28

815 65 39
                                    

- Hadi ama jeno, bana güvenmiyor musun?

Jeno suratını astı. Sınıra geldiklerinde jeno biraz duraklamıştı. Jaemin ona elini uzatmış ve güven konuşması yapıyordu. Nedrnini bilmiyordu vr bunu öğrenmeyi çok istiyordu. Jeno sıkıntıyla konuştu.

" Ya seni benden tekrar alırlarsa? Ya birbirimizi kurtarıcak kadar şanslı olmazsak? O zaman bir daha nasıl kavuşacağız jaemin?"

Jaemin sevgilisinin elini tuttu ve dudağına uzun bir buse bıraktı. Sonra da güven veren bir gülümsemeyle jeno'yu yanıtladı.

- Merak etme, sana ne demiştim? Birbirimizin yanında olduğumuz sürece kimse bize birşey yapamaz...

Jeno da gülümsedi ve kafasını onaylar anlamında salladı. Sonra da gözlerini kapatıp jaemin'in onu diğer tarafa çekmesini bekledi. Gözlerini açtığında ise meleklerin bölgesindeydi. Jaemin jeno'ya tekrar gülümsedi. Ve jisung'a döndü. Duvarın diğer tarafında kalan jisung merakla bize bakıyor ve iç çekişlerini dindirmeye çalışıyordu.

- Merak etme jisung, duvarı kaldırdığımız an şurada duran uzun saraya gel hızla tamam mı?

Jisung kafasını salladığında jaemin ve jeno onu arkalarında bırakıp hızla saraya doğru uçmaya başladılar. Jaemin bir an olsun jeno'nun elini bırakmadı. Bu yüzden gören gardiyanlar bile hiçbirşey söyleyemedi. Saraya vardıklarında jaemin terasa iniş yaptı ve kapıyı tıklattı. Kapı iki yana açıldığında jeno onu şaşkınlıkla izliyordu. Kapı tamamen açıldığında jaemin hızlı adımlarla taht odasına yürümeye başladı. Arkasından jeno koşar adımlarla geliyordu. Taht odasının kapısını ittirdiğinde tekrardan iki yana açıldı kapı. Bakış açısına perişan olmuş iki babası vardı. Taeyong'un ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü. Jaehyun'un ise yorgunluğu solgun teninden ve renksiz dudaklarından çok belliydi. Jaemin'in gözleri doldu bir an. Keşke hiçbirşey böyle olmasaydı diye düşündü kendi kendine. Jeno'ya baktı dolu gözlerle. Jeno kafasını onaylar anlamda salladığında adımlarını hızlandırdı.

" Jaemin!"

Ve koşarak iki babasına da sarıldı. Artık hıçkırıklarını tutmuyordu ve haykırarak ağlıyordu.

- Özür dilerim...herşey için çok özür dilerim...

Jaehyun oğlunu kendinden uzaklaştırıp gözyaşlarını sildi elleriyle. Sonra da güven verir şekilde gülümsedi.

" Hiçbirşey sizin suçunuz değildi bebeğim, ağlama tamam mı?"

Jaemin babalarından ayrılıp ciddi bir ses tonu ile konuştu.

- Duvarı kaldırın...

Jaehyun'un birden kaşları çatıldı. O da net bir ses tonuyla cevapladı jaemin'i.

" Bu sence mümkün mü jaemin?! Onca şeyden sonra düzenimiz yeni oturmuşken nasıl böyle bir riski alabiliriz?!"

- Onların nasıl yaşadığından haberin var mı da böyle konuşuyorsun baba?! Onlar zor durumda! Verimli toprakları yok, okulları iyi değil, tıp iyi değil, havası kirli...onlar böyle birşeyi haketmiyor. Kesinlikle haketmiyorlar...

Taeyong birden arkada ki tahta yöneldi. O sırada bir gürültü koptu.

" DURUN!"

Sesin sahibi hyuck ve renjun'du. İkisi de nefeslerini düzenlemeye çalışıyordu. Hyuck nefrsleri arasında konuşmaya çalıştı.

" Jaemin...huh...duvar...huh...chenle...huh!"

Jaemin hyuck'a dur anlamında elini kaldırdı.

- Nefes al hyuck...

My Sinner || NominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin