Bartu bir kızla yavaştan yakınlaşıyordu. Bunun olması onun isteyeceği bir şey olduğundan bozmak istedim. Bu sabahın acısını çıkartmasam olmaz değil mi?
"Gençler, kolay gelsin!" dedim, iki elimi birbirine vurarak. Hadi bakalım Bartu Bey.
Kız hemen Bartu'dan uzaklaştı. Bartu'da oturduğu yerden kalktı. Bize doğru yürümeye başladılar. Gel koçum.
"Bazı şeylere burnunu sokma!" Vav bu baya tehditkâr oldu.
"Ama benim en sevdiğim spordur bu." diyip güldüm.
"Benimde sevdiğim spor dalları var az önceki gibi. Hani aklında bulunsun."
"Ben böyle şeyleri aklımda tutmayı sevmem." dedim. Gözlerime bir süre baktı. Ardından Serkan'a döndü.
"Senin mi aklına geldi buraya gelmek?"
"Evet."
"İyi bok yemişsin."
"Okul turunda doğal olarak gezdirmem gerekiyor. Ben mi dedim size konferans salonunda yiyişin diye! Gidin başka yerde halledin işinizi."
"Bu seni ne kadar alâkadar eder?"
"Fazla eder. Burası okul, oda felan değil. Bir sonrakinde benim karşımda değil müdürün karşısında olursun."
Oda derken kastettiği şeyi hepimiz anlamıştık. Ohovv resmen tehdit etti.
Bartu kolunu Serkan'ın omzuna koyup "Komiksin ama komik insanları sevmem." diyip gitti. Kızda arkasından ilerledi tabi.
"Kendini bir şey sanan insanlar çoğalmış. Fazla dizi izliyorlar. Neyse işte en son yerde burasıydı."
Aslında o kendini bir şey sanmıyor, yalnız hissediyor. Çocukluğundan beri ne arkadaşı olmuş ne de ailesi. Belki de bundandır siyaha düşkünlüğü. Kendini karanlıkta yalnız kalmaya alıştırmış. Ne umudu ne nefreti ne de saflığı var o her şeye tepkisiz kalıyor.
Derin düşüncelerden kendimi çekip Serkan ve Elena'ya odaklandım. Birlikte kantine çıktık. Sınıfa desem daha doğru olur. Çünkü kantine yetişmemizle zilin çalması bir oldu.
Sınıf kapısında duran bir adet Bartu Karahan gördüm. Tam yanından geçecekken önüme geçti.
"Arkadaşlarına benim işlerime burunlarını sokmamaları gerektiğini söyle. Bir dahakinde bu kadar sakin karşılamam."
"Sende her şeyin bir yeri ve bir zamanı olduğunun farkına var. Hâl ve hareketlerine dikkat et." Bartu'yu yan tarafa ittim. "Ayrıyetten okulda arkadaş değiliz unuttun mu? Beni konuşturma." Sınıfa girip oturdum.
Bartu'da arkamdan girdi sınıfa. Ama sinirli bakıyordu. Söylediğim belliki onu sinirlendirdi. Oh canıma değsin umrumda değil. Daha ilk günden bize bunu söyleyen oydu, şimdi gelmiş yolumu kesiyor.
Kerim de gelip yanıma oturdu. "Arkadaş mısınız?"
"Anlamadım, kiminle?"
"O çocuk ile." Bartu'yu işaret etti.
"Hayır. Neden ki?"
"Az önce sergilediği tavır ve ilk ders yanına oturduğumda bakması beni düşündürttü." dedi.
Ne yani ilk ders Bartu bizi mi izliyordu? Ne alaka! "Hayır değiliz."
Hoca derse girince ikimizde sustuk. Tüm odağımı derse verdim. Bu okulda da birinci olmam gerekiyor.
Biyoloji dersinin verdiği mutlulukla etrafa baktım. 2-3 kişi hariç ders dinleyen yoktu. Bazıları uyuyor bazılarıda başka işlerle uğraşıyordu. Bunlar bu gidişle kazanamaz hiçbir şeyi. Her neyse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAHA BULANMIŞ OKYANUSLAR
Teen FictionBu kitap kurgu eseridir gerçeklikle bir alâkası yoktur.! Mavinin umuduna tutunan bir kız Arya UYSAL Siyahın karanlığına boğulan bir erkek Bartu KARAHAN Beyazın saflığına bulanan bir kız Elena SAYMAN Kırmızının nefretiyle yanan bir erkek Çağrı KAYA ...