Denizin dalgalarının size ne getireceğini asla bilemezsiniz, bu sonsuz bir büyü de olabilir, hayatınızı tamamen değiştirecek bir güzellik de.
——————————
Taehyung
Normalde de erken uyanırdım ama bu gün biraz daha erken uyandım, deniz dalgalarının kulağıma bir ninni gibi gelen sesi kan akışımı şimdiden hızlandırmıştı.
Ailecek Havai'ye taşındığımız günden beri, yaklaşık on iki yıldır, aynı evde yaşıyoruz. Bu süreçte denizin bana olan çağrısını duyup o yöne yönelmiştim, aramızda özel bir bağ var şimdi. On yıla yakın bir süredir -on bir yaşımdan beri- sörf yapıyorum, dalgalardan gelen soğukluğu tenimde hissetmek tarif edilemez derecede muhteşem bir duygu bana göre.
Annemin aşağıdan bana bağırışlarını duyup yataktan kalkarak aşağı indim, ben söylüyorum; yirmi üç yaşında olsanız da annenizi dinlemek zorundasınız. Burnuma gelen hoş kokuların kaynağının ocakta duran tava olduğunu anlamam uzun sürmedi, annem mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştı.
Çok aç olmadığımı söyleyip bir şeyler atıştırarak evden çıktım, boş bir cumartesimi güzel bir şekilde değerlendirmek istiyordum.
Bunun en iyi yolu kesinlikle dalgalarla dans etmekti.
Odama geçerek altıma deniz şortumu giydim, omzuma siyah, altın işlemeleri olan havlumu atıp hızlıca evden çıkarak evin altındaki depoya indim. Dansıma en büyük eşlikçim olacak beyaz sörf tahtamı alır almaz sahile koşturdum yalın ayak, evimiz sahile yakındı.
İçimi bir hoş eden denizim ferahlatıcı kokusu burnuma ulaşınca havlumu denize en yakın yere attım, deniz havluma ulaşamıyordu ama ulaşmaya çalışıyordu sanki onu istiyor gibi.
Ve küçük çaplı eğlencem başladı.
Sörf tahtamı denize atar atmaz üzerine yatıp kulaç atarak kendimi denizin daha derin yerlerine ittim, daha büyük ve güzel dalgalar yakalamak istiyordum. Ufuktan gelen dalgalarla daha hızlı davranarak ayağa kalkmış, iyiden iyiye yaklaşan büyük, dans teklifimi kabul eden dalganın içine girmiştim.
Etrafım mavi bir örtüyle sarınırken ellerimi dengemi korumak için omuz hizzamda kaldırdım, sol elimi dalganın içine sokarak suyu hissetmeye çalıştım, elime değen birkaç küçük balık yüzünden huylanmış ve elimi geri çekmiştim.
Hayır.
Balık değil.
Bu, insan eliydi.
Az önce,
Denizin içinde,
Bir kaç insan parmağı,
Elime dokunmuştu.
Yok artık.
Hayal gördüğümü düşünerek kendi kendime gülüp elimi sudan çıkararak salladım iki üç kere, dalga üzerime devrilmek üzereydi bu yüzden içinden çıkarak tahtamın üzerine sırtüstü uzandım.
Sahilde biraz dinlenip gördüğüm parmak veya balıkları sindirmem gerekti, cidden parmak gibilerdi ama balığa da benziyorlardı.
Belki bir deniz kızıdır?
Daha önce buranın yaşlı bir yerlisinden duyduğum bir efsaneye göre, eskiden burası tamamen kayalık ve sudan ibaretmiş. Eski balıkçılar ve korsanlar gelen meleksi ve pürüzsüz sese kanıp, deniz kızı göreceklerini sanarak kayalara ilerlerlermiş ama orada kayalara çarpıp gemileri batarmış. Çünkü o sesi, bir grup deniz kızı oyuk kayaların içine doğru çığlık atarak çıkarırlarmış; bu onların en büyük eğlencesiymiş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my merman, taegguk.
FanfictionTaehyung, denizin ona ne vereceğini bilmiyordu. seme taehyung, uke jeongguk. 1K; 141020