Her Şey Yeni Başlıyor

30 2 9
                                    

  O sıradan hastahane kokusu. Yine sıradan bir güne başlıyorduk. Önlüğümü giydim. Steteskopumu boynuma taktım ve ilk hastanın odasına girdim. Ellili yaşlarında bir kadındı. Kalbinden ameliyat olmuştu. Gerekli kontrolü yaptıktan sonra her şeyin yolunda olduğunu anladım. Yanında refakat eden oğluna dönüp "Annenizde hiç bir sorun görülmüyor. Bir kaç saat daha göz altında kaldıktan sonra taburcu edebiliriz" dedim. Çocuk anladığını belli etmek için kafasını sallıyordu. Bir şey demeden odadan çıktım. İkinci hastanın odasına gelmiştim ki telefonum çaldı. Arayan hastahanenin sekreteriydi. "" Efendim Bahar." dediğimde sesi biraz telaşlı gibiydi. "Doktor Hanım, hapishaneden bir zanlıyı getirdiler. Şişlenmiş. Şuan acilde." dediğinde "Tamam Bahar geliyorum." der demez acile gittim. Acilde başında iki polis ve sedye de karın kısmına yakın bir şiş saplanmış bir adam duruyordu. Hemen onların yanına gittim. Adamın durumu ciddi gözükmüyordu ama kanaması fazlaydı. Ameliyata almamız gerektiğini söyledim. Ama kimse kılını bile kıpırdatmadı. Oradaki diğer doktorlara ve hemşirelere  baktım. Kimse bu hasta ile ilgilenmek istemiyordu. "Neyiniz var sizin be yapmaya  çalışıyorsanız?" diye bağırdığımda yanımdaki doktor "Yaprak, bak sen bu hastahane de yeni görev yapmaya  başladın. Daha bir yılın bile dolmadı. Bilmediğin bir şey var. Bu şurda yatan adam niye hapiste girdi biliyor musun? Bilmiyorsun. O yüzden karışma." dediğinde Burak'ın dediklerine inanamadım. "Burak sen ne dediğinin farkında mısın? Bu adam ne yapmış olursa olsun bizim bu adamı kurtarmamız lazım. Bizim işimiz bu. O adamın kendi suçu bize ne?" dediğimde Burak'ın sinirlendiğinin fark etmiştim. Benim kolumdan tutar tutmaz o hastanın yanından uzak bir yere çekti. Kolumu acıtmaya başlamıştı. "Burak kolun acıyor bırak" desemde beni duymadı ya da duymazlıktan geldi. En sonunda bir yer de durdu. Yüzünü bana dönüp "Yaprak sen bu hastahaneye gelmeden önce ben burdaki..." diyip sustu. Anlatmak onu yaralıyor gibiydi.  "Evet Burak devam et lütfen" dediğim de yüzüne bir daha baktı. Ve devam etti. "Burdaki bir doktor ile nişanlıydım ben. O sendeye de yatan adam yine hapishaneden gelmişti çok hastaydı. Sonra bir süre burada kaldı. Gitmeden önce kaçmaya çalıştı. Polisler bunu kıstırmaya çalıştı. Polisler izin vermeyince benim nişanlımı rehin aldı. Ve geri bırakadı." dediğinde patavazsız bir şekilde "Öldü mü?" diye sordum. Başını evet anlamında salladı. "Ama her şeye rağmen onu kurtarmamız lazım. Hiporkat yeminini bozmak istemiyorsun her halde. En azından şişi çıkartıp dikelim." dediğinde yenik düşmüş gibi kabul etti. Hastayı ne kadar hasta sayılırsa ameliyata aldık. Yaklaşık bir yarım saat sonra çıktık. Benden başka herkes adamı param bırçık edecek gibiydi. Ama her şeye rağmen güzel bitmişti ameliyat.
                                ***
  Hasta ile kimse ilgilenmek istemeyince ben ilgilenmeyi kabul ettim. Dünden beri hiç yanına gitmemiştim. Kapısını çaldım. Ses gelmemişti. Tam içeri girecekken Burak "Yaprak bekle beraber gidelim." dediğini duydum. Burak'ı bekledim yanıma gelmesini. Geldiğinde kapıyı bir daha çaldım ama yine ses gelmemişti. Burak bana bir şey demeden direk daldı odaya. Adam hareketsiz bir şekilde yatıyordu sedye de. Başına vardığımızda uyuyor gibiydi. Burak nabzına baktı. "Atmıyor ölmüş bu. Hadi gidelim. Gerisi bize ait değil." dediğinde inanmamıştım. Adamın nabzı cidden yoktu. Eks saatini 12.45 olarak yazarak dosyasını masanın üstüne bıraktım. Tam odadan çıkacaktık yerdeki kağıt dikkatımı çekti.Eğilip yerden aldım. El yazısı ile yazılmıştı.

İçimizdeki KatilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin