"Kim Jongin!" korkuyla gözleri açıldı bayan Do'nun. "Bu halin ne?"
Ayakta durmakta zorlanıyordu. O hep gülümseyen yüzünden şimdi gözyaşları sel gibi akıyordu. Saçları yolunmaktan birbirine girmiş haldeydi. Gözleri hala kurt formundayken, bedeni insan olarak kalmakta direniyordu.
Kapının önünde dizlerinin üstüne çöktü. Ayakta durmaya bile hali yoktu. "Yapamadım.." dedi fısıltıyla.
Bayan Do hemen önüne çömeldi. "Neyi yapamadın Jongin? Neler oluyor?"
"ONU KORUYAMADIM!!" İçinde kıyamet koparken sakin kalmak çok zordu.
Bayan Do hızla Jongin'i içeri aldı.
Jongin sakin kalmakta zorlansada her şeyi anlatmıştı. Ellerini saçlarına daldırmış öylece yere bakıyordu. "Ufacık.." diyordu sayıklar gibi. "..ufacık bir ip ucu bile yeterli.."
Bayan Do'nun gözleri bir anda açıldı. "Sensin!" dedi Jongin'e ve hemen yanına oturdu. "İp ucu sensin!"
Kim Jongin öylece bakıyordu. Nasıl ip ucu kendisi olabilirdi? "Ben mi?"
"Sana gösterilen görüntüyü düşün. Etrafta neler vardı? Kyungsoo'nun üstündeki büyü dışında önemli olan ne vardı? Düşün Jongin düşün!"
Jongin tekrardan gözlerini kapadı. Acısını bir kenara atıp o görüntüyü düşünmek zorundaydı. Kyungsoo oradaydı, sandalyede baygın bir şekilde oturuyordu, üstündeki zincirler büyülü ve onu sarıp sarmalıyordu.
Başka ne vardı?
Orada olduğunu düşündü, hemen yanı başında. Etrafa baktığında bir odadaydı. Odayı lambalar değil, mumlar aydınlatıyordu. Loş bir havası vardı.
Kyungsoo'ya odaklandı. Şükürler olsunki yara izi görünmüyordu. Zincire yakından bakmak istediğinde yerdeki çizgiyi gördü. Geri çekilip baktığında ise, o çizginin aslında bir pentegram işareti olduğunu fark etti.
Gözlerini açtığında Bayan Do'nun kendisine umutla baktığını gördü. "Mumlarla aydınlatılan bir odada, pentegram işaretinin ortasında."
"Choi Seung-Hyun"
"Orospu çocuğu!"
Jongin bir hışımla kalkmıştı ki, Bayan Do onu hemen yakaladı. Jongin'in sinirliyken yanlış bir şey yapacağını biliyordu. "Tek başına gitmene izin veremem."
"Kyungsoo tehlikede!"
"Evet ama senide tehlikeye atamam!" Bayan Do yalvaran gözleriyle ona bakıyordu. "Sende benim oğlumsun Jongin, seni öylece oraya gönderemem."
Jongin 'oğlum' lafına yumuşarken, Bayan Do ona hemen sarıldı. "Arkadaşlarını çağır oğlum, siz beraberken yenilmezsiniz."
"Tamam, a-anne."
*****
"Nasıl birden ortadan kaybolursun seni sik kafalı herif!" Baekhyun kapıdan girer girmez bağırmaya başlamıştı. "Ne kadar korktuk haberin var mı?!"
"Kyungsoo'nun nerede olduğunu biliyorum."
"Nerede?" Luhan ve Chanyeol aynı anda söylemişti. Herkes yine buradaydı, kendisini kurtarmaya geldiklerinde ki gibi.
"Liderin elinde, Seung-Hyun'un."
Chanyeol'un bir anda Sehun'un yakasına yapışmasını kimsenin beklediği bir şey değildi. "Sana en başından beri güvenmememiz gerektiğini biliyordum!"
"Chanyeol!"
"Pişman olacağın şeyler yapıyorsun." Sehun bağırmıyordu ama sesi fazlasıyla tehtidkardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE KİNG // KaiSoo
LobisomemWolf // KaiSoo'nun ikinci serisidir. Öncelikle Wolf'u okumanızı tavsiye ederim.