💎1.Bölüm💎

7 2 2
                                    

Merhaba!! Yeni kitabıma hoşgeldiniz. İnşallah seversiniz. Hemen kitaba başlayalım...

-----------------

Uranüs mesela... Şu ana dek en sevdiğim gezegen. Yıldızların kutubunu severim.

Sen?

Sen neyi seversin mesela?

Karanlığı mı, aydınlığı mı?

Geceyi mi, gündüzü mü?

Güneşi mi, ayı mı?

Belki de bazen karanlıkta olmalıyızdır? Gündüzü değil, geceyi sevmeliyizdir? Belki de, hayatınız bildiğin karanlıktır? Siz onu aydınlığa çevirmeye çalışıyorsunuzdur?

Öyle yapmayın. Karanlıktaysanız bırakın karanlıkta kalın. Eminim ki sizin o karanlığınızı aydınlatacak bir ışık gelecek. Buna çok eminim...

'Keşke' dersiniz bazı şeylere. Ben ne diyorum biliyor musunuz?

"Keşke her insan başkaların derdini anlasa. Sevildiğini duyduğunda kudurmasa. Keşke..."

-----------------

"Dolunay, ne yapıyorsun sen?"

Hocanın ismimi seslendiğini duyunca kafamı kaldırdım.

"Eee, üff. Hocam gerçekleri söylüyorum." dedim.

"Söyle." dedi hoca da. Bende konuşmaya başladım. Tabii ayağa kalkarak.

"Hocam ben Coğrafya dersini çok seviyorum, ama siz dersi bok gibi anlattığınız için bir bok anlamadım. Yani bence siz öğretmenlikten çıkmalısınız. Başka hoca gelsin. Cidden hiçbir şey anlamadım. Siz anladınız mı?"

Tüm sınıftan olumsuz sesler gelince hocanın yüzü mosmor oldu. Sonra da konuşmaya başladı.

"Terbiyesizler sizi! Özellikle de sen Dolunay!"

O sırada kapı çaldı ve hoca 'gel' demeden üç çocuk girdi. En öndekine baktım. Kahverengi saçlı, ela gözlü bir çocuktu. Onun da bana baktığını gördüm. Bende ona bakıyordum gerçi.

Aklıma birşey gelince yüzümü çocuktan çevirmeden konuşmaya başladım.

"Haklısınız hocam ya... Siz deyince terbiyesiz olmuyor, biz deyince oluyor. Bu devirde de doğruyu söylemek te günah oldu."

"Dolunay sus!" dedi hoca.

Yerime oturdum. Çocuk hâlâ bana bakıyordu. Artık dayanamayıp konuşmaya başladım.

"Ne bakıyon? Açık bir tarafım mı var?"

"Vardır belki." dedi çocukta. Gözlerimi devirip önüme döndüm.

"Kanka ne yaptın?" dedi İrem.

"Çok doğru bir şey yaptım? Ne oldu?" dedim.

"Felaketsin kızım sen." dedi Tuğçe.

"Haklısın canım. Öyleyimdir." dedim. İkisi de gözlerini devirdi. Bende sayın (!) hocamıza döndüm.

"Oğlum adlarınız ne?" diye sordu hoca. En baştakinin sağ tarafında ki;

"Ben Okan. Okan Yılmaz."

Onun solunda ki;

"Burak Gökmez."

En baştaki ise;

"Ay... Ay Saral..."

Nefesimi tuttum. Gözlerimi kırpıştırıp sınıfa döndüm. Herkes kendi arasında yeni gelen çocuklara bakarak, ki daha çok Ay'a bakarak fısır fısır konuşuyorlar. Canımı sıkmaya başlamıştı bu durum.

Sebep?

Bence de lan. Sebep?

"Kanka, şu Ay denen çocuk hâlâ sana bakıyor." dedi Tuğçe.

"Hava da aşk kokusu alıyorum." dedi İrem. Konuşmaya başladım.

"Ben tenefüste sana gösteririm aşkı."

Ay denen çocuğa döndüm. Evet, hâlâ bakıyordu.

"Oturun bir yere." dedi hoca.

"Kanka. Biz şimdi ayrı sıralarda oturuyoruz. Ve bunlar bize doğru geliyor!" dedi İrem fısıltıyla.

Olamaz. Hayır olamaz!

Ay benim yanıma oturmuştu. Aslında ilk çantamı üstüme attı ve öyle oturdu.

"Napıyorsun ya?" dedim sinirle.

"Üzgünüm. Aslında hiç üzgün değilim. Yayılmışsın öyle kavak gibi."

"Sanane? Benim sıram değil mi?"

"Senin sırandı. Artık ikimizin."

Konuşmamızı hoca böldü.

"Dolunay! Ne konuşursan tenefüste konuş!"

Dayanamayıp bağırmaya başladım.

"Aahh! Yeter be! Sen kalk deyince kalkacak, otur deyince oturcak mıyız! Tamam büyüksün bizden, saygı duymak istiyorum. Ama siz?! Biz yapınca 'torboyosozlor' oluyor! Siz yapınca 'ben büyüğüm' oluyor!"

Aşırı derece de sinirlenmiştim. Bu karı beni deli yapar ya.

"Tamam, sakin ol." dedi yanımda ki. Ona döndüm.

"Sakin? Ben ve sakin olmak. Rüyanda görürsün cınım." dedim.

İrem arkamdan konuşmaya başladı.

"Eniş-. Aman, Ay denen çocuk, onu durdurmaya çalışma. Tersi pistir."

Eniş.

Sinirle ona döndüm. Kulağına eğilip konuşmaya başladım.

"Başlatma eniştenden. O kim de senin enişten oluyor?"

"Üzgünüm. Ama az kalsın gidiyordu ağzımdan."

"Ben gideririm. Öyle bir gideririm ki. Neyse."

"Ders boş." dedi hoca.

"Hocam ciddi misiniz?!" dedi bizim sınıftan Allah'ın gıcığı olan kız, Seda.

"Yürü gidin. Ne yapıyorsanız yapın. Coğrafya dersi buraya kadardı."

Sevinçle ayağa kalktım. Tabii benimkiler de. Ay kulağıma yaklaşıp konuşmaya başladı. Lütfen yanaklarım, lütfen kızarmayın!

"Seninle sonra görüşüceğiz. Dolunay denen kız..."

------------

Sonnn!!

Beğendiniz mi? İnşallah sevmişsinizdir. Oylamayı unutmayın! Sizleri seviyore...

GÜN BATIMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin