Önümdeki havayı saran griliğe dalıyordu gözlerim ciğerlerime çekerken aynı gri puslu oyalamacayı. Aklım sıra sakinliğimi korumaya çalışıyordum. Uzun zamandır beklediğim bir konuşmaydı aslında. Sadece sindiriyordum ve tekrar gözümde canlandı bir saat öncesi.
Annem odama girip masamın önündeki sandalyeyi yatağımın kenarına çekti. "Bak Sarp, zaten her şeyin farkındasın. Lafı çok fazla uzatmak istemiyorum." O anda dudaklarını ısırdı sevgili annem. Hatırlamış olmalıydı birebir aynı cümleleri 5 yıl önce de söylediğini. 13 yaşındaydım. Annemle babamın berbat giden evliliğini anlamamak için ağabeyimin de benimde gerçekten aptal olmamız gerekirdi. Paranın mutluluk getirmediğini tam olarak dava bittiğinde görmüştüm. Babam avukat, annem yaşam koçuydu. Komik değil miydi bir yaşam koçunun ailesinin dağılması? Terzi kendi söküğünü dikemiyordu işte.
Maddi bir sıkıntımız hiç olmamıştı. Ama dedim ya para mutluluk getirmiyordu. Ayrıldılar ve babam doğup büyüdüğüm İzmir'den ayrılıp kendi memleketine Ankara'ya döndü. Ağabeyimi yanına aldı. Kendime sorup durduğum bir soru körüklüyordu öfkemi. Annem mi beni istemişti yoksa babam mı beni istememişti? Cevabım olmadı hiç.
Hayattan edineceğim derslerden birine daha geldi sıra davadan sonra. Annemin mutsuz bir evlilik yaşamış olması hoş bir etiket olmuyordu. İşleri oldukça kötüye gitmeye başladı. Beni kolejden alıp normal bir okula verecek kadar... Annemin çok yıprandığını görebiliyordum. Sonuç, parasızda mutlu olunmuyordu. Annemin sigaraya başlamasını beklerdim belki ama liseye başladığımda parmaklarımda duran şey kalemden ziyade nikotindi. Kendimden tiksinmeme sebep olacak kadar yakınlaştığımızda küçük yaşıma rağmen tek başıma bırakmaya ikna olamıyordum. Neden tek başıma olduğumu, annem benimle bu benzer konuşmaya başlarken bir kez daha anlamıştım. Çünkü ben umursanmıyordum.
..."Henüz benim de yeni bir hayata başlamak için zamanım var. Ve biliyorsun ki Ahmet Bey çok kibar bir adam. Bize zor zamanlarımızda yardım etmişti. Biz yetişkinler olarak bazı kararlar aldık Sarp. Düşündüm ki babanın yanına-" Yatakta dikleşip konuşmanın daha fazla uzamaması için müdahale ettim. "Beni ikna etmeye çalışmana gerek yok anne. Size yapışıp kalacak değilim." "Bunu kastetmediğimi biliyorsun." İster istemez alaycı bir tebessüme yenik düştü dudaklarım. "Babama haber verdin mi? Beni kabul etti mi?" "O senin baban seni kabul etmek zorunda." Güldüm, gerçekten. "Ben bir görevim ve şimdi sıra babamda. Sen de zorunda olduğun için kalmama izin verdin öyle değil mi?" Sesi en az benim bakışlarım kadar sertti. "Duygu sömürüsü yapacak yaşı geçmedin mi hala? 18 yaşına çoktan girdin artık sorumluluğunu kabullenmek gerek." "Sorun bu mu anne? 18 olmamı mı bekledin o adamla evlenmek için. Beni evden uzaklaştırmak için bahane üretmene gerek yok!" "Aynı baban gibisin, ardında kalanları yaralı bırakmak istiyorsun!" "Benden ayrılamayacağın için üzgünüm anne. Ama şansa bak ki ben de gitmek istiyorum artık!" Hışımla kaptım ceketimi ve annemin son dediklerini duymamaya çalışarak evden çıktım.
Soğuk hava suratıma çarptı ama daha çok titreten şeyler vardı içimi. Dibimde sırıtan terk edilmişlik duygusu. Bir anne çocuğuna yaşını hatırlatıp nasıl kendi hayatından sorumlusun diyebilir ki? Bunun doğru olduğunu tüm varlığımla farkındayım ama o benim annem. Beni hayatından atmak ne demek? Bir görev olmak konusunda ciddi değildim ama bunu kendimden duymak aslında söylediğimin ne kadar da yerinde olduğunu göstermişti. Bir sigara çıkardım parkın içindeki banka oturup.
Sorgulamak istemiyordum. Benim kötü bir çocuk olduğumu çıkarmama uzanacak bir soru cümbüşüne karışmak niyetinde değildim. Olanlar ortadaydı. Kötü bir evlilikten yara alan bir çocuktum o kadar. Sorun buydu. Ebeveynlerimin bencillikleri birbirlerine olan körlüklerini aşıp çocuklarına dek uzanma potansiyelindeydi. Anlayamadığım nokta şuydu ki neden ağabeyim hiç yıpranmazken ben kendimi yapayalnız buluyordum? Pekala, soru sormaktan kaçarken bile sorularla baş başa kalıyordum. Buna devam etmek yerine yeni bir sigara yaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUMAN
Cerita PendekBoşanmış ebeveynlerinin fırtınalı ilişkilerinin gölgesinde sığınacak bir arayan, sorumsuzluk timsali yetişkinlerin arasında kaybolmuş talihsiz bir gencin hikayesi. #aile #dram #kayıp #sigara #fedakarlık #yalnızlık #pişmanlık