Kum torbasına indirdiğim her darbede biraz daha rahatlıyorum. Rahatlamanın verdiği etkiyle göz kapaklarım bana ihanet ederek kapanıyor. Ruhum kanatlanıyor ve beni piyano masasına oturtuyor, önüme gelen herhangi bir tuşa bastığımda gelen sesle daha da mest oluyorum
.Gözümü açtığımda tuşlar, torbaya indirdiğim kusursuz darbeler olmaya başlıyor. İçten içe kum torbasının yırtılmasından endişeleniyorum ama kendimi arkada çalan müziğe o kadar kaptırmışım ki umursamıyorum.
Sonra arkaya inceden inceden müzikle birlikte ruhuma da işleyen ses geliyor. Yârimin sesi, ne de güzel söylüyor. Tam da şu an bütün sorunlarımı boş veriyorum, artık eskisi kadar önemli gelmiyorlar. Sesi ruhumda yedi renkli yağmurlar yağdıran efsunlu bir fısıltı gibi yayılıyor . Mavilerimi perdelerini çekmeye zorluyorlar. Pes etmeleri çok da uzun sürmeyen göz kapakarım ağır ağır kapanıyor.
Önümde beliren piyano tuşları alev alıyor ,cayır cayır yanıyor. Parmaklarım usulca değiyor her bir tuşa. Hızlanıyor, hızlanıyor ve daha da hızlanıyorum. Kendimi muhteşem bir senfoninin içinde buluyorum.
Her yandan dinleyiciler alkışlıyor adeta. İşte o zaman fark ediyorum. Bu benim ateş tuşlu piyano resitalim ve sen de davetlisin. Ne dersin mutlu bir sona kadar beni dinler misin?