Selam çiçeklerim.🌺💐🌸Bu benim ilk kitabım olacak. Umarım seversiniz. Size çiçeklerim diyorum çünkü eminim siz bir çiçek kadar güzel ve narinsinizdir. Bilin ki ben sizi çok seviyorum. Siz de beni sevin olur mu? Fazla uzatmayacağım. Size iyi okumalar. Oy verip yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Hadi birlikte bu kitabı güzel yerlere taşıyalım.
Yaprak'ın ağzından
Saat 14.30 ve benim en sevdiğim dersi işliyoruz. Dersimiz boş, biz de sınıfta Deniz, Emre, Rabia, Kaya, Can ve ben şişe çevirmece oynuyoruz ve bilin bakalım ne kadar tesadüf sabahtan beridir şişe bir kez bile bana gelmedi.
Ha bu arada ben size kendimi tanıtmayı unuttum.Ben Yaprak.Yaprak Koran. 11. sınıfa gidiyorum.17 yaşındayım. Ailemle birlikte İstanbul'da yaşıyorum. Annemin ismi Havva babamın ki Sedat. Ailemi çok seviyorum. Onlarla bir kere bile tartıştığımız yok. Arkadaşlarıma gelirsem benim pek bir arkadaş çevrem yok. Sadece dediğim gibi Deniz, Emre, Rabia, Kaya ve Can. Bunların arasında da en iyi arkadaşım Rabia. Biz resmen ayrılmaz bir ikiliyiz.
Oh be. Allah'ım sonunda şişe bana geldi.
Deniz: " Hadi ama Yaprak. Ya doğruluk ya cesaretlik diyeceksin"
Ne desem acaba? Şu ana kadar bir kere bile cesaretlik demedim ama bu sefer diyeceğim. Biraz cesur olayım ama değil mi?
Ben: "Cesaretlik işte Deniz. Birazcık düşündüm sadece."
Emre: " Sen mi cesaretlik dedin Yaprak!!? Kafamıza taş yağacak valla."
Ben: " Tamam ya. Hayatımda ilk kez cesaretlik dedim. Onda da korkutmayın beni."
Dırırırııın dırırın...
Kahretsin ya. Zil çaldı ve bu son dersti. Şişe çevirmece oyunumuz yarım kaldı. Hem de ben cesaretlik demiştim
Deniz: " Bir yere kaçmak yok Yaprak. Hayatında ilk kez cesaretlik dedin ve ben bunu çok iyi değerlendireceğim."
Şu an bi tırstım. En fazla ne diyebilir ki!!!
Rabia: "Aynen Yaprak. Kaçmak yok. Hepimiz birlikte dışarı çıkıyoruz. Yaprak cesaretlik uygulayınca gideriz."
Kaya: " Ben yorgunum. Siz kendinize eğlenin."
Emre: " Ben de anneme bugün çok büyük bir şaka yapacağım. Onun hazırlıklarını yapmalıyım. Kızlar siz sonra bana anlatıyorsunuz. Eee Yaprak'la biraz dalga geçmem lazım."
Deniz: "Can sen de gelmiyorum deme. Yoksa tırnaklarımla yüzünü kazırım."
Can: " Mâlesef kızlar. Okula yeni bir kız gelmiş. Eee onu bu yakışıklılıktan mahrum bırakmak bana yakışmaz. Anladınız siz." deyip bize göz kırpıp gitti.
Hepsinin de nedense bugün işi çıkmıştı. Hadi tamam Kaya'yı anlıyorum. O böyle şeylere pek katılmaz ama diğerleri onlar eğlence için ölürler ya.Ben: " Tamam. Gelmezseniz gelmeyin. Ben, Deniz ve Rabia eğleniriz."
Rabia: " Ya bir gün eğlenecektik. Onda da siz yoksunuz."
Biz bunları konuşurken çoktan okulun çıkış kapısına varmıştık. Erkekler bize görüşürüz deyip gittikten sonra biz kızlar da bir duvarın önüne geçtik. Deniz'in içinden düşündüğü çok belliydi. Şimdi benim için ne fesat şeyler düşünüyordur. Duvarın önünde durduğumuzda Deniz elini çenesine yaslayıp düşünmeye devam etti.
Birkaç dakika sonra aklına süper bir fikir gelmiş gibi parmağını şıklattı ve konuşmaya başladı.Deniz: " Şimdi Yaprak ben çok düşündüm ve çok güzel bir şey buldum. Birazdan ben sokaktan geçen birini göstereceğim ve sen ona "Sen bir gerizekalı ve aptalsın." diyeceksin dedi ve dudağını hafif yukarı kıvırdı.
