Bugün elimden hiç düşürmediğim
mektubuna daha da sarılarak kolumdaki serum ve hala üstümde duran hastane kıyafetleriyle hastene psikoloğunun kapısın önüne gelip kapıyı tıklattım yine bir aydır hergün yaptığım gibi
'Gir' komutunu duyduğumda yavaşça kapıdan içeri girdim ve masanın önündeki koltuklardan birine oturdum
Sıcacık gülümseyerek bana "Hoşgeldin Jisoo" diyen Namjoon'a kuruca "hoşbuldum" demekle yetindim
Gülümsemesi insana bulaşacak cinstendi ama gülemedim
kıvrılamadı dudaklarım,
sen gittiğinden beri olduğu gibiYine aynı gülümsemesiyle
"Nasılsın?" diye sordu bu defa bense yalan söylemeyip "gördüğün üzere perişan hâldeyim" dediğimde sıkıntıyla dudaklarını birbirine bastırdı"Jisoo seni anlıyorum
fakat bir ay olmasına rağmen
krizlerin her gün devam ediyor
bir aydır hasteneden çıkamıyorsun
tam bir aydır hergün seninle
terapi yapıyoruz ama nokta kadar
bile ilerleyemedik bir aydır sadece
mektubu okurken gülümsüyorsun
ama aynı zamanda ağlıyor oluyorsun
koskoca bir aydır biraz olsun
atlatamadın bu normal değil"Tek bir duygu barındırmayan gözlerimi onunkilere çevirdim ve tıpkı gözlerim gibi boş,ne öfke ne de kin barındımayan dümdüz ses tonumla konuştum bu halimi görsen insanlara surat asmamam gerektiğini gülümseyip nazik olmamı söylerdin
"Hayır beni anlamıyorsunuz çünkü siz göz göre göre sevgilinizi ölüme yollamadınız,beni anlamıyorsunuz çünkü siz aşık olduğunuz insanı kanlar içinde cansız yatarken görmediniz,beni anlamıyorsunuz çünkü sizin hayatınızın anlamı sizi unutmadan kalbinde sizin sevginizle ölmek için canına kıymadı,daha fazla saymamı ister misiniz?"
Bir anda "Taehyung'un mezarına hala gitmedin öyle değil mi?" diye bir soru yöneltti donup kaldım harabeye dönmüş kalbimde bir rüzgar esti ve ürperdim hala gelemedim yanına bana kırılma olur mu sevgilim?
Çok geçmeden cevapladım "Cenazesinde hastanedeydim ve krizlerim yüzünden izin vermediler sonrasında da cesaretim yoktu gitmeye,gidersem tamamen kabullenirdim,gidersem mahvolurdum kalbime sığdıramadığım sevgilimin
toprağın altına sığdırıldığını görmek istemedim"Onaylarcasına kafasını salladı "Aslında yüzleşmen en
iyisi fakat dolan gözlerin ve titreyen
sesin hazır olmadığını söylüyor
sana zaman tanıyacağım ama er
ya da geç o mezara gitmelisin"Usulca kafamı salladım ve onaylayan mırıltılar çıkardım "Bugün sanırım daha fazla konuşmamalıyız git ve biraz dinlen yarın görüşürüz Jisoo"
Ayağa kalkıp son kez ona baktım ve "Görüşürüz" diyerek odadan çıktım kendi katıma geldiğimde odama girmeden yan odamda kalam Hyunjin'in yanına uğrayıp odama geçtim
Yastığımın yanı başında duran
gömleğini alıp kokladım hala senin
gibi kokuyordu kokunla gözlerim dolarken daha sıkı tuttum gömleği daha çok çektim cennet kokunu içime ve daha çok gözyaşı döktüm anılara,hayallere ve dahasınaYastığımı düz bir konuma getirdikten sonra kafamı yastığa koyup gömleğini göğsüme bastırdım ve gözlerimden akan yaşları görmezden gelerek rüyamda seni görmenin umuduyla uyumaya çalıştım
seni seviyorum sevgilim..
-lavinia..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wounds In My Soul✧Taesoo
FanfictionSevgilisi arkasına dahi bakmadan gittiğinde Kim Jisoo'nun ruhundaki en acı veren ama en güzel yaraları bırakmıştı bu yüzdendir ki saramadı yaralarını genç kız belki de sarmak istemedi ama hepsi ona biricik sevgilisini hatırlatacak bir şeylerin kalma...