1.3

469 154 309
                                    

Yaşadığım şok tüm bedenimi ele geçirirken bunların tümünün bir rüya mı yoksa kaderin bana oynadığı bir şaka olduğunu düşünmemek elde değildi.

Karşımdaki oydu. Günlerdir bir klavyenin arkasında, bana gerçek huzuru tattıran adam. Nasıl bu kadar mükemmel gözükebileceğini aklım alamazken 'güzelim' kelimesinin onun ağzında bambaşka bir bedene kavuşması da ayrıca beni dumura uğratmıştı.

Hafif pembe dudaklarından gözlerimi alıp gözlerine kilitledim.

İnanmak o kadar zordu ki hiç beklemediğim bir anda romandaki hayran olduğunuz karakterin birden karşınızda olduğunu düşünsenize.

Boğazımdaki yumruyu yutkunarak bir ona birde etrafa baktım. Herkes bize bakıyordu, kızların Boran'a bakması her ne kadar canımı sıksa da onun eli benim belimdeydi.

Gözleri ise denizin çarşaf misali dümdüz güzelliği içinde bana kilitliydi.

Asıl dünyaya döndüğümde birinin konuşması gerektiğini düşünürken Boran şaşkınca bize bakan Tarık ve diğerlerine baktı.

"Yaklaşık 678,3 kilometre yolu sevgilime ulaşamadığım için gelmiş olmam seni bu kadar mı şaşırttı Tarık?"

Ne dedi o sevgilim mi?

Tarık meşale niyetine havada tuttuğu telefonumu yavaşça yere indirdi.

"Sen kimsin?"

Tarık hissizce Boran'a bakarken Boran elini belimden çekti. Bu her ne kadar ormanda yalnız kalmış bir çocuk gibi hissetmeme neden olsa da boşverip Boran'a baktım.

"Tipsiz olduğun kadar, zeka seviyende eksilerde sanırım. Dediğim gibi Amelya sevgilim ise bende onun sevgilisiyimdir mantık olarak değil mi?"

"Ne biçim konuşuyorsun lan sen benimle?"

Boran ellerini ceplerine sokup bir baş hareketi ile saçlarını geriye attı. Bu çok havalı gözükmesine sebep olmuştu.

Tarık sinirden kıpkırmızı olmuş ondan biraz kısa olan Boran'a sinirlice bakarken benim yapabildiğim tek şey onları izlemekti.

"Telefonu vermeyi düşünüyor musun, yoksa senin telefonun da dahil kıra kıra almamı mı istersin velet?"

Tarık'ı ilk defa birinden korkarken görüyor olmak beni bile şaşkına uğratırken bazılarının video çekmesi daha da trajikomikti.

Boran elini uzatmış telefonu bekliyorken Tarık telefonu onun eline bıraktı.

Boran gülümseyerek telefonu alıp arkasını döndü, yani bana döndü. Göz kırpıp telefonu uzattı.

"Al bebeğim."

Düşmeden yanına kadar gidebilirsem alacaktım tabiki.

Bir kaç adımda yanına ulaştım ve telefonumu alıp durdum. Boran biraz daha yaklaşıp kollarımdan tuttu ve kulağıma fısıldadı?

"Bu şerefsizi kaç yıldır tanıyorsun?"

Liseye geldiğim günden beri bana musallat olduğu için dört yıldır hayatımdaydı malesef.

"Bu sene 4.sene."

Kollarımı bırakıp kafasını yavaşça salladı. Arkasını döndü ve durdu. Bileğindeki metal hoş saati çıkarıp arkasına yani bana uzattı.

Ne yapacağını düşünürken üç büyük adımda Tarık'ın karşısına geçti ve...

"Bu, bir kızı hayata küstürdüğün ve onu içine hapsettiğin dört sene için"

Dediği cümle ve geriye doğru esnetip Tarık'ın yüzüne attığı yumruk yaklaşık 2 saniye sürmüştü.

Ufak çığlıklar ve geriye gidenler haricinde ellerimi ağzıma götürüp bir aydır konuştuğum Boran'ın hiç görmediğim tarafına şaşkınlık içinde bakakaldım.

Yere düşen Tarık kaşını tutarken küfür edip ayağa kalkacaktı ki Boran engel oldu.

"Beni sinirliyken görmek istemezsin, otur oturduğun yerde."

Tarık sinirle Boran'a bakarken, Boran gömleğinin kolunu biraz daha sıvadı. Yerimde durduğumu fark edince gidip Boran'ın kolunu tuttum.

"Yapma yeter."

"Sen karışma bakalım, sakinim şuan korkma. Son bir şey kaldı."

Yavaşça geri çekilip Boran'a baktım üzrindekileri daha yeni fark ediyordum dikkat etmek için zamanım olmamıştı.

Siyah bir kot, beyaz spor ayakkabının üzerine beyaz bir tişört geçirip bir gömleği giyip düğmelerini açık bırakmıştı. Gayet tarz ve dergilerden fırlamış gibiydi. Yüzünü fiziğini anlatmam saçma olur zaten.

Tarık'a eğilip yakalarından tuttu.

"Buda ben gittikten sonra sevgilimden uzak durman için ufak bir uyarı."

Bir yumruk da sol gözüne atınca ertesi gün Tarık'ı mor göreceğim düşüncesi kafamda üşüştü.

Boran yerde kıvranan Tarık'tan uzaklaştı ve etraftaki kalabalığa baktı. Tiksinerek konuşmaya başladı.

"Sizde başkalarının hayatına burnunuzu sokup kıskançlığınızı gizlemek için onu ezikleme pozlarına girmeyin, bir köşede gofretinizi kemirin."

Boran bana doğru gelirken ikinci defa kalbimin boğazımda attığını hissettim.

Elini belime koyup beni çıkışa çevirdi ve okul bahçesinden son kez arkama baktığımda kimilerinin Tarık'ı kaldırmaya çalıştığını kimilerinin dağıldığını gördüm. Tabiki birde öğretmenlerin olay yerine yeni gelişini.

Ciddi bir şekilde bir süre yürüdükten sonra sahil yoluna çıkacakken ikimiz birden durduk.

"Boran."

"Amelya."

"Biz şuan yan yanayız."

Dönüp birbirimize bakınca büyük bir kahkahanın ardından sarıldık. Boran ayağımı yerden kesince daha da gülmeye başladım.

"Kızım şuan yanımdasın çok ilginç."

"Ya sen onu bana sor."

Gülmemek elde değildi resmen şuan okuduğum romanın baş karakteri ile yan yana ve sarılıyorduk.

"Daha konuşacak çok şey var. Eee bana Muğla'yı gezdirmeyecek misin küçük hanım?"

Kolunu girmem için uzatınca saçlarımı geriye atıp uzaklara bakarak konuştum.

"Elalem ne der bayım?"

"Sorarlarsa ciddiyiz deriz küçüğüm."

Tekrar gözlerine bakıp güldüm ve koluna girdim. Muğla sahillerinde ilk defa ağlamıyordum ve yalnız değildim.

Gülüyordum ve huzur veren biri ile birlikteydim.

İçimdeki Boran'ın elbet gideceğini bilmenin verdiği hüzün kırıntıları canımı sıksa da anın tadını çıkarmak için onları halı altına süpürdüm.

Şimdi beraber geçireceğimiz koca bir gün ve eğlenceler vardı.

Selam gençler 50 vote yapmak için gösterdiğiniz çaba beni benden aldı. Onun için bir sonraki bölüme 35 vote gelince paylaşacağım.

Sonraki bölümün konusunu anlamışsınızdır.
Bu ikili bir araya gelince neler yapabilirler bunu göreceğiz bu arada;

Bölüm nasıldı ve nasıl gidiyoruz?

APTAL ∘|ƚҽxƚιɳɠ|∘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin