4. BÖLÜM

2.8K 375 27
                                    

İlker söylene söylene direksiyonu sağa çevirdi . Yine aynı şey olmuştu işte . O kız gerçekten anlaşılmaz biriydi . Aklına az önceki anlar geldiğinde sinirle gaza bastı.

Zeynep'in işini bitirmesi neredeyse bir saat sürmüştü. O sırada ışık kahve yapıp gelmişti. Karşılıklı kahvelerini içerlerken Işık birden oturduğu  yerde titreyince İlker ona dönmüş ve " üşüdünüz mü " diye sormuştu. Işık ise başını iki yana sallamış ve  " İletişim kurmaya çalışıyorlar " demişti . İlker ise boş bulunup " Kimler ?" diye sorduğunda ise kız ona dönüp " Ruhlar " diyerek göz kırpmıştı . İlker onun sözlerine ise gözlerini devirip " Tabi tabi " diyerek kahvesinden bir yudum aldığında bu sefer ışık kaşlarını çatmıştı . Adamın ona karşı olan inançsızlığı sinirine dokunmuştu .

" Siz tabi inanmazsınız bana "

" Tabiki inanmıyorum . İnsanları dolandırıyorsunuz "

" O dediklerin başkaları . Ben onlar gibi değilim . Benim yeteceğim doğuştan geliyor "

" Doğuştan dolandırıcı mısınız ?"

" Bana bak !"

Işık sinirle ayağa kalkıp kolunu tutmuş ve öylece kıpırdamadan durmuştu . Sonra da geri çekilip ateşe değmiş gibi ondan uzaklaşmıştı .  Gözlerini kocaman açmış ve " Sen - sen " diye kekelemekten başka bir şey dememişti . İlker ne olduğunu anlamadan da kendini kapı dışında bulmuştu .

O anları  hatırladıkça gaza daha da yüklenen ilker doğruca dükkana gitti. Geç kaldığı için bir de babasından azar yiyen adam sandalyeye kendini atarak ağrıyan başını ovdu .

" Neden geciktin abi ?"

İlker Yeliz'in uzattığı suyu alarak teşekkür etti. Sonrada bir dikişte suyu içip bardağı geri uzattı .

" Kızlar perdeyi takmak için yardım istediler . "

Yeliz sırıtarak " hıııı " layıp derken İlker saate baktı. İş çıkışı Tuğba ile buluşacaktı . Kız ile akşam yemeği için sözleşmişlerdi. Telefonu çıkarıp Ayla'yı aradı. Artık uyanmış olması lazımdı . Ama telefon uzun uzun çalsa da açan olmadı . Halen uyuyor olmalı diye düşündü .

Geçen saatlerden sonra Selçuk Bey Yeliz'i de alıp dükkandan çıktı . Kızı evine bırakacaktı. İlker de dükkanı kapatıp doğruca evine gitti. Üzerini değiştirdiği gibi de evden hemen geri çıktı. Tuğba ile sözleştileri restauranta geldiğinde kızın çoktan gelmiş olduğunu gördü. Kız ona el sallayarak yanına çağırdı. Birbirlerinin yanaklarında öpüp karşılıklı oturdular .

" Görüşmeyeli nasılsın bakalım ?"

İlker direkt muhabbete girdiğinde kızda halinden memnun bir şekilde cevap verdi . Siparişlerini söyleyip beklerken de hiç durmadan sohbete devam ettiler . Tuğba ile kafaları uyuşmuş gibiydi. Konuşacak konuları hiç bitmiyordu. Bu ilker için önemliydi. Yarım saatin sonunda hem yemek yiyip hemde gülüşürlerken İlkerin önündeki soğandan ağzına atması ile kızın yüzünü buruşturması adamın dikkatini çekti .

" Ne oldu ?"

Kız omuz silkerek tatlı tatlı gülümsedi . Ama onu uyarmayı da ihmal etmedi .

" Benim yanımda bu tür kokan şeyler yemesen sevinirim. Gecenin sonunda ne olacağı hiç belli olmaz. Öyle değil mi ?"

İlker önce kıza sonra önündeki sumağa bulanmış soğan salatasına baktı. Kızın ne demek istediğini elbette anlamıştı. Yutkunarak bir süre durduktan sonra " Haklısın " diyerek bir kaşık daha aldı. Tuğba yalancı bir gülümseme ile İlkere bakıp başını eğdi. Adamla öpüşme hayalleri kurduğu belliydi ama şimdi fikri değişmişti.

DOKUN BANA ( Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin