Bölüm 4

2 0 0
                                    




Neyin önemi var? Yaşamanın mı? O gün sorsanız yaşatılmayı derdim sanırım.

            Ambulansta açıktı gözlerim, sedye indirilirken sarsıldığımı hatırlıyorum. Gözlerime ışık tuttular; rahatsız olacak kadar kendimdeydim, sonrası net değil.

            Bulanık ve acıydı rüyalarım; duman gibi. Uyuyup uyandırılıyordum; uyutulup uyanıyordum. Kafamdaki sis dağılmaya başlıyordu. Boğazımın kuruduğunu hissettim ilk, sonra kolumdaki iğnenin sızısını duydum. Boğuk bir ses adımı söyler gibi oldu.

            "Nasıl hissediyorsun?" Beyaz önlük, boyna dolanmış steteskop, kolun altına sıkıştırılmış dosya... Sırtım uyuşmuştu, hareket etmeyi denedim. " Uyuşmuş ve aptal gibi." Boştaki parmaklarımla saçlarımı taradım. "Ameliyata aldık, aldığın ilaçlar yüzünden bilincin kapalıydı. 1-2 saate düzelir kafan. Ama şimdi yaranı ciddiye almamız gerek." Orada olduğunu yeni fark ettiğim hemşireyi gözüyle yönlendirdi. "Biraz daha dik oturmanı istiyorum." Kız yatağı yükseltti. Serbest elimle destek aldım. O an batma hissini tam olarak yaşadım. Doktor yaptıkları işlemleri her ne kadar anlayabileceğim dilden anlatsa da kafa sallayarak geçiştirdim. Bir buçuk koca günün geçtiğini duyunca şaşırmıştım.

            "Baban seni bekliyor, kısa bir görüşme yapabilirsiniz." Yastığa biraz daha bastırdım kafamı. Babam içeri girdi. Uykusuzluğu gözaltlarına birikmişti. "Sarp oğlum, iyi misin?" İyi miyim? "Hareket etmezsem katlanabiliyorum." "Sürekli uyuttular, korkuttun." "Annemin haber var mı?" Kapının kapalı olduğundan emin olmak ister gibi kapıya baktı. "Bu konuyu hemen açmak istemiyordum ama sözünü açmışken" Kestim lafını. "Demedin değil mi? Baba farkında mısın? Oğlun beni bıçakladı, gözümü açalı kaç dakika oldu saydın mı?" Elini ensesine attı. "Hakan hasta, kafası yerinde değil. Mantıklı kararlar veremiyor." "Anneme diyebilirdin." "Annenle ne kadar sorun yaşayacağımızı tahmin edebiliyor musun?" "Siz ayrıldınız bunu ben mi hatırlatacağım?" Gerginlikle hareket edince bir sancı daha misafirim oldu.

            "Anlamıyorsun Sarp." "Anlayacak durumda mıyım baba?" Kenardaki koltuğa geçti. "Tamam, Sarp, çok haklısın ama durum annen değil, sağlık görevlileri olayı sordu ve bende ev kazası dedim. Şikâyetçi olmamalısın." Şimdi anlaşıldı dedim içimden. "Polisler ifade isteyebilir." Kafamı diğer yana çevirdim. "Biraz yalnız kalsam iyi olur baba." "Şikayetçi olmayacaksın değil mi?" dedi yüzündeki beklentiyle. "Bir şartım var, eğer abimi tedavi ettireceğine söz verirsen şikayetçi olmam." dedim. Yüzündeki ifade buruk bir sevinç mi yoksa saklamaya çalışılan çaresizlik mi çözemedim ama "Söz veriyorum." dedi ve çıktı.

Pencereye baktığımda havanın karardığını tahmin ettim. Yorgundum. Hissetmekten yorulmuştum. Umursanmamaktan, sevgi görmemekten, uzun boylu gür sesli bir cüsseden ibaret olmaktan sıkılmıştım. Ailem olmadığını kabullenmeye çalışmaktan bıkmıştım. Duygularımı öfke olarak sunmaktan zevk almıyordum ve belki de şu anki durumum da içimdeki, duygularımı öfkeye çeviren filtreyi kontrol edemememin bir yansımasıydı. Bıçaklandığım için kendimi ne ara suçlamaya başlamıştım ki ben?

DUMANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin