Allie X, Lifted
iyi okumalar;
Göğsümde taşıdığım kalp, avuçlarımda atıyordu.
Zamanın derinliklerinde kaybolduğumu belli edercesine uğuldayan kulaklarım, gözlerimi açmam gerektiğinin yazılı bir metniydi. Gözlerimi açmalı ve üzerinde bulunduğum soğuk, ıslak ve yumuşak zeminin ne olduğuna bakmalıydım. Ağrıdan çatlayacak raddeye ulaşmış başıma rağmen gözlerimi açtım ve karşılaştığım şeyle şaşkına uğradım.
Bulutlarla kaplı gökyüzü, mavi değildi. Sarımtırak bir renge bürünen gökyüzüne gündüz olmasına rağmen ufak tefek beliren ve yıldız olarak adlandırabileceğim gök cisimleri eşlik ediyordu. Bu manzara kaşlarımın çatılmasına neden oldu fakat henüz kendime gelmediğimi düşünerek gözlerimi kapattım. Birkaç saniye o şekilde kalıp derin bir nefes alarak tekrar açtım; değişen bir şey olmamıştı.
Olan biteni anlamak için doğruldum ve karşılaştığım manzara karşısında ikinci bir şok dalgası tarafından ele geçirilirken yapabildiğim tek şey nefesimi tutmak olmuştu. Ucu bucağı görünmeyen bir denizin kıyısına vurmuştum ve bedenimin yarısı git gel yapan dalgaların içindeydi. Üzerimde pijamalarım vardı. Bu bir şaka mıydı?
Bacaklarımı kendime doğru çekerek etrafa baktım. Arkamda kalmış ormanlık alan görüş açıma girdiği zaman ıslanan bedenime çarpan rüzgarla beraber ürperdim. Oturduğum yerden kalkarken kollarımı göğsümde birleştirerek ısınmaya çalışıyordum.
"Kimse var mı?" Düşünmeden kurduğum bu cümle iznim olmadan dudaklarımın arasından firar etmişti. Elbette birileri vardı ve bana bu gerçek olamayacak kadar saçma olan şakayı yapıyorlardı.
"Bu hiç komik değil." Dedim ormanlık alana bakarak. Ailemin bir yerlerden çıkmasını ve gülmekten kızarmış gözlerle bana doğru gelmelerini bekliyordum. Birkaç dakika o şekilde durarak bakmaya devam ettim fakat beklediğim gibi bir hareketlilik olmadı. "Çok fena bozuşacağız sizinle!" dedim yankılanmasına sebep olacak bir gürültüyle.
Bu şakayı yapan ailem olsaydı şimdiye çoktan çıkmaları gerekemez miydi saklandıkları yerden?
"Lütfen, daha fazla sürdürmeyin bu saçmalığı. Korkuyorum."
Güçsüz adımlarla kıyıdan uzaklaşmaya başlarken bir yandan da etrafı gözlemliyordum. Gökyüzünün aksine deniz ve orman gayet normal görünüyorlardı ve bu içinde bulunduğum şeyin eşek şakasından ibaret olduğunu gözler önüne seriyordu. Kesin kardeşim Alin'in fikriydi. Eve vardığımda ilk işim onu odasına kilitlemek ve uzun bir süre kilidi açmamak olacaktı. Zira kilitli kalmaktan çok korkardı.
Kıyıdan epey uzaklaşmıştım ki gürültülü bir ses kulaklarımda yankı bularak parçalara ayrıldı. Gökyüzünün kasvetli rengi dağılıp tekrar maviye döndüğünde gözlerim bu ana şahitlik etmenin verdiği heyecanla sonuna kadar açıldı. Bu da neydi böyle? Ürkek adımlarla dibine geldiğim ağaca yaslandım ve dizlerimin üstüne çöktüm. Denizin tuzlu suyunun ıslattığı pijamalarım üzerimde kurumaya başladığında hafızamı zorlayıp buraya nasıl geldiğimi hatırlamaya çalıştım. Gözlerimin önünde belli belirsiz bir şekilde beliren kırmızı, küçük kutu birkaç saniye içinde kaybolduğunda hiçbir şey hatırlayamamanın verdiği öfkeyle bağırdım. Bağırışım bir çığlığa dönüp ormanda yankılandığında bir kuş sürüsünün kanat çırpma sesini duydum. Hemen ardından birbirine karışan adım sesleri beraberinde de fısıltıları getirdi ve ben ne yapacağımı bilemeden olduğum yerde kaskatı kesildim.
Adım sesleri yaklaştığında fısıltılar da duyulabilecek seviyeye ulaşmıştı. Korkuyla açılan gözlerimi sımsıkı kapatarak görünmez olmayı diledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BULANIK
FantasyGök gürledi; yer yarıldı, içine çekildiğim boşluktan çıkan ışık gözlerimi yaktı. Kayboldum. Neredeydim? Kapak Tasarım: @meyrialis ♡