4.Bölüm

34 2 2
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

4.Bölüm : Süvari

"Pekala," dedim gözlerimi Kuvars'ın odasında gezdirirken. "Bu çok can sıkıcı olmaya başladı." Mırıldanmamı duymuş olan insan düşmanı gözlerini yaramdan çekip, hırçın yeşillerime sabitledi. Durduk yere neye sinirlendiğimi anlamaya çalışıyor gibiydi. 

Şizofren olmuştum sanırım.

Gerçi bunu bir ayna ile boyut değiştirdikten sonra söylemem gerekiyordu.

 İşini bitirmiş olan Kuvars eski sargıyı top haline getirip, masanın altındaki bakır çöp kovasına attı. Ellerini yıkamaya ilerlerken, bakışlarım hala 'Süvari'nin kılıcı'ndaydı. Ani bir istekle doğrulup, masanın yanına ilerledim. Taş heykeli parmaklarım arasına alırken tüylerimin diken diken olduğunu hissediyordum. 

İnsan düşmanı tekrardan odaya girdiğinde, "Süvari kim ?" dedim bir çırpıda. Her kimse havalı bir silah kullandığı aşikardı. Kuvars'ın elaları donuklaştı ve biçimli kaşlarını hafifçe çattı. "Süvari'nin kim olduğunu bilmiyorsun ?" dedi sorgular bir biçimde.

Evlilik programı sunmuyordur her halde ?

Düşündüğüm ihtimalin gerçek olduğunu düşünmem ile birlikte gözlerim irice açılırken, insan düşmanı zihnimi okumuş gibi başını iki yana salladı. "Her ne düşünüyorsan," dedi dişlerinin arasından. "Düşünme." 

Rahat bir tavırla omuz silktim. Bedenim hala ıslak olduğundan biraz üşüyordum doğrusu. "Zarkan'lı olmadığımı söylemiştim." Elini kurladığı havluyu masaya fırlatıp, zaten dağınık olan saçlarını daha çok karıştırdı. "Sonuncu Süvari, isyankar olduğundan beri herkesin tanıdığını sanıyordum."

Bir tane de değillerdi yani ?

Suratımı buruşturarak başımı kaşıdım. "Kaç tane var ?" Kuvars gözlerini şüpheci bir tonda kıstı ve başını hafifçe yana yatırdı. Bu hareketi karşısında sesli bir şekilde yutkundum. Bunu her yaptığında strese gireceğim bir şeyler söylüyordu.

Lanet olsun !

 "Sahi," dedi hafif eğlenen bir tınıyla. "Nereliyim demiştin ?" Ne diyeceğimi bilemeyerek beklediğim saniyelerin ardından hafifçe gülümsedim. "Bunu yemekten sonra konuşsak ? İnsan düşmanı bir şahıs tarafından yemeğimden alı koyularak havuza atıldım da." derken ıslak vücudumu işaret ediyordum.

Göz devirdi. "Konuyu değiştirme çabanı takdir ettim doğrusu." Dediği an da başka bir yola başvurarak, sahte bir şekilde hapşurdum. Hemen ardından hayali göz yaşlarımı siler gibi yapmıştım. "Hay Allah," dedim üzgün bir şekilde. "Hasta olmuşum."

Acı gerçek ise hassas bir bünyeye sahip olmamdı. Muhtemelen bir kaç saat sonra gerçekten hasta olacaktım !

Ağzını aralamış, muhtemelen hoşuma gitmeyecek bir şey söylediği sırada kapı aralandı ve içeri nefes nefese Andaç girdi. Kapıyı hemen ardından kapatmış, yorgunca ellerini dizlerine yaslamıştı. "Ağabey," dedi derin bir nefes alarak. "Komutan Akademiye gelmiş, seni arıyor."

ZarkanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin