🤮🥳

7.1K 963 261
                                    

Babakolar kitabın son düzyazı bölümü bundan sonraki de final olur sanırım 😕

Babakolar kitabın son düzyazı bölümü bundan sonraki de final olur sanırım 😕

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Finale kadar okuyup oy vermeyenler... Seviyorum lan sizi 🥰🥰🪓🪓🪓

"Ben indim uçaktan, neredesiniz?"

Bir yandan küçük bavulunu çekiştiriyor, diğer yandan da Seokjin ile telefonda konuşuyordu. Taehyung'un kimsenin sorularına cevap vermeksizin ağlamaya devam etmesi üzerine babasını arayıp durumu açıklamıştı ve bir gün erken dönmüştü. Gergindi. Çünkü önceden eşinden uzak kaldığı için ağladığını düşünse de artık böyle düşünmemeye başlamıştı.

"Geçenki kafede oturuyoruz."

Telefonu kapattı ve hızla cebine attı. Kafeye yaklaştığında bile ağlama seslerini duyabiliyordu. En sonunda görüş açısına giren Taehyung ile bavulunu olduğu yerde bıraktı ve koşarak gidip bir bebek gibi kucağına aldı. Hâlâ ağlayan Taehyung'un rahatlaması için bir yandan feromon salıyor bir yandan da tek eli ile saçlarını okşuyordu.

"Geldim bebeğim, tamam. Ağlama artık." diye mırıldandı ve boynuna gömülmüş suratını hafifçe geriye çekerek yüzüne bakmasını sağladı.

Yanakları ve burnu kızarmış, pijamalarının içinde ağlayan ve ona sıkıca sarılan Taehyung'u ısırmak istiyordu. Bu yüzden dayanamadı ve burnuna küçük bir öpücük kondurdu. Ancak Taehyung, ihtiyacı olan sadece onun kokusuymuşçasına kafasını bir kez daha boynuna gömdü.

"İyi biraz sakinleşti." dedi Hoseok yorgunca. Gece boyunca çok az uyuyabilmişti çünkü Taehyung da uyuyamamıştı. Bir şey söylemiyordu, yemek yemiyordu.

"Jungkook, dünden beri bir şey yemedi ve uyumadı, eve gidince mutlaka yedir." dedi Jimin bir anne edasıyla. Jungkook kafasını salladı. Bu sırada da Yoongi, Jungkook'un bıraktığı valizi almış ve yanlarına ulaşmıştı.

"Kız zilli amma uğraştırdın bizi ha." dedi Taehyung'a doğru. İlk başta kendi dediğine gülse de, kendisini doğrayabileceğini düşündüğü için hızla sustu ve Jimin'in arkasına saklandı.

"Eve gidelim hadi." diyen Seokjin ile hepsi harekete geçti. Namjoon ve Jongho'yu evde bırakmıştı. Tabii Taehyung yüzünden onlarda kalan Hoseok'un da bir etkisi vardı. İki de bir Seokjin'in doğurmasını övmüş, Namjoon'u çıldırtmıştı.

Yol boyunca biraz sıkışık gitseler de pek fazla konuşmadılar. Taehyung en sonunda Jungkook'un kucağında uyuyakalmıştı. Jungkook ise düşünüyordu, neden ağlayabileceğini düşünüyordu.

Eve vardıklarında sessizce araban indiler. Diğerleri inmeden onları yalnız bırakıp giderken Jungkook, onu uyandırmadan yukarı kata çıkarttı. Dün pek uyumadığını söylemişlerdi ve bu yüzden onu uyandırmak istemiyordu. Sessizce kıyafetlerini değiştirdi ve o da yanındaki yerini aldı.

Yatağa yattığı anda Taehyung, her zaman uyudukları hali almıştı. Tek kolunu Jungkook'un göğsüne yaslamış, kafasını da yumuşak bir kumaşa sürtünür gibi birkaç kez tişörte sürtmüştü. Jungkook şu an düşünceli ve biraz üzgün olsa da bu haline kıkırdamadan edemedi. Eğilip alnına bir öpücük kondurdu ve yorgunlukla o da sarılıp uykuya daldı.

İlk uyanan Taehyung oldu.

Acıkmıştı ve midesi ağrıyordu ancak hâlâ bulanıyordu. Onu iyice kendisine çekmiş Jungkook'a baktı. Yanında olduğu için kendini aşırı rahatlamış hissediyordu.

Yine de onun yanından ayrılıp mutfağa inme düşüncesi hoşuna gitmedi. Bu yüzden biraz daha ona yanaşıp gözlerini yüzüne dikti. Dakikalar sonra, kendisi de dünden beri pek bir şey yememiş olan Jungkook gözlerini açtı. Göz göze geldiklerinde hafifçe tebessüm etti.

"Biraz daha iyi misin bebeğim?" dediğinde Taehyung hafifçe kızararak kafasını aşağı yukarı salladı. Onu gerçekten çok özlediğini fark etti. Oysa sadece dört gün olmuştu. İkisi de aynı anda sessizce ayaklandılar ve yüzlerini yıkadılar.

"Hadi aşağıya inip sana bir şeyler yedirelim." diye mırıldanan Jungkook, Taehyung'u kucağına aldı ve odadan çıkıp aşağı kata, yani mutfağa indi. İçeri girdiklerinde zaten hazır bir masa, üzerinde de "Bu masa için 200 tl ödeyeceksin -Hoseok." yazan notu gördüklerinde şaşırsalar bile güldüler. Jungkook, Taehyung'un güldüğünü görünce içinin ısındığını hissetti ve biraz daha rahatladı.

Masaya oturduklarında hâlâ onunla bir bebek gibi ilgilenen Jungkook, tabağına bir sürü yemek doldurdu ancak daha Taehyung çeyreğini bile yiyemeden midesinin bulmadığını hissetti. Açtı ama yemek yemek istemiyordu. En sonunda masadan hızla kalkarken Jungkook da peşinden gitti.

Banyoya önüne bile bakmadan dalıp kusmaya başladığında, Jungkook artık iyice telaşlanmıştı. Aklından en kötü seçenekler geçiyordu. Yine de sırtını sıvazladı ve ağlamaya başlayan küçük bebeğinin ağzını yıkayıp, kucağına aldı.

"Hastaneye gitmek ister misin?" dedi sakince. Biliyordu ki kendisi gerilirse o da gerilirdi. Taehyung hızla kafasını salladı. Bunun üzerine kahvaltıyı boşverdiler ve hazırlanıp hızlıca evden ayrıldılar.

Sessiz bir araba yolculuğundan sonra hastaneye ulaştıklarında, Jungkook yakın bir arkadaşı olan doktoru aradı ve bakıp bakamayacağını sordu. Aldığı olumlu yanıtla ise soluğu onun odasında aldılar. Tanımadığı birine eşini emanet etmek istemiyordu.

Doktor onlarla oldukça iyi ilgilendi, hatta kan testi bile vermesini sağladı. Yine de ne olduğunu anlayınca, söylemek için ikisini de karşısına oturttu ve konuşmaya başladı. Her ikisi de oldukça endişeli görünüyorlardı.

"Jungkook, sandığınız kadar kötü bir sorun yok, hatta oldukça sevindirici bir haber,"

Taehyung tırnağının kenarını kemirirken, Jungkook merakla doktora bakıyordu. Kendini kötüye şartlamıştı. İyi bir haber denince ne anlaması gerektiğinden emin olamadı.

"Baba oluyorsunuz. Vita hamile."

İkisi de öylece kalakaldı. Ve yavaşça birbirlerine baktılar.

Bir süre birbirlerinin gözlerine bakmaya devam ettiler ve tepki bile veremediler. Sonrasında Taehyung'un bakışları karnına indiğinde, Jungkook ayağa fırladı, Taehyung'a sarıldı ve çığlığı bastı.

"SAN BAŞARDIK OĞLUŞUM."

Hırr • Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin