0.2: lee taeyong [wasted youth]

283 89 111
                                    

Lee Taeyong'un hayattaki tek amacı bir dansçı olarak sahnede durmaktı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lee Taeyong'un hayattaki tek amacı bir dansçı olarak sahnede durmaktı. Ailesi buna karşıydı, ekonomik durumları el vermiyordu ve sakin bir memur hayatı yaşamasını istiyorlardı. Taeyong'un sahnede durma fikrine karşı olmaktan da öte tehditvari sözler kullanarak, şiddet uygulayarak oğullarını vazgeçirmeye çalışıyorlardı. Nakamoto Yuta ise, kayda değer bir biçimde zengin bir ailede büyümüştü ve serbest bir yaşam sürüyordu; daha geçen ay stajyer olarak bir şirkete girmeyi başarmıştı. Pratik yapmadığı haftanın tek gün olan pazar gününü bu dağa, biraz da Taeyong için, arkadaşlarıyla çıkmak adına kabul etmişti. Taeyong'un Yuta'yı sevdiği doğruydu ama daha çok kendisinden bu Japon çocuğun ne fazlası var da yaşamı böylesine güzel diye düşünmekle oyalanıyor ve Yuta'nın mükemmel bir hayata sahip olmasının onun suçu olmadığını, hatta suç bile olmadığını da ikide bir aklına getirmek için zorluyordu. İletişimleri iyiydi ama Yuta'nın en yakın arkadaşının kendisi hakkında aslında ne kuşkular içerisinde olduğunu bilmesine yetecek kadar değil.

Taeyong, doğal olarak bir insan olduğundan, kendine engel olamamış ve Yuta'nın bir bakir olduğunu duyunca içinden onu iyice bir aşağılamıştı. Kendisi sekizinci sınıfta birileriyle yatmıştı ve sekizli arkadaş grubunda bu eylemi gerçekleştirmeyen tek kişinin Yuta ve de emin olmamakla beraber belki Jennie olduğunu biliyordu. Lakin daha sonra hissettiği şeyler hakkında büyük bir pişmanlık duydu, Yuta'nın bu konuda (ya da hiçbir konuda) aşağılanacak bir özelliği olmamasıyla birlikte masumluğuna hala kaybetmemiş olması da gıpta edilecek cinsten bir olaydı.

Kendi içindeki çelişkilerle yaşamaya alışmış Taeyong yine suçluluk duygusuyla arkasına döndü ve Yuta'yla mavi eve doğru ilerlemeye başladı.

Kapıyı onlar için tutan Sana'nın yanından içeri geçtiler ve dış kapının kapanması sesiyle derin bir nefes vererek evi incelemeye başladılar.

Taeyong için burası hayatında asla ulaşamayacağı kadar lüks bir yerdi. Tamamıyla tahtadan yapılmış bu yerin içinde ayrıca yeşil ve kahverengi renkli eşyalar çoğunluktaydı. Mutfağa açılan salondaki beyaz koltukların önünde son çıkan modelde bir televizyon vardı, kendisi evi incelemeyi sürdüredursun arkasındaki Yuta'nın sesiyle dikkatini ona verdi. '' Telefon arayalım, bulamazsak çıkarız. ''

Beyaz koltuğa kurulmuş Jaehyun'un niyeti hiç bu değildi. '' N'olacak canım? '' dedi. '' İki oturun da takılalım. Jennie'ciğim de gelir birazdan. ''

Jennie'yi fazla sevmemesine rağmen Jaehyun'dan nefret eden Yerim -hakaret etmekten de hoşlanırdı- ağzını açtı: '' Çok beklersin! Git dışarı bul kızı, hayvan gibi iş yapıyorsun. ''

Jaehyun'un tartışamayacağı ortamdaki nadir kişilerden birisiydi Yerim. Bu yüzden homurdana homurdana ayağa kalktı ve evi terk etti. Gerçekten Jennie'yi aramaya mı gitmişti, o an için meçhuldü doğrusu.

Momo, '' Gel, otur. '' dedi oldukça sinirli duran Yerim'e. '' Hamile kadınlar gibisin, sakinleş biraz. '' Doğru kelimeleri seçmekte her zaman kötü olmuş olan Momo, bir pot kırdığını anlayamamıştı. Siniri boyunu aşan arkadaşı salondan mutfağa geçerken Momo'nun yanına Sana oturdu. Sonra da Mark, Taeyong ve Yuta'ya göz gezdirdi. '' Otursanıza. ''

teen idle // nakamoto yutaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin