Kevin'ın gülerek sorduğu soruya bıkkınca yanıt vermişti sevgili okul başkanı.
Başı deli gibi ağrıyordu ve o yanında iki kaçıkla birlikte ormanda çalı çırpı toplayacak sonra da gece için düzenlenecek eğlencedeki göz alıcı kamp ateşinden sorumlu tutulacaklardı.
Changmin arkadaşının haline gülerken elindeki üç kutu sütten birini ona ve diğerini de Kevin'a uzatarak yanlarına oturmuştu.
Olayı biliyordu. Chanhee rehber öğretmenleriminin yanından döndükten sonra yatana kadar söylenip durmuştu.
"O kadar büyütme ya..."
Changmin'in cümlesiyle gözleri kocaman açılırken gülümseyen arkadaşı gülerek Chanhee'yi daha da deli etmişti.
"Buranın ormanlarında bir sürü zehirli böcek var diye duymuştum."
Chanhee isyan edercesine şort giydiği için açıkta kalan bacaklarını kendine çekerken arkadaşları alay etmeye devam ediyordu.
"Bir sürü ısırgan otu da varmış."
"Yılan da var mıdır acaba?"
"KESİN ŞUNU!"
Neredeyse ağlayacaktı. Bu tarz şeylerden hiçbir zaman hoşlanmamıştı.
"Sadece şaka yapıyoruz."
~~~
"Chanhee nerede? Gitmiyor muyuz?"
Jisung, Daehwi ve Jinyoung bir konu üzerinde tartışırken yanlarında takılan ve Jinyoung'un omzuna yaşlanmış telefonuyla oynayan Hyunjin'e yöneltmişti sorusunu.
Hyunjin giydiği kapşonlusunun içerisinde kaybolmuş ölü gibi otururken omuz silkerek yanıtlamıştı Jisung'un sorusunu. Ona bakmamaya çalışarak.
"Bilmiyorum en son bir yerlerde harıl harıl böcek ilacı arıyordu."
"Nerede bilmiyorum ama benim sinek ilacımı aldı."
Daehwi birden konuya dahil olduğunda Jisung Chanhee'nin durumuna gülmeye başlamıştı.
Jinyoung da eksik kalası yokmuş gibi homurdanmıştı.
"Niye kimse rahat durmuyor ya?"
Chanhee için orman cidden ona göre bir yer değildi. Yapısı biraz daha nazik ve süslü olduğundan ayağına bir taş gelse tüm dünyayı ayağa kaldırırdı.
Elini hala yerde oturan Hyunjin'e uzattı Jisung.
"Gidelim."
~~~
"Bu, saçlarına bir zarar gelmesin diye."
Changmin arkadaşının kafasına geçirdiği kovboy şapkasıyla kahkaha atıp yanında getirdiği eldivenleri gencin eline tutuşturmuştu.
"Bu da çalı çırpı toplarken ellerine bir zarar gelmesin diye."
Chanhee sanki ıssız bir adaya bir daha geri dönmemek üzere gönderiliyormuş gibiydi.
"Bunlarda baş ağrın için."
Elindeki ilacı ve bir şişe suyu da gence verdiğinde cebinden telefonunu çıkarıp Chanhee'nin annesini görüntülü bir şekilde arayıp telefonu açan kadına oğlunu gösterdikten sonra gülmeye başlamıştı Changmin.
Kesinlikle çok pis eğleniyordu. Chanhee'nin bacağına tekme atması hiç ama hiç sorun değildi.
"Bakın efendim dediklerinizi yaptım, sağ salim dönüp gelecek oğlunuz endişelenmeyin."
"Bunlar varya, sıyırmış kafayı."
"Hiçbir şey yapmak istemiyorum. Tüm kemiklerim teker teker kırılmış sanki."
Jisung Hyunjin'in dedşkelriyle odağını Chanhee ve Changmin den çekip Hyunjin'e verdiğinde kaşları çatılmıştı.
"Neden ki?"
"Bilmiyorum."
Bir süre sessizliğe büründüklerinde yaslandığı ağaçtan doğrularak söylenmişti bir daha.
"Hiçbir şeyi bilmiyorum zaten anasını satayım."
~~~ 06072020 ~ 1923 Syglr Svglr
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kebinimkebinim
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Daehwimdedaehwim
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.