TANITIM
Aşk. Birgün biter miydi? Ya da hep devam mı ederdi sonu gelse bile.
Aşk bana göre ağaç ve meyve ilişkisi gibiydi. Sen ve o bir ağaç, aşk ise o ağacın bir meyvesi. Peki o ağaç ölürse? Tekrar meyve verebilir miydi? Verdirebilir miydik ya da yeni bir ağaç, yeni bir meyve mi gerekirdi?
---
"Seni çok seversem ne olur ki?" dedim. Gerçekten cevabını bilmek istiyordum. Çok saçma bir soru gibi gözükse bile.
"Beni çok sevme çünkü bir gün zehrin olmaktan korkuyorum." dedi soğuk sesiyle. Neden böyle davrandığını bilmiyorum. Beni seviyordu bunu biliyordum ama anlayamıyorum işte. " Neden böyle davranıyorsun? B-ben anlamıyorum. Ya da sen beni anlamıyorsun."
"Asıl sen anlamıyorsun!" Duydun mu?" Sesi... Çok yüksek çıkmıştı ve bugüne kadar kimseden korkmayan bir kız,şimdi birinden korkmaya başlamıştı. "Seni seviyorum. Evet, seviyorum. Lanet olsun seviyorum ama olmaz anladın mı? Olmaz!" dedi. Bir şey saklıyordu. Belliydi çünkü konuşurken bile yüzüme bakmıyordu.
"Neden? Neden olmaz!? Ben gerçekten anlamıyorum. Deli olacağım. İstemiyorsan neden beni seviyorsun, neden kendini bana aşık ettin o hâlde?" dedim. Sesim bu sefer yüksek çıkmıştı.
"Bak," diye başladı sözlerine ve yüzünü bana dönmüştü. " Haklısın. Hem de çok anladın mı? Evet, seni sevdiğimi söyledim çünkü deli gibi seviyorum ama..."
"Ama ne?" dedim sabırsızlıkla.
"Güvenmiyorum." dedi. Sesi zor çıkmıştı ve ben durulmuştum. Burada bitmişti herşey.
"Güven miyorsun öyle mi? Güven miyorsun ama güvenmediğin kişiyi seviyorsun. B-ben delireceğim. Aklım almıyor. Derdini açık açık söylesene sen."
"Beni bir gün unutmandan korkuyorum. Anladın mı?" dedi. Artık kuş kafesinden çıkmıştı. Artık volkan patlamıştı.
"Ne demek bu? Ne unutması? Sen neyden bahsediyorsun ya? Beni deli mi edeceksin?"
"Ne anladıysan o demek." dedi dümdüz sesiyle.
" Yine aynısın. İlk tanışdığımız gün gibi... Karmaşık."
"Beni anlamıyorsun. Beni tanımıyorsun da daha..."
"Sus! Sus artık. Seni anlamıyorum çünkü benimle doğru düzgün konuşmuyorsun, seni tanımıyorum çünkü sen izin vermedin. Kendini bana açmadın. Neden? Neden söylesene." dedim ve durdum. Sonra devam ettim. " Ha. Pardon bana güvenmiyordun unutmuşum. Senin için ailesi ile arasına mesafe koyan, senin için işine ara veren, senin için her şeyi göze alan, yalanlarına inandırıp yine de sana güvenen kıza sen güvenmiyorsun. Pardon unutmuşum."
"Lütfen böyle konuşma. Ben sana aşık olacağımı tahmin bile edememiştim. Ben..."
"Yeter. Yeter sus artık çünkü canımı acıtıyorsun. Devam edersen ben sana güvenmemeye başlayacağım ki böyle birşey olmasını asla istemem. Sen şu an beni dinle sana herşeyi anlatacağım desen, haksız bile olsan yine senin yanında olurum. Çünkü o kadar aşığım sana. Anladın mı? Bunun altında bir şey var. Bunu adım gibi biliyorum. Belliydi zaten. İki karakterin vardı ve sen bana yalan olmayan, kendi karakterin olanı tanıtmadın ama buna rağmen hala seviyorum seni çünkü... Hani dedin ya beni anlamıyorsun diye. Ben seni anlıyorum ve sen bir şey saklıyorsun. Lütfen bana söyle, söyle ki canım daha fazla kanamasın."
Ama kanıyordu işte. Zaten canlar da kanatılıp sonra da o kanı durdurmak değil miydi insanların yaptığı şey.
---
Şuan tanıtım bölümünü okudunuz.
Aslında bu tanıtım bölümü kurgunun ileride ki bölümlerinden bir kesit ve bu kesit kurguyu özetliyor.
Umarım beğenirsiniz. Ve lütfen yorumlara belirtin.
Bu kurgu çok karmaşıklarla dolu ve sizi şoka uğratacak sahneler de çok fazla. ;)
O zaman 1. Bölümde görüşmek dileğiyle. Kendinize çok çok iyi bakın.
Umarım beğenirsiniz.
Ba-bay. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölü Aşkın Ardındaki Zehrin Yayılışı
מתח / מותחןİnsan sevdiği kıza güvenemez miydi? Güvenmese sevgi kalır mıydı? Bir sınav vardı, kızın hayatının önünde. Hiç beklemediği birinden, beklemediği bir sınav. Kız o sınavı bilmeden geçebilir miydi? Ya da geçemeyip o zehre mi yakalanırdı? Peki adam? Ne...