midoriya daha fazla oyalanmak istemedi, çantasının diğer kolunu da taktı ve hızla merdivenlerden indi.
"kendimi öldürmek..."
biraz daha yavaşlamıştı, sonunda nefes alışları düzelmişti. ellerini kafasına koydu ve havaya doğru çevirdi gözlerini. yağmur hafiften çilemeye başlamıştı.
boğazında tarif edemediği bir yumru vardı. yutkunmasını zorlaştırıyordu. hayal kırıklığına mı uğramıştı? bakugou'nun dediklerine mi alınmıştı? hiç bilmiyordu ama iğrenç hissediyordu. özgünlüksüz doğması onun suçu muydu ki? neden diğerleri gibi normal olamamıştı?
"neden..."
fark etmeden bankın yanına gelmişti. insanlar hızlanan yağmurdan şikayet ederek evlerine koşarken midoriya sadece banka uzanmış, ağlayacak gibi hissetmekten başka bir şey yapmıyordu.
"hey genç, sen de evine gitmelisin!" kendisine söylenen uyarıyla ayağa kalktı. belki de eve gidip yastığına sarılırsa daha iyi hissederdi. her zaman öyle yapardı, battaniyesini üstüne çeker ve bütün gün onun altında saklanırdı. aslında komikti, neyden saklandığını bile bilmiyordu.
sonunda dış dünyaya geri döndüğünde biraz etrafta göz gezdirdi.
bağıran insanlar, hızlı ayak sesleri, tabelalar, ışıklar... midoriya'nın dikkatini çeken tek şeyse reklam panosundaki all might'tı.
kahraman olmak, midoriya'nın tek hayali. insanları yüzlerindeki gülümsemeyle kurtarıp rahatlatmak! karşılığı olmadan yardım etmek! bir gün, bir gün izuku da bir kahraman olacaktı! her yer onun ismiyle çalkalanırken villainlerse ondan korkuyor olacaktı.
olmayacaktı.
izuku asla bir kahraman olamayacaktı.
sinirle evine döndü ve kapıyı çarparak odasına ilerledi.
"izuku"
annesinin endişeli gözleri oğlunun durumunu anlamaya çalışıyordu.
"sırılsıklam olmuşsun!"
oğlan yeşil saçlarını kaşıdı. şimdi annesine ne demeliydi?
"evet, şey... biraz ıslanmışım."
"biraz mı?"
gözlerini kaçırıyordu midoriya. annesine yalan söylemek istemiyordu.
"senin bir derdin var, değil mi? küçük izuku'm olsaydı bana hemen anlatırdı. neden annenle konuşmuyorsun?"
"anne, gitmem gerek-"
"izuku midoriya."
annesinin sesi çok sert çıkmıştı. kaşlarını çatmış, elindeki her şeyi bırakmıştı.
"seni üzen şeyin ne olduğunu annene anlatmayacak mısın?" iki metre ötesinde duran oğlunu bağrına bastı, saçlarını okşadı.
izuku konuşmadı, sadece uzun uzun ağladı. bağıra bağıra, içindeki tüm hislerini atana kadar ağladı.
keşke neler olduğunu anlatabilseydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
heroic
Fanfictiekişisel olarak algılama, 𝘣𝘦𝘯 𝘩𝘦𝘳𝘬𝘦𝘴𝘦 𝘺𝘢𝘭𝘢𝘯 𝘴𝘰𝘺𝘭𝘦𝘳𝘪𝘮. [villain deku au]