(Silmemin üzerine tekrardan yayımlıyorum.)
Selamün Aleyküm
.
.
.Gözlerimi kapatmış, yürüyorum. Ellerim öne doğru uzanmış, karşılaşacaklarımla temas etmek için hazırdı. Nerede olduğumu bilsem de, nelerle karşılaşabileceğimi bilsem de ne zaman karşılaşacağımı bilemiyorum. Kestirebiliyorum ama bilmiyorum... Burası cansız bir yer... İnsanların olmadığı... Kimsenin görmediğinin emin olunduğu yer. İnsan olduğumu hatırlamaya çalıştığım yer... Yolum kısa ama huzuru hissettiğim vakit bereketli...
Teslim olmak istediğim an... İnsan olduğumu anlamak istediğim an... Birisinin beni ittiğinde güçsüz bedenimin hareket etmesine mani olamayacağım, savrulacağım ya da yere kapaklanabileceğimi düşledim. Birisinin bana bir şey sorduğunda cevabımın hep yetersiz kalacağını bildim.
Çünkü ben üzülürüm, mutlu olurum, ağlarım, gülerim, yürürüm, koşarım, kızarım, utanırım, şaşırırım, yorulurum, acıkırım, uyuklarım...
.
.
.Önceden karanlıktan korkardım ama şimdi karanlığı kendime dost bildim. Kendimi karanlıkta güvende hisseder oldum. Çünkü karanlıkta sadece Rabbim ve ben vardık. Teslim olmayı istedim, Rabbim ve ben kaldık...
Siyah benim için beyazdan daha beyaz. Aydınlıktan daha parlak...
Çünkü o bana, beni hatırlatıyor...
.
.
.Çok çaresizmişim, olmak yokmuş bilemedim...
Allah'a emanet...