BÖLÜM 1

225 35 25
                                    


ARYA'NIN AĞZINDAN

Güneş'in aydınlatmadığı; yağmur'un bastırdığı bir sabaha uyandım. Pencereye yaklaşıp pencereden süzülen damlaları izledim.

Tam tamına 12 yıl oldu, annemleri görmeyeli. Zor ama alıştım.

Ben çocuktum yatılı okula geldiğim de. Bana buradaki ablalar birilerinin geri gelip beni alacaklarını söylemişlerdi. Ama ne gelen var ne giden. Yine de umutluyum; bugün, bu ay, bu yıl olmasa bile gelip alacaklar beni.

Kendime hep şu sözünü tekrarlayıp durdum:

"HER ZAMAN UMUT VARDIR."

O umut benim için her zaman var. Ve olmaya devam edecek, annemler gelene kadar.

Kapıyı açıp odamdan çıktım. Odam maviydi. Mavi benim rengimdi. Bu eve yerleşeceğimi söyledikleri gün bana bir renk seç demişlerdi. Ne için olduğunu bilmesemde umudun rengi olan maviyi seçtim ben. Eve geldiğimdeyse mobilyasından duvarına kadar mavi olan bi odayla karşılaştım. Bunu sevdim.

Yavaşça kolidarda yürümeye başladım. Benden ayrı 3 kişinin daha geleceğini söylemişlerdi ama daha gelen giden yoktu.

Gelecek kişilerin kişiliklerini öğrenmek için odalarına bakmaya karar verdim. Odamdan 8 metre uzaklıktaki siyah kapının önünde durdum. Yavaşça kapıyı açtım.

İçerisi simsiyahtı. Siyahtan başka bir renk yoktu. Hangi manyak böyle bir rengi seçer ki?

"Ben bu odada uyusam içim kararırdı ya." diye mırıldandım.

Tenime değen nefes korkmama neden oldu. "Ben böyle seviyorum."

Hemen arkamı dönüp karşımdaki çocuğa baktım. O da kehribar rengi gözlerini dikmiş bana bakıyordu.

Siyah saçlı beyaz tenli biriydi. Yaşı benim yaşıma yakın gibi. Tamamen siyaha bürünmüştü.

"Şey ben sadece merak ettim de." dedim.

"Merak etmemen senin için daha iyi." Yanımdan geçip odaya girdi. Kapıyı yüzüme kapattı.

Bu çocuk beni ürküttü. Konuşulmaması gereken insanlar listemde bir numarada yerini aldı.

Biraz daha ilerleyip beyaz kapıyı açtım. Bu oda çok iç açıcı. Bu odaya geçen kendini cennette gibi hisseder.

Daha fazla oyalanmadan kapıyı kapattım. Az önce yaşadığım olayı tekrardan yaşamak istemiyorum.

En son kalan kırmızı kapının önüne geldim. Yavaşça açıp içeri girdim. Burası biraz tuhaftı. Her yer kıpkırmızı. Az önceki oda cennet gibiyse burası cehennem gibiydi. Kendimi kötü hissetmiştim. Hemen odadan çıktım.

Bizim gibi zıt kişiliklere sahip insanları neden bir eve koyarlar ki? İyi anlaşıp anlaşamadığımızı mı ölçmeye çalışıyorlar?
Bana sorsalardı ben onlara cevap verirdim. Asla anlaşamayız. Heleki o kehribar gözlü çocuk benim uzak durulması gerekenler listemde bir numaraya oturduysa...

Gerçi yargısız infaz yapmamalıyım. Sadece gözlemlediğim kişilikleri bu, gerçekte nasıllar bilemem.

Mutfağa girip suyu kaynaması için ocağa koydum. Beklerken pencere önüne oturdum. Yağmur çok güzel yağıyor.

Yağmur izlemek küçüklükten beridir hobilerimden biri. Heleki yağmurda yürümek anlatamayacağım kadar güzel bir şey. Şimdi mert burda olsaydı keşke, birlikte yürürdük.

Mert benim en yakın arkadaşım. Bana bir çok konuda destek oldu. Ve hiçbir zaman yalnız bırakmadı.

Yağmuru izlerken daha fazla dayanamayıp kapıyı açtım. Dışarı çıkıp yağmur altında durdum. Kollarımı iki yana açıp dönmeye başladım.

SİYAHA BULANMIŞ OKYANUSLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin