Yanımda oturan gamzenin -(12 yıllık arkadaş , dost , gardaş. Sbs de bile yan yana oturuyorduk soyleyin artik bıraksın peşimi pliss)- dürtmesiyle uyandım. Sonrada bir yandan esneyip bir yandan da gamzenin gözleriyle işaret ettiği yere baktım. Tarihçii !!
"Şehrazatımızda uyandı"
Hocanın bu sözüyle tüm sınıf kahkaha atmaya başladı ben ise sadece anlamayan ve bi o kadarda uykulu kısık gözlerle hocaya baktım. En son hatırladığım burcunun tahtaya çıkıp birşeyler okumaya başlamasıydı.
Gamzeyi dürtüp sessizce seslendim (hahaha cümleye bak :D). O da uykuluydu
"Noldu ya ben konuya biraz fransız kaldım da"
"Uyuya kalmışız benide arkadakiler dürttü uyan diye"
"He anladım. Ee peki bu şehrazat olayı ne"
"O da burcu nun okuduğu şeydeki karakter falan heralde"
"Hee tamam" dedim.
Hoca biz uyurken konuları bitirdiği için boş bıraktı. Zaten herkes kendi halinde bende tekrardan uyuma planımla kafamı sıramın üzerinde duran çantama koydum ama orada kalması uzun sürmedi çünkü eda parmaklarıyla kafamı adeta gagaladı.
" Ee eda bi insanın kafası nasıl parçalanır deneyinin denegi olacak şanslı kişi benmiyim yoksa "
" yok kanka ya sen biraz uyanırken zorluyorsun ya ondan direk kafana vuruyum dedim hemen uyan diye. Neyse azcık çek o güzel kıçını da oturayım"
"Tamam otur" dedim ve yana kaydım.
"Kanka nolmuş biliyormusunnn"
"Biliyom kanka hemde çok iyi biliyom. Mueccimim ya ben biliyorum"
"Anlatmıyorum lan"
"Tamam tamam anlat"
"Banane anlatmıyorum"
"Emin misin"
"Iyi tamam bak şimdi bu damlayla burak bulunmuşlar. Ee bunları da abisi görmüş. Biliyorsun damlanın ailesi biraz böyle şey ya evlendirmek istiyormuş. Ama burak ortada yok"
"Yuh kızım ya ne ara olmuş bunlar" dedim. Çok şaşırdım lan gencecikte kızdı yazık oldu
"Şakaa yaptımm. Sen benle dalga geçince bende seninle geçtim. Asıl diyeceğim şey şeydi fizikçi notları girmiş e-okula"
"Seni pislik ya iki dakikaya seneryo kurdun"
"Hahaha". Pislik ya beni nasıl kandırdı öyle bide gülüyor.
Hoca
"5 dakikaya zil çalacak, çalmadan kimse çıkmasın" deyip sınıfı terk etti. Bende edayı Kıçımla ittirip montumu giydim. Şapka , eldiven , boyunluk derken benim yürüyen penguen adı verdiğim halime büründüm.
Zil çalınca da koridora çıktım. Hemen mevsimin -(kuzenim olan sevimli varlık. Neyse o da benim gibi 12. sınıf öğrencisi ama farklı sınıflardayız)- sınıfına gittim. Yine sınıfta onlardan başka kimse yoktu ve berkle -(kafa dengi iyi anlaştığımız tatlı yakışıklı dost, gardaş)- kavga ediyorlardı.
"Ya berk ver şapkamı hadi"
"Vermiycem"
"Hadi uslu çocuk hadi ver"
"Köpek miyim lan ben" evet bu duruma bi el atmam lazım. Hemen yanlarına gidip berkin elinden şapkayı aldım
"Kuzen hadi gidelim yaa" dedim
"Tamam kuzen" dedi. Berke, seni sonra döneceğim bakışı atsada güldüm ve sınıftan çıktık. Sonra okuldan da çıktık. Yerler hep kardı ve mevsimle el ele tutuşup düşmemek için mücadele veriyorduk.
"Mevsim yarısı gitti bunu yapabiliriz" dedim. Her Kış aynı tabloyla karşı karşıyayız.
"Kuzzz ennn dik kat ettt" mevsim ağır çekimde bunu deyince felaketin geldiği yere doğru baktım ve bakmamla kartopunu yüzüme yedim ve düşüp karın içine adeta gömüldüm. Ahh yüzüm çok acıyordu ve daha kötüsü tüm okula rezil olmuştum.
"Kuzen yaşama belirtisi ver"
"Kuzen öldü numarası yapsam beni okuldan çıkarabilirmisin" diye fısıldadım
"Ilayda iyisin hadi kalk" deyince mecbur kalktım bende
"Kim attı yaa bunu bana" diye sordum mevsime
"Bak şurada hani yokmu şu okulun popi si bizim siniftaki yürüyen ego o işte" dedi. Mal çocuk ya Allahım ne hale düştüm ben herkez de bakıyor
"Biliyorum çok endişelendiniz ama ben iyiyim" diye bağardım ve mevsimle okuldan çıktık.
Ben bunu ödetirim o yürüyen egoya
Neden 'kış aşkı' çünkü birçok hikaye yazın ve ben kendime dedim ki neden kışın olmasın. İşte böyle kendimle bu konu hakkında konuşurken konuyu kararlaştırdım. Çoğusu benim hayatta gerçekten yaşadıklarım. Öyle yani bu arada begenmenizi umuyorum yani farklı oldu.
Birde kitaplarımda kendi adımı kullanmayı tercih ediyorum aksi takdirde kitapla bütünleşemiyorum. Isterseniz sizde ilayda yerine kendi isminizi koyarak kitapla bütünleşebilirsiniz.
Bana kalsa sabaha kadar konuşurum ama bu kadar yeter ilayda. Hadi bye .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yürüyen ego.
Roman d'amourYerler hep kardı ve mevsimle el ele tutuşup düşmemek için mücadele veriyorduk. "Mevsim yarısı gitti bunu yapabiliriz" dedim. Her Kış aynı tabloyla karşı karşıyayız. "Kuzzz ennn dik kat ettt" mevsim ağır çekimde bunu deyince felaketin geldiği yere...