Selamün Aleyküm
(Fon müziği eşliğinde okumanızı tavsiye ederim.)
.
.
.Karanlık çökmüştü gökyüzüne. Sadece ayın ışığı aydınlatıyordu etrafı. Ay dolunaydı. Ve çok parlıyordu. Öyle bir parlıyordu ki sanki ışığı onun haykırışı olmuştu. Koşuyordum. Sanki sonu yokmuş gibi koşuyordum. Kaçıyordum. Arkamdakilere inat. Yaptıklarıma inat. Yaşattıklarıma inat. Tekrar bulaşmaya inat. Evet koşarak kaçıyorum. Arkama bakarak. Ama görmüyorum. Eğer görürsem geriye doğru çekileceğim. Hayır ben yaşamak istiyorum. Korkuyorum. Ağlıyorum. Endişe ediyorum. Eminim...
Emin olamazsam nasıl hareket edebilirdim. Koşuyorum. Saçlarım açık ve salık. Kıyafetlerim ev hâli, yalnızlığın hâli... Yalnızlık kokan kıyafetlerim, derde ortak olan kıyafetlerim... Yalın ayaklarım, bastığınız yerlere yumuşak izler bırakıyorsunuz... Ama ben nasıl... Nasıl saçım,üstüm... Allahım... Sanki ardımda adamlar varmış gibi daha hızlı koştum. Hiçbir şey düşünmeden... Amacım onlara kendimi göstermemek. Varlığımı göstermemek. Korkuyorum..
.
.Beni yakalamaya çalışan adamlar değildi... Nefisti... Nefesimi kesmeye çalışan. Beni ele geçirdiğinde, nefes alıp versem de gerçek nefesimi alan... Almamalı... Uzaktan bir ışık gördüm. Emin oluşumun kanıtı. Dolunayın haykırışı. Yalın ayaklarımın yumuşak iz bırakması. Bakarken görmemenin mükâfatı... Gerçek özgürlüğün karşılaması...
Ben yaşamak istiyorum.
Ben İslâm'ı yaşamak istiyorum...
.
.
.Karanlık içime çökmeden karanlığa çökülmek istiyorum.
Kimse bilmesin, kimse görmesin, kimse duymasın beni dünya gözüyle.
Ben var olma sebebimin varlığıyla soyutlanayım bu dünyadan.
Çek artık gözlerini etraftan bak içine. Emin ol orası daha heyecanlı!
.
.
.Allah'a emanet...
(Önceden yayımlamıştım. Sonra sildim. Şimdi yeniden yayımlıyorum.)