Bölüm 6

2 0 0
                                    




Doktor yürümenin iyi geleceğini söylemişti. Sigaramı alıp dışarı çıktım. Dumanı üflediğimde gözlerimin griye dalmasını seviyordum. Tıpkı maske gibiydi. Duman dağıldığında yolun karşısından küçük bir beden yola fırladı. Kalp atışlarım hızlanmıştı. Yola koştum ve küçük çocuğu çekmek için tüm gücümü sarf ettim. Bir kadın çığlığı duyuldu. Çocuk iyiydi ama ummadığım bir darbe beni çocuğun sıkıca sarıldığım kolundan ayırıverdi.

Neden yerdeydim ben? Gökyüzü tepemde dönüyor gibiydi. Hissizleşiyordum. Arabadan inen adam telaşla yüzümü sarstı. İnsanlar yığılmaya başladı etrafıma. Çocuk kurtulmuştu sanırım ama ben... Arabadan kaçamamıştım. Yaramın acısı algılarımı bile deldi o an. Montumu parçalarcasına açmaya çalışırken sonunda biri yardım etti. Çınlama dışında hiçbir ses yoktu. Boğazıma safra yükseliyordu. Titremekten konuşamıyordum. Bedenim dengesini yitirmişti. Korkuyordum. Sargıya dokunduğum an elim sıcak sıvıyla ıslandı. Göğsümün her yanı yanıyordu. Kan çok fazlaydı. Başım umutsuzca geriye düştüğünde gökyüzünün griye boyandığına yemin edebilirdim.

Çınlama geçmişti, titreme de öyle. İnce bir çizgiden bakıyordum. Yine beyaz giyinmiş insanlar, yine koşturuyorlardı. Bir rüya olabilir miydi? Kâbus demek daha doğruydu, çünkü müthiş bir belirsizlik ve korkuyla baş başaydım. Gözümden bir yaş kaydı. Daha 18 yaşındaydım. Annemin gülüşü ilişti aklıma. Onu çok özlemiştim. Biri babamı aramalıydı, ona ihtiyacım vardı. Ağabeyime artık ona kızgın olmadığımı söylemeliydim. Ailemi istiyordum!

"Çok kan kaybı var. Durumu kritik hemen-" cümlenin sonuna yetişemedim. Kontrolü yitiriyordum. Gerçekle hayali ayırt edemiyordum, arada kalmıştım. Kendimi anılarımı tekrar yaşarken buluyordum. Asıl çaresizlik buydu. Şimdi dilediğim kadar gözyaşı benim olabilirdi.

DUMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin