n

2K 226 75
                                    

uçaktan ineli yaklaşık iki saat oluyordu, felix buraya en son kaza yaptıkları yıl gelmişti. zaten kore'ye dönüşlerinde kaybetmişti ailesini. burayı hiç özlememişti, kötü anılarının sahibiydi burası.

bang chan'ın kiraladığı tek odalı eve giriş yapmışlardı çoktan, yemeklerini bitirmişlerdi. şimdi ise felix yıkanan tabakları dolaba yerleştiriyordu. işi bittiğinde derin bir nefes verdi ve dudaklarını ıslatıp, içerideki sevgilisinin yanına gitti. bedenini eğerek başını bang chan'ın kucağına koydu ve yüzünü izlemeye başladı. sessizlerdi fakat bu felix'in konuşamamasından kaynaklı değildi.

felix arka cebine sıkıştırdığı telefonunu çıkardı ve bang chan ile olan konuşmaya girdi.

feelelix
heyecanlı mısın?

bang chan telefonunu eline aldı ve derin nefesini içine çekti, başını iki yana salladı ve derin bir nefes verdi.

"umutlu değilim." dedi başını felix'e doğru eğerken, elini yumuşak saçlara koydu ve hafif bir baskı uygulayarak başını kaldırdı. küçük beden oturur pozisyona geldiğinde, bang chan onu bacaklarından kavrayarak kucağına oturttu. eli yavaşça bel oyuntusunda geziyordu ve kokusu onu çevreliyordu.

başını felix'in boynuna gömdü ve derin bir nefes alarak, kokusunu içine çekti. dudaklarını ıslattığı anda sıcak tene birkaç öpücük bırakmıştı. daha sonra yavaşça geri çekildi ve başını geriye yasladı fakat gözleri hâlâ felix'in yüzündeydi.

elini boğazlı kazağına koydu, yavaşça aşağı çekti.

"bunlar hastalıktan dolayı ama.. sen de benim sayemde çıkabilirler, bunu istiyor musun?" dedi, felix küçük parmağını yavaşça morluklarda gezdirdi. "ve şunu eklemeliyim ki, başlarsak durmam.. ve bir şey daha, hastalıktan dolayı bedenim çok çabuk yorgun düşüyor. üstümde hareket etmeyi kabul ediyor musun?"

felix gözlerini bang chan'ın gözlerine odaklamış, seslice yutkunmuştu. aklına gelen sahneyle direkt olarak bang chan'ın kucağından kalktı ve başını hızla iki yana salladı. changbin'in sesi hâlâ kulaklarındaydı, aynı şeyi söylemiş olmaları.. tesadüftü, değil mi?

"başlarsak durmam."

"itiraz etmiyorsun, o zaman başlamalıyız."

bedenini savuruşu, sert hareketleri tekrar canlanmıştı gözünde.

bang chan ayağa kalkıp, tedirgin gözlerle sevgilisini izledi. eliyle yavaşça ince bileği kