile ama Mert, haber verebilirdin. Aramasan da olurdu bir mesajla yetinirdim."

Ağzımdan kısa bir küfür kaçırmamla birlikte yüzünü bana dönmüştü. Çillerinin süslediği yüzündeki bu maskenin altında kaç kalp kırıklığı vardı acaba?

"Ben... sorun değil, affediyorum." diyerek ayaklandı hemen.  Eli saçınınnörgusüne gitmiş, dudağını ısırıyordu. Duygularını açarak konuşmak istemediği açıkça belli oluyordu ilk kez. Belki de ben ilk kez onun hislerine ilk kez kulak vermiştim.

Acaba ben onu dinlemediğim için miydi sessizliği?

"Hadi kalk, Arın gelmeden aşağı inelim."

Bana uzattığı elini tuttum ve kalktım.

Ben ona böyle davranmışken bile bana elini uzattı. Ben gerçekten şerefsizin tekiydim.

Önümden hızlı adımlarla aşağı inmeye başladı. Ona adıyla seslendim ama duymadığı için yürümeye devam etti.

Kendime gelmek için banyoya girip yüzümü yıkadım, ıslanmış saçlarımı lavabo tezgahında bırakılan yarı nemli havluyla kuruladım.

Aşağıya indiğimde ışıklar kapanmış herkes bi yerlere gizlenmişti. Açelya'nın bana koltuğun arkadasından el salladığını fark edince onun yanına olabildiğince sessiz adımlarla yaklaştım.

"Hilal'i halledebildin mi?" diye sordu.

moonlight.

Hayır onun Açelya olma imkanı yoktu, kendisi sınav kopyası istemişti. Beni bununla tehdit etmezdi. Ama bir yandan da bunu bilmesi için o olabileceği gerekiyor fikri beynimde dolanıyordu.

"Şşt, sana diyorum."

Kafamı kaldırdım ve cevap verdim: "Ee, şey evet. Yani barıştık."

"İyi bari doğum günü partisinde tartışmanızı çekmeyelim. Bi de sana trip atmasıyla uğraşacaktık."

Cümleleriyle şok olmuş ve son zamanda ne kadar tartıştığımızın farkına varmıştım. Problemlerin sebebi bendim evet, bunu kabul ediyordum. Sorun nasıl yavaş yavaş yıpranan dostluğumuzu geri kazanacağımdı. Kopmaya başladıktan sonra onarmak eskiyi geri getirebilir miydi?

Dış kapının açılmasıyla düşüncelerimden kurtulmayı başarmış etrafımdaki seslere odaklanmıştım. Arın yavaş yavaş adım atıyordu, Burak lamba tuşunu bi anda açınca herkesin saklandığı yerinden çıkıp bağırışmaları başlamıştı bile. Arın her zaman olduğu gibi yüzünde kocaman gülümsemeyle bizim liseden olan ama tanımadığı her kıza göz kırpıyordu. Açelya yanımdan kalkmış abisine sarılırken Arın ortamla olan flörtünü bitirip kardeşinin saçlarından öpmüştü.

İlişkileri kıskanılacak bir güzellikteydi. Bense kardeşlerimi tanımıyordum bile.

Kardeşlerimi tanımasam bile Hilal'im vardı. Bu kadar incindikten sonra hala var olur muydu bilmiyorum. Sonuçta herkesin dayanma gücü vardı ama o çok fazla yüklenmişti beni ve problemlerimi.

Telefonum cebimde titreşti, tahmin ettiğim kişinin aramamasını diliyordum. "Ahmet Aydın" aramasını görür görmez meşgule basıp telefonumu uçak moduna aldım.

Şimdi size bi sorum var:
Her gün 2 bölüm mü yoksa 2 günde bir 4-5 bölüm mü paylaşayım?

Bi de mavi gözlü erkek, kızıl saçlı ela gözlü bir kız lazım bana medyaya falan eklemek veya sohbette kullanmak için. Önerilerinizi buraya yazabilirseniz çok sevinirim.

Düşüncelerinizi merak ediyorum! Yorum yazın, kendimi geliştirmeye açığım <3

ay ışığı • textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin