Kyungsoo'nun bakış açısı;
Karanlık, çok karanlık kayboldum yolumu bulamıyorum. Gördüğüm evler, ağaçlar, sokaklar hepsi tanıdık geliyor, ama hatırlamıyorum işte neresi burası, neden burdayım, neden etrafta kimseler yok. Anne nerdesin beni bırakma, tut elimi annem. Korkuyorum anne hemde çok korkuyorum. Koşuyorum, önüme bakmadan, nereye gittiğimi görmeden, düşmeyi umursamadan sadece koşuyorum. Bir ses duyuyorum, anne? sen mi geldin? Sese dönmemle birlikte gözlerimi bir ışık huzmesi alıyor. Sonrası yok, ne bir ses ne bir görüntü hiç birşey yok, boşluktayım sanki, hissetmiyorum hiçbir şeyi. Sadece karanlık, biri çıkarsın beni bu yerden, korkuyorum annem ne olur beni burdan kurtar...
Yazar bakış açısı;
Kyungsoo'nun annesi, oğlunu uyandırmak için evlerindeki merdivenleri yavaş yavaş çıkıyor. Sessiz meleğinin kapısını doğru ilerlerken, her zaman olduğu gibi oğlunu düşünüyor. Yaşadığı zorlukları, acılarını.., o kazada sadece ses tellerini değil, ruhunu kaybeden oğlunu biricik kyungsoo'sunu. Annesi gözlerindeki hüznü silip, güzel bir gülümseme ile oğlunun kapısını aralıyor. Bir melekten farksız bir şekilde uyuyan oğlunun yatağına yaklaşıyor. Saçlarını okşayıp uyanması için sesleniyor.
-kyungsoo, tatlım uyan artık yoksa okula geç kalacaksın. Uykucu seni, bebeğim uyan hadi.
Annesinin sesi ile kyungsoo, yavaş yavaş gözlerini aralıyor. Annesinin, güzel gülümsemesine karşın hüzün saklı olan gözlerini görüyor. İşaret dili ile annesine günaydın diyip, yanağına öpücük konduruyor. Yatağından kalkıp banyoya ilerlerken annesinin sesi ile duraksıyor.-Bugünlerde fazla uykucusun tatlım, yoksa akşamları geç mi uyuyorsun ha
Ah, yine yakalanmıştı. Sadece bu aralar kitap okumaya daldığı için uyku saatini kaçırıyor hepsi bu, ne olmuş yani. Kyungsoo, annesine gülümseyip kendisini banyoya kapatıyor. Yüzünü yıkayıp, dişlerini fırçalarken, yatak odasının kapısının sesi ile irkiliyor. Annesi mutfağa inmiş olmalı. Banyodaki işlerini bitirdikten sonra odasına dönüyor, yatağının toplandığını görünce yine derin bir nefes verip, okul için kıyafetlerini giyiniyor.
Annesi ile bu konu hakkında ciddi bir konuşma yapması gerekiyor artık, 17 yaşında bir çocuğun kendi odasını kendisinin, toplaması gerekiyor. Sakat muamelesi görüyor gibi hissetmekten alıkoyamıyor kendisini kyungsoo. Giyindikten sonra çantasını alıp sessizce mutfağa doğru ilerliyor. Salona girdiğinde annesi ile babasının konuşmalarına şahit oluyor. Duydukları ile duraksıyıp kulak kabartıyor.
-Neyi abartma diyorsun sen kwang, kaç zamandır kabuslar görüyor, diyorum sana. Bize söylemiyor, ama ben anlıyorum işte. Her sabah ter içinde, titrerken uyandırıyorum oğlumu. Günden güne iyice içine kapanıyor. Farkında değil misin?
- Minji fazla üstüne düşüyorsun çocuğun.
- Fazlamı üstüne düşüyorum, oğlum yalnız, tek bir arkadaşı var. Jongin'den başka arkadaşı yok.
