0.4: mark lee [pretty lies]

196 76 95
                                    

Mark Lee, Yuta'dan nefret ediyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mark Lee, Yuta'dan nefret ediyordu.

Aralarındaki durum biraz karışıktı: Mark, ortaokula kadar pek bir alakasının olmamasına rağmen ortaokuldan beri Nakamoto Yuta'ya yapışmış kalmıştı. İlk başta bunu onun mükemmel bir insan olduğunu düşünerek yapsa da işler o zamandan beri biraz değişmişti. Yanında durdukça Japon çocuğun kusurlarını keşfetmeye başlamıştı. E, haliyle kimse başka bir insanın kuyruk gibi kendisini takip etmesinden hoşlanmadığından Yuta'nın Mark'a ters davranmaya başlamasıyla da işçirkinleşmişti. (Aslında Yuta da ilk başta bu çocuktan hoşlansa da giderek bıkmıştı.) Daha sonra hınçlanan Mark, başka insanların yanındayken arkadaşını rezil etmeye ve bilerek saçmalamaya başlamıştı. Tabii ki de her şeye arkadaş grubunun tam tersi bir açıdan bakan Yuta bunu, Mark'ın dengesizliğine ve kendisinden başka uğraşamayacak birisini bulamamasına bağlıyordu, yanında duran kişilerin kendine beslediği nefretten asla haberi yoktu.

İçinde büyüyün kibir Mark'ı bir nevi yok etmiş, arkadaşının her hareketinin ona batmaya başlamasıyla da nefret dolu bir canavara dönüşmüştü. Mesela Nakamoto Yuta, Mark Lee'ye göre; bir sosyopatın duygusuzluğuna sahipti, insanları anlayamıyor, kendisine duyulan sevgiyi fark edemiyor ve birisi ona aşık olduğunda o kişi kim olursa elinin tersiyle itiyordu. Kendini üstün de görüyordu çevresindeki çoğu kişiden. Mark, yanında bir dakika durunca midesinin bulanmasına rağmen bu çocuğun dibinde sırf onu rahatsız etmek ve uğraşacak başka kusurlar bulmak için duruyordu.

Jennie ölünce bu kadar tepki göstermesini algılayamamıştı. Etraflarında bir katil vardı ve kaçmak yerine duvara vazo falan fırlatarak resmen şov yapıyordu. Hem eğer o kıza bu kadar değer veriyorduysa, Jennie kendisinden hoşlandığını ilkokuldan beri açıkça belli ederken neredeydi? Mark inanmıyordu. Her şey ona yalandan ibaret ve sahte geliyordu. Bu dağa bugün çıkmalarının sebebi Yuta'ydı. Yuta bir eğlence şirketinde idol olmak amacıyla stajyer olduğundan beri haftadaki tek boş günü pazar oluvermişti ve herkes onunla vakit geçirmek istediğinden dağa pazar günü çıkmaları üzerine ısrar etmişlerdi. Yuta gelmeseydi ne olurdu? Başka bir gün burada olurlardı; herkes yem görmüş aptal bir balık gibi bu Japon çocuğa dikkatini vermese, ağzından çıkacak her kelimeyi peygamber sözü gibi dinlemese, ona dünyanın en özel şahsiyeti gibi davranmak için odaklarını kaydırmasa yolu kaybetmeyecek ve mavi eve sığınıp içlerinden birini kaybetmeyeceklerdi. Yuta, önemli birisi değildi. Abartıldığı kadar yakışıklı, yetenekli, zeki değildi. Sadece parası vardı ve duygusuz, gizemli bir ergendi. Bu yaşta bu kadar sessiz olması bile normal değildi. Mark, ondan bütün nefretiyle ve içtenliğiyle nefret ediyordu.

Giderek bölünmüşlerdi. Jennie ölmüştü, Taeyong ortada yoktu, Yuta gitmişti. Şimdi beş kişi kalmışlardı ve açıkça üç kişinin arasında büyük bir sorun baş göstermişti.

'' Ne demek Jaehyun'un senin onu sevdiğinden şüphelenmesi? '' diye sordu Mark. Yuta'ya karşı minnettar olduğu tek şey az önce nefret etmeye başladığı Jaehyun'u ortamı terk etmeden önce bir güzel benzetmiş olmasıydı. Japon çocuk cılız gibi duruyordu ama aslında suskunluğunun altında bir aslan öfkesi yatıyordu.

teen idle // nakamoto yutaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin