Hızla yerinden kalkıyor ve yanıma geliyor. Heyecandan ve onu gizlice izlemenin verdiği utanç hissinden dolayı kafamı eğiyorum. Tam kahve bardaklarına uzanacakken elimi tutuyor.
"Neden ağladın? İyi misin?"
Ne diyebilirim ki? Çok güzel ve duygulu çalıyordun ve kendime engel olamadım? Daha fazla utanıyorum ve anın verdiği duygusallıkla biraz daha gözyaşı dökmeye başlıyorum. "İwa-chan, ağlama..." diyor kısık bir ses ile. Kafamı kaldırdığımda bana ne kadar yakın durduğunu fark ediyorum. Yutkunamıyorum. Bu kadar yakın olması kalbim için kesinlikle iyi değil. Gözlerimden hala yaşlar geliyor ve Oikawa en sonunda oflayarak yüzümü ellerinin arasına alıyor. İyice yaklaşıyor ve gözyaşlarımdan öpmeye başlıyor.
Her bir damlanın üstünde en az iki saniye duruyor. Nefesimi tutuyorum ve bu anın bitmesini istemiyorum. Yüzüm kızarıyor ama ağladığım için fazla belli olmuyor. Ensem yanıyor. En sonunda benden uzaklaşıp yavaşça ayağa kalkıyor. Elini bana uzatıyor. Yerdeki kahvelere ve eline bakıyorum. "Kahveleri sonra temizleyebiliriz."
Çabuk ikna oluyorum, elini tutarak beni kaldırmasına izin veriyorum. Beni piyanoya doğru çekiyor ve sandalyeye oturuyor. Birazcık yana kayıyor. Yanına oturmamı istiyor. Bacaklarımın titremesini umursamamaya çalışarak yanına oturuyorum. Aramızda mesafe olduğunu görünce tekrardan bana yaklaşıyor. Bir elimi alıyor ve kendi eli üstte olacak şekilde piyanoya yerleştiriyor.
"Üzgün olduğum zamanlar piyano çalarım."
Neden üzgünsün?
Ellerimi onun yönlendirmesine izin veriyorum. Yeniden aynı melodiyi duymaya başlıyoruz. Ağlamama sebep olan melodi. Bu kimin bestesi bilmiyorum ama gerçekten çok fazla güzel.
"Bunu ben besteledim." Şaşırmama engel olamıyorum. Duraksadığımı fark eden Oikawa, bana doğru dönüyor ve suratıma bakmaya başlıyor. Bir şeyler demem gerek. Ne diyeceğim? Bu çok güzel? Fazla mükemmel? Beni ağlattı?
"Oikawa, bu çok güzel."
Aslında dile getiremediğim çoğu şeyi sesime yansıttığımı düşünüyorum. Oikawa gülümsüyor ve önüne dönerken bir şeyler söylüyor. Ne dediğini anlamıyorum.
"Efendim? Ne dedin?"
Oikawa tekrardan bana bakıyor ve elini saçlarıma uzatıyor. Birazcık karıştırıyor ama saçlarımın çok bozulduğu söylenemez. "Dedim ki, sen çok daha güzelsin."
Ağzım istemsiz olarak açılıyor ama tek bir şey bile söyleyemiyorum. Kalbimin bu kadar hızlı atması kesinlikle sağlığım için zararlı. Şu an karşımda olmasa kalbimi tutar, sakinleşmeye çalışırdım. Oikawa, şaşkınlık ile açılan ağzıma bakıyor ve gülüyor. Bir elini bana doğru uzatıyor, yine, ağzımı yavaşça kapatıyor. Kafasını bana doğru eğiyor. Ne yapacak? Dudaklarıma doğru yaklaştığını görünce hızla gözlerimi kapıyorum. Beni öpecek? Yanağımda hissettiğim baskı ile gözlerimi açıyorum. Yüzüm yeniden kızarıyor ve Oikawa yine gülüyor. Tekrardan piyanoya dönüyor. Odanın içi yeniden o güzel melodi ile doluyor. Gözlerimi kapayıp kendimi anın tadını çıkarmaya bırakıyorum. Aniden durduğunda gözlerimi açıyorum. Öylece önüne bakıyor. Ne oldu?
"Yıl sonu gösterisinden sonra Fransa'ya gidiyorum. Ünlü bir tiyatro yönetmeninden telefon aldım. Beni Romeo ve Juliet oyununda oynatmak istiyor. Bu yüzden yıl sonu gösterisi için bu oyunu seçmiştim."
Dedikleri ile şaşırıyorum. Oikawa gidecek? Geri dönecek mi?
"Geri döneceksin değil mi?"
Oikawa, buruk bir tebessüm ile bana bakıyor ve başını yavaşça iki yana sallıyor. Tam bir şey diyecekken kapı açılıyor. İçeri giren kişi Oikawa'ya bir şeyler söylüyor ama o an hiçbir şey duymuyorum. Bana sesleniyorlar mı? Ne diyorlar? Oikawa gidecek.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
romeo, oiiwa
Fiksi PenggemarOikawa Tooru, tiyatro kulübünün başkanıdır. İwaizumi Hajime, Romeo ve Juliet oyunu için başvuranlar arasındadır. !!(seme Oikawa×uke İwaizumi) 《Two shot》 Bu kurgu senin için @totobio ♡