Hiddetli Aşk

Bölüm:2 Karizmanın Öz Oğlu

Yanlış batılılaşmanın tipik olmayan bir örneği olan Dilge kızımızın öyle kolayca bir erkekten etkilendiğini düşünmeseniz iyi olur! Neden mi? Çünkü bu karizmatik mi karizmatik seksi mi seksi taş mı taş bir seksenlik takım elbiseli güzel kokulu pahalı saatli, animelerde ki karizmatik erkeklerden aşağı kalır yanı olmayan bu çocuk Dilgenin hayal ettiği gibi bir erkekti de ondan. Ha çimdeki derseniz oda öyleydi  ama bu çocuğun yanında bok yemiş! En azından Dilge böyle düşünüyor.

Lavuğun muhabbeti ve karizması Dilge kızımızı öyle etkilemiş olacak ki saatin nasıl geçtiğini anlamadı. Herifin bakışlarında özel birşeyler buluyor olmalıydı Dilge. Çünkü nasıl bir belanın içine çekildiğini fark etmiyordu.

Dilge bu herifle konuşa dursun biz sizinle Sicilyanın havasını daha iyi koklamak adına şehrin merkezinden uzaklaşarak biraz daha sakin bir bölgeye gidelim.

Burası denizi gören hakim bir nokta, roma mimarisinden etkilenilerek yapılan bu villa geniş balkonu, güzel manzarası ve pahalı mobilyalarıyla iç açan bir yer. Tabii neden ana karakterimizden ayrılıp buraya geldik diye sormanız mümkün. Gelin bir manzara hayal edelim;

Duruyorsunuz ve önünüzde deniz. Sınırlarının (bir dağın boynunda olan villadan) ormanla kesiştiği görülebiliyor, yeşil ve mavi... Denize vuran güneşin sarılığını da ekleyin denizin üzerine, heh harika! şimdi boynun sol tarafında denizle buluştuğu noktada şehir azıcık görünüyor, ormanın içinden, dağın üzerinden geçen yoldaki birbirine doğru gelen iki uzak araba.

ve yakınlaşıp solunuzdaki roma sütununu hayal edin, ona nazikçe elini koyan kızıl saçlı bir kadın, bir eş. Dünyadaki sahip olabileceğiniz  en değerli hazine; her zaman arkanızda duran, çocukları için her şeyi göze alacak, güzel ve zeki bir anne... Onun yanında zeki, başarılı, eşine aşkla bakan soğuk gözler. 

Oğlumuzu şehre göndermek iyi bir fikir miydi Salazar?, Evet oğlumuzun yeterli sosyal ve kişisel deneyimi kazanması için gayet doğru bir fikir, Sen öyle diyorsan.

Kadın içeri yürüdü, kızıl saçları bir anlığına bembeyaz bluzunla harmanlanıp adamın içindeki koru yüceltti...Adamda kadının  peşinden yatak odasına döndü. Ateşli bir akşam geçirmek ve dertlerini unutmak istiyorlardı...

Şehre geri dönelim. Dilge adamla gayet hoş bir sohbet yürütüyordu. Adam arada bir soru sorarak buraya yazacak kadar edebi ve mantıklı bulmadığım onca lafı etmesine sebep oluyordu. Dilge sadece konuşuyor, adamda bir o kadar sabırlı ve emin bir şekilde dinliyordu. Bir an gözü kararmış olacak ki Dilgenin kendisine seslenip, Biraz da sen anlat, demesi kendine gelmesine sebep oldu. Hm Neyden bahsetmemi istersin?, Burçlar hakkında ne düşünüyorsun?, Daha önce araştırmadım sen ne düşünüyorsan bende onu düşünürüm. Anlat bakalım, Peki benim burcum... Adam girmemesi gereken en beter konuya girdi. Çünkü Dilgenin konuşmayı en çok sevdiği konu burçlardı. Adam bunun farkına erken vardı, Neden biraz dolaşmıyoruz? Bu soruyla beraber kahvelerin parasını ödeyip bir anlığına kulaklarını dinlendirmeyi hedefledi.

Dışarı çıktılar, uzun ağaçların heybetli gölgeleri altında biraz olsun konuşma süreleri adil olan bir sohbet yürütebiliyorlardı. Peki senin baban ne işle uğraşıyor?, İş adamı, Benimki de.

Bir anlık sessizlik ve esen rüzgar adamın baş ağrısının ne denli baş çatlatıcı olduğunu fark ettirdi. Başı çatladığından alnını büzüştürdü, Başım biraz ağrıyor, ilaç alabileceğim biryer olmalıydı şurada,  Tamam gidelim. Adam ilacı içip pet şişeyi tekte içip bitirdi.