Kyungsoo ve yanındaki esmer oğlan okula doğru yol alırken, jongin konuya nasıl gireceğini düşünüyordu. Jongin kendi içinde tartışırken, kyungsoo'nun tökezlemesi ile kendine gelip. Hemen sessiz oğlanın belinden tutup kendine çekmesiyle, küçüğünü düşmekten son anda kurtarır. iki gencin, gözleri bir anda buluşunca ortam garip bir hal aldı. Kyungsoo'nun kalbi maraton koşmuş gibi hızlı atarken, jongin kendine gelip kyungsoo'nun belindeki ellerini geri çekip, bir eli ensesini okşarken küçüğüne dikkat etmesini söylüyordu.
Kyungsoo'nun bakış açısı ;
( "....." bu kısmın olduğu yer kyungsoo'nun kendi içinde konuşma sesi olarak düşünün.)- Dikkat etsene baykuşum az kalsın ilk öpücüğünü asfalta veriyordun. Kkkkkkk
Jongin bunu söyledikten sonra gülmeye başladı.
" Ah bitter çikolatam, kalbim yerinden çıkacak sen neler diyorsun şimdi. Neyse kyungsoo kendine gel o senin en iyi arkadaşın, asla sana karşı o tür hisler beslemeyecek. Kes şunu..."
Kyungsoo, kendi kendine konuşurken jonginin söylediklerini bile duymuyor. Birden omzumdaki ağrlıkla kendine gelip, dikkatini jongine verdi.
- Hey beni dinlemiyor musun? Nereye daldın yine, bak ne diyorsum hafta sonu han nehrine gidip bisiklet sürelim ha, ne dersin gidelim gidelim kyungsoo.
Jongin, kyungsoo'ya umutla bakarken aslında cavabı biliyordu ama yinede şansını denemek istemişti. Kyungsoo tam cevap verecekken, jonginin tekrar konuşması ile duraksadı.
- Sakın hayır deme seni baykuş, nasıl olsa hafta sonu işinde yok. Hem havada güzel olur...
Jongin konuşmaya kyungsoo ise dinlemeye devam ederken, çoktan okul bahçesine giriş yapmışlardı. İkili sınıflarına doğru giderken, jongin spor salonuna uğraması gerektiğini söyleyip, kyungsoo'nun yanından ayrılmıştı. Kyungsoo giden esmer oğlanın ardında bir süre izledikten sonra sınıfına girip sırasına geçmişti.
Sessiz oğlanın geldiğini gören bir kaç kız, onunla dalga geçmek için ona doğru yönelmişlerdi.
- Şşş sen sana diyorum ezik, konuşamayan sürtük, neden hala okula geldiğini anlamıyorum. Senin gibiler nasıl dışarıya çıkabiliyor onuda anlamış değilim..
Kızın konuşması ile yanındaki arkadaşları gülmeye başladılar. Kyungsoo ise kızın söylediklerini sadece dinlerken başını biraz daha eğmişti.
Kızlar gülmeye devam ederken, yükselen başka bir sesle ile gülmeleri son bulmuştu.
- Senin gibi beyinsizler dışarıda gezebiliyorken kyungsoo gibi insanlar neden kendilerine eve kapatsınlar, bende bunu anlamış değilim.
Herkes susmuş sınıf başkanı kim junmyeon namı değer suho'yu dinliyordu. Kız suho'nun o eziği korumasına dayanamayıp bağırmaya başladı.
- Ya oppa nasıl onu savunursun, benim gibi güzel bir kız dururken.
- Birincisi ben senin oppan değilim. İkincisi sen hiç aynaya bakmıyor musun? Neren güzel be senin ööğğ, içim kalktı resmen. Boya kutusuna düşmüşsün resmen.
Sınıf suho'nun söylediklerine kahkahalar atarken, kyungsoo'nun da yüzü gülmeye başlamıştı. Kız ağlayarak sınıftan çıkarken sınıftakiler hala gülüyorlardı.
"oh olsun sana benimle uğraşmak nasılmış anla pis sürtük..." kyungsoo kendi kendine konuşup gülerken, yanına oturan suho'nun farkında bile değildi. Suho ise bu görüntüyü daha fazla görmek için ses çıkarmadan oturuyordu.
Sıraya fırlatılan çanta ile iki genç kendilerine gelip, karşılarında öfkeden kudurmuş olan jongini görünce ne yapacaklarını şarşırdılar.. Kyungsoo, jongine gülümseyip bakarken, bir anda yanında oturan kişi ile irkilmişti. Ne zaman suho yanına oturmuştu farkında değildi.
Suho, yavaşça oturduğu yerden kalkıp, gitmeden kyungsoo'nun kulağına birşeyler fısıldayıp yerine doğru ilerlemişti.Kyungsoo olduğu yerde kaskatı kesilirken, jonginse bu durum karsında daha da delirip sinirle yerine geçip kyungsoo'yu sor yağmuruna tutmuştu yine.
- Onun ne işi vardı senin yanında neden benim yerimde oturuyordu? kulağına ne söyledi? siz bu kadar yakın mıydınız? ben niye hiç görmedim! hani tek arkadaşın bendim...
Kyungsoo hızlı hızlı konuşan genç ile kısa bir şok geçirsede, hemen kendine gelip esmer oğlanın yanağına küçük bir öpücük kondurmuştu. Jongin beklenmedik öpücük ile susarken, içeriye giren öğretmenle herkes dikkatlini o yöne vermişti. Jongin hariç, hala öpücüğün etkisi altında iken hızlı atan kalbini görmezden geliyordu.
Ders böyle sürerken öğrenciler dersin sıkıcılığı ile başka şeyler ile ilgileniyorlardı. Tanrı aşkına matematik kadar sıkıcı bir ders daha var mı? diye düşünenlerde vardı. Öğrenciler, sıkıntıdan patlarken teneffüs zilinin çalması ile rahat bir nefes almaya başlamışlardı.
Zilin çalması ile sessiz oğlan hemen yerinden kalkıp dışarı çıkarken, esmer oğlan da onun peşinden kalkmıştı. Lavaboya giren gencin peşinden hemen içeriye dalan jongin, diğerinin şaşırmasını sağlasada kyungsoo bunu yüzüne yansıtmadan kabinlerden birine girip işini yaparken, jonginde yüzünü yıkıyordu. Kyungsoo kabinden çıkıp ellerini yıkadıktan sonra beraber kantine doğru ilerlemişlerdi.
Jongin ikisine de meyveli soda alırken, kyungsoo boş masaya doğru ilerleyip sandalyeye oturmasıyla önüne konulan içeceği içmeye başladı. Jongin daha fazla dayanmayıp hesap sormaya başladı.
- Suho'nun seninle ne işi vardı kyungsoo.
Kyungsoo kendisine yöneltilen soru ile yerinde kıvranırken, jongin tekrar konuştu.
- Söyle bana minik baykuşum..
Kyungsoo sınıfta olan biteni işaret dili ile anlatırken, jonginin yüzü öfkeden renk değiştirmişti.
- Hemen bana o kızların isimlerini veriyorsun. Seninle bu şekilde konuşmaya nasıl cüret ederler. Hepsini mahvedecem...
Sinirle söylenmeye devam eden çocuğun elini tutan kyungsoo herşeyin yolunda olduğunu hissettirmek istedi. İkili sınıfa giderken herşeyin yolunda olduğunu sanan kyungsoo sırasına geçip diğer ders için kitabını çıkarırken, jonginin gür sesi ile irkilmişti.
- Buraya bakın gereksizler, bir daha kyungsoo'ya kötü bir söz kötü bir bakışınızı duyarsam görürsen bu sınıfı size dar ederim anladınız mı? Herkes ayağını denk alsın ona göre.
Jonginin konuşması ile sınıftaki kızlar sinirden batlarken, kyungsoo jongine mutlulukla bakıyordu.
Bütün gün derslerle uğraşan öğrenciler, son ders zilini duymalarıyla sevinç sesleri çıkartıp, okuldan hemen ayrılmanın peşindeydiler. Okuldan ayrılan jongin ve kyungsoo ise evlerine doğru yol alırken ikiside bugünü düşünüyordu. Biri kendisine verilen öpücüğü düşünürken, diğeri ise hem jonginin kendini korumasını hemde suho'nun sözlerini..➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿➿