Hiç kaza geçirmemiş olsaydım, şu an uyanmıştım. Nefret ettiğim eteğimi giymiştim, yeşil bluzumu giymiştim, ten rengi ve günün sonunda rahatsız edici olacağı için yırtarak üstümden attığım çorabımı giymiştim, kahvaltı yapıcak olurdum. İşe gidecek olurdum. Yarın yine aynısını yapacak olurdum.
Ve ben yine şu an uyandım. Sabahın 6'sında neden uyandığımı merak ediyor musunuz? Ben ediyorum. Kaan'a gözlerimi kırpıştırarak baktım.
"Biraz daha uyusaydık nolurdu?"
"Kalk giyin hadi, şehre gidiyoruz. Biraz daha dağ başında kalırsam sıkıntıdan kafayı yerim."
Harika olurdu gerçekten. O yüzden kalkıp hızlıca hazırlandım. Kaan'la birlikte kapının dışında, bahçede duran arabasına bindik. Yolun 2 saat kadar süreceğini söylemişti. Gittiğimiz yer şehrin en lüks semtiydi. İnsanların, sadece dizilerde görebileceğim evlerde yaşadığı, yürüyerek şirketlerine, holdinglerine gittiği bir yerdi.
Yol boyunca Kaan'la sohbet ettik. Elif ve Kerem'in düzenlediği, arkadaşlarına ve yakın çevrelerine özel bir partiye gidecektik. Düğün öncesi tarafların aileleri kaynaşsın diye yapılıyormuş.
Partiye biz de gidecektik. Çünkü Kaan ve Elif ayrıldıktan sonra arkadaş kalmışlar. Bana ne kadar samimiyetsiz de gelse ... Doğrusu aldattığım eski sevgilimle asla arkadaş kalamazdım ben olsam.
Kaan kasetçalara bir CD taktı. Kafamı dinlendirdim.
Çünkü dürüst olursak, yarından itibaren çok yorucu günler olacaktı. Benim için ve benim yorulmama sebep olacaklar için.Şehirdeki eve vardığımızda Kaan hiçbir şey söylemeden evin içinde kayboldu. Ne yapacağımı bilmediğim için salonu buldum, bir koltuğa oturdum ve bekledim. Birinin bana bir şey demesini bekledim tabi ki, bilmediğim bir evde başıboş gezemezdim.
10 dakika kadar geçmişti ki salonun kapısından içeri yaşlı bir hanımefendi girdi.
"Sen Pelin misin?" diye sordu, tahminimce evin hizmetlisiydi ve Kaan ben gelmeden önce beni tanıtmış olmalıydı.
"Benim. Nereye geçmeliyim, şimdi ne yapmalıyım? " diye aklıma gelen bütün soruları arka arkaya sıraladım. Kadın da benim panik olmama şaşırmıştı. "Beni takip et." dedi sakince.
Gösterdiği oda evin bir üst katında, şık ve sade düzenlenmişti. Bana ait olduğunu anlamıştım. Teşekkür ettim, yatağa oturdum. Odayı inceliyordum. Makyaj aynası, büyük bir dolap, geniş bir yatak,... Hepsi krem ve kahve tonlarında bir uyum içerisindeydi. Kadın odası olduğu belli ancak oldukça sade bırakılmıştı.
"Gerektiğinde alışverişe çıkarız diye düşündüm," dedi kapının ardından Kaan. "Şimdilik dolaptaki kıyafetlerle idare et, davet için ayrıca bir elbisen var."
"Tamam."
Kaan gittikten sonra odada yalnız kalmıştım. Dolabı açıp inceleye başladım, günlük kıyafetlerin yanında özel amaçlı elbise de kendini belli ediyordu. Kırmızı, straplez ve oldukça dar bir elbiseydi. Hayatımda giymeye cesaret edemezdim bu elbiseyi. Arada bir kendime hatırlattığım bir şey vardı.
Şu an yaşadığım hayat, şimdiye kadar yaşadığım hayat değildi. Ben Pelin değildim. Şu an bu elbiseyi giyebilirdim, kadınlar beni kıskanırdı ve erkekleri tavlayabilirdim. Artık ne kadar çirkin, ne kadar şişman olduğum değil ne kadar güzel ve ince olduğum konuşulacaktı.
Günün geri kalanında Kaan hastaneye gitti. Evdeki yaşlı hanımı da bir daha görmedim. Kısacası evde yalnızdım, bu da evi biraz gezme şansı vermişti. Nedense 1-2 saatten sonra sıkılıp televizyonu açtım. Ve günün kalanında önemli hiçbir şey olmadı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kutu Bebek
Krótkie Opowiadania"Her şeyin bir sebebi vardır. Seni neden baştan yarattığımı merak etmiyor musun?" "Etmiyorum. Beni ilgilendiren tek şey şu an ne kadar güzel göründüğüm. Eski benden eser kalmamış." Tüm ilgisi aynadaydı. Doktora sırtını çevirmişti. Dedikleriyle ilgil...