- Hayatım beni bi dinle
- Asıl sen beni dinle umursamaz adam, görmüyor musun? Dışarı gezmeye bile çıkmıyor. Tabi jongin peşinde sürüklemediği sürece.
- minji
-Oğlumuzu kaybediyoruz kwang, görmüyor musun ha, hala bana abartma mı diyorsun anlayamıyorum seni..
Salondan gelen ses ile konuşmaları kesilmişti, orta yaşlı ebeveynlerin. Kyungsoo her sabah annesi ve babasının onun için yaptıkları tartışmalarına şahit oluyor, fakat hiçbir şey duymamış gibi davranıyor. Salonda ufak tefek sesler çıkarıp mutfaktakileri susturunca yüzündeki gülümseme ile içeri girip babasına günaydın öpücüğü verip sandalyesine kuruluyor. Hemen önündeki yemeklerden yerken, mutfakta ölğm sessizliği hakimdi. Birden evin zil sesi ile sessizlik bozuluyor.
Bayan do kapıyı açmaya giderken, Kyungsoo, gelen kişiyi bildiği için tabaktaki yemekleri hızlıca ağzına tıkmaya başlıyor. Yanakları bir sincabın yanakları gibi şişerken, bay do bu görüntü karşısında keyifle gülümseyip oğluna yavaş olmasını söylüyor.
- Merak etme o kara oğlan seni almadan gitmez.
Kyungsoo, babasının imalı sözlerini duyunca ufak bir öksürme krizini atlatıp masadan kalkıyor. Babasına el sallayıp çantasını almaya gidiyor.
Bayan do kapıyı açar açmaz kendisine selam verip gülümseyen esmer oğlan ile karşılaşıyor.- Günaydın bayan do, kyungsoo hazırsa almaya geldim okula geç kalacaz yoksa.
Bayan do güzel bir gülümseme ile karşılık veriyor..
-Günaydın jongin, kyungsoo kahvaltı ediyor. İstersen içeri gel çocuğum birşeyler yersin.
- Ah hayır efendim teşekkür ederim kahvaltı ettim. Bana sadece kyungsoo lazım.
Bayan do jonginin sözleri ile ufak bir kıkırtı bırakmıştı. Jonginin saçlarını okşayıp, oğlu için endişelerini paylaştı.
- Jongin, biliyorum sana yük oluyoruz, ama bu aralar gözün, kulağın kyungsoo'nun üstünde olsun lütfen. Bu aralar yine kabus görmeye başladı. Onun için endişeleniyorum oğlum.
Bayan do'nun sözleri ile jonginin gülen yüzü bir anda düşüvermişti.
Küçük baykuşu yine mi ondan bir şeyler saklamıştı.- Siz hiç merak etmeyin efendim, ben ona göz kulak olurum. Ayrıca bana yük olduğunuz yok, kyungsoo benim en iyi arkadaşım ve onu çok seviyorum biliyorsunuz. Ben onun yanındayken hiç kimse ona zarar veremez.
Jongin emin bir şekilde konuşurken, bayan do esmer oğlana minnetle gülümseyip gelen oğlu için kenara çekilmişti. Jongin, kyungsoo'yu görünce yüzü tekrar gülümsemeye başladı.
Kyungsoo, annesi tarafından alıkonulan bitter çikolatasının kolundan tutup çekiştirmeye başladı. Annesi, bu durum karşısında kahkahasını tutamayıp çocuklara iyi dersler dileyip, kocasının yanına mutfağa döndü. Kocasına hiç pas vermeden kahvaltısını edip mutfağı toparlamaya girişti.
Kyungsoo ve jongin'se okula doğru yürümeye başlamışlardı.
➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿Evet ilk bölüm arkadaşlar umarım beğenirsiniz. Acemi bir yazarım bu yüzden yorum yapmaya özen gösterin, fikirlerinizi beyan edin lütfen..
Sizleri seviyorum 💜💜💜💜💜