Oha!!! Bu olamazdı. Ben zaten normalde bile doğru dürüst insanlarla bile konuşamazken tanımadığım birine durduk yerde "Sen bir gerizekalı ve aptalsın." diyemezdim.
Anında başımı Deniz'e çevirip
" Bu asla olmaz Deniz. Ben bunu yapamam. Biliyorsun ben normalde bile sizden başka kimseyle konuşamıyorum. Ya adam beni öldürürse ya beni bıçaklarsa ya anlıma silah çekerse... Sen benim ölmemi istiyorsun."Deniz benim bu kadar abartmamı beklemiyormuş gibi yüzüme bön bön baktı.
Rabia: " Abartma Yaprak. Tamam Deniz biraz fesattır ama seni öldürecek bir kişiyi seçmez. Tatlış, yaşlı bir kadın seçer ke ..."
Rabia daha cümlesini bitiremeden Deniz birden " Buldum " diye bağırdı. Benim arkama doğru bakıyordu daha doğrusu kendi önüne bakıyordu. Onun baktığı tarafa yöneldim ve arkamı döndüm. Arkamda çok fazla insan vardı. Kimi demiş olabilirdi ki. İnşallah şu yaşlı ve sevimli teyzeyi söylemiştir. Deniz'e doğru dönüp " Kim?" dedim. Kızın yüzünde çok sinsi bir sırıtış vardı kesin o yaşlı ve sevimli teyzeyi söylemedi. Allah kahretsin ben bunları sadece o teyzeye söyleyebilirim. Sonra da yanlışlıkla ağzımdan kaçtı deyip ona yardım ederdim. Düşüncelerimden sıyrılmaya çalıştığım sırada Deniz' in işaret parmağıyla gösterdiği yere baktım.
Aman Tanrım...Aman Tanrım... O kişiyi söylüyor olamazdı değil mi? Şu an şok içindeyim. Ben ona bunları söyleyemezdim. Çocuk resmen benim iki, iki değil ya üç katımdı. Boyu 1.84 ya da 1.85 ti. Baştan aşağı siyah giyinmişti,elleri siyah ceketininin cebindeydi ve kapüşonunu takmıştı. Önüne bile bakmıyordu. Yere bakarak ilerliyordu. Şu an o kadar korkunç görünüyordu ki altıma yapacaktım. Bu çocuğa ben bunları söylersem beni öldürürdü. Kesin öldürürdü. Deniz bu kadar insafsız olamaz. Bundan onu vazgeçirmeliyim. Tam başımı Deniz'e çeviriyordum ki ;Deniz: " Hiç mızmız yapma Yaprak. Cesaretlik dedin. Görelim bakalım cesaretini."
Ben: " Deniz saçmalama ya. Daha önce dediklerimi gerçek anlamda söylememiş olabilirim ama bu çocuk beni gerçekten öldürür. Başka birini seç. Noluuuur."
Deniz: " Cesaretlik demeseydin Yaprak. Yapmak zorundasın."
Rabia: " Kendine dikkat et Yaprak. Kusura bakma kankişkom ben de çocuktan çok tırstım. Ama ne yapalım? Yapmak zorundasın."
Deniz: " Rabia korkutmasana kızı. Hem ne var çocukta? O kadar da korkunç görünmüyor. Sadece birazcık korkunç görünüyor."
Ben: " Şu an korkudan altıma yapmak üzereyim ama ne yapalım. Yapmak zorundayım. Deniz bunun hıncını senden çok pis bir şekilde çıkartıcam. Bir gün sen de benim elime düşeceksin. Unutma bunu."
Deniz: " Hadi ama Yaprak. Sen bana kıyamazsın ki. " dedi ve yanağımı öptü.
İlla sevecenlik yapacaktı. Yoksa cidden hıncımı ondan çok pis bir şekilde çıkartacağımı biliyordu. Ama ben ona kıyamazdım ki. Onun gibi insafsız değildim. Ben bunları düşünürken Rabia arkama geçmiş omzumdan beni ittiriyordu.
Rabia: " Hadi çocuk gözden kaybolmadan git."
Oflayarak çocuğa doğru yöneldim ve ceketimin fermuarıyla oynayarak yürümeye başladım. Çocuğa yaklaştıkça korkum artıyordu. Bari kulaklık takmış olsaydı. En azından belki şarkının sesinden benim sesimi duymayabilirdi.