Önceki bölümde sorum cevaplanmadı, azıcık kırıldım :') Bundan sonra bölümler daha geç gelecek, hem dershaneye başlayacağım hem de oy-okuma oranına bakacağım. Final yaklaşmakta, keyifli okumalar.
"Taehyung, ben ölsem ciddi ciddi ne yapardın?"
Neden böyle bir sorun sorduğuna anlam veremeden yükselttim sesimi, kaşlarım benden izinsiz çatılmıştı.
"Bu nasıl bir soru Jeongguk?! Ölmeyeceksin ve bana bu saçma soruyu soruyorsun."
Bıkkınlıkla iç çekti, tutunduğu koltuğa oturarak sırtını ve diz kapaklarının iç kısmını koltuğun kolçaklarına dayadı. Düşünceli gibiydi meleğim, sanki konuştuklarımız onu çözemeyeceği bir kördüğümün içine sürüklemişti.
"Boşver, her günümü son gününmmüş gibi yaşamak istiyorum. Lütfen Taehyung, yapamasan bile beni sevmeyi dener misin? Tek bir kelime et, hayır desen bile yeridir."
Onu sevmeyi başarabilir miyim bilmiyordum, benden yüksek beklentileri olan birisini zor durumda bırakmak; kırmak istemiyordum kalbini.
"Konuşmadığın her an daha çok üzülüyorum, hayır bile diyebilirsin bir şey desene!"
Ani bir şekilde ayaklanmıştı, gözlerinde umudun verdiği parlaklık saniye saniye azalıyordu.
Karşısında utanç duymuştum, işte şu an kalbini ezmiştim galiba, minik bir kuş kadar olan kalbini ezmiştim. O an ne oldu bilmiyorum ama baktığı dudaklarım aralandı, istemsizce döküldü kelimeler dudaklarımın arasından.
"Deneyeceğim, deneyeceğim seni sevmeyi. Bana verdiğin kalbini ipek çarşaflara sarıp ona en güzel şekilde davranacağım, söz veriyorum sana."
O an mavileri parladı, ayağa kalkarken ayağı kaydı, düşecek gibi oldu ama topladı ddengesini Yavaş adımlarla dibime girdi, gözlerim kiraz rengindeki dudaklarına kaydı, elini yanağıma yerleştirip okşadı yanağımı.
"Beni, kalbimi, aşkımı, her şeyi kabul ettiğin için minnettarım sana. En azından denediğin için, minnettarım sana."
Kafasını sağa eğdi, eli arkaya giderek siyah ve gür saçlarımı buldu, gözlerini kapattı ve kiraz dudakları alt dudağımı buldu.
Yavaşça öpmeye başladı beni, hatta dudakları hareket etmiyordu. Sadece öyle durup beni bekliyordu, ilk adımı atmak korkutmuş olmalıydı. Dudaklarımı hareketlendirerek ellerimi beline sardım, cesaretlenip dudaklarıyla üst dudağımı kavradığı an göğsümden iteleyerek beni koltuğa düşürdü, kucağıma oturdu. Dudaklarımdan ayrılıp derin nefesler alarak elini sol göğsüme koydu; kalbimin üzerine.
(Jeongguk)
Kim Taehyung, kurtarıcım, ilk aşkım. Üstün konuşma yeteneklerimle onu ikna etmiş olmanın gururunu yaşarken üzerinde nefeslenip kalbinin olduğu tarafı yani sol göğsünü okşamaya başladım.
"Sana tekrar teşekkürler ederim, en azından denediğin için teşekkür ederim. Kalbimi kırarsan umrumda olmaz, sana tekrar veririm çünkü ben akıllanmayan birisiyim."
Büyük elleri sırtıma, oradan da belime inerek belimi okşadı naifçe, dokunuşları bana dalgaları hatırlattı. Dalgalar da Taehyung'u, ben ne biçim bir döngünün içindeydim?
Hiç bilmediğim bir dünyaya gelip kendimi sörfçü bir çocuğun peşine kaptırmıştım, şu an ise kucağında oturup kalbine dokunarak kendimi oraya kazımaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my merman, taegguk.
FanfictionTaehyung, denizin ona ne vereceğini bilmiyordu. seme taehyung, uke jeongguk. 1K; 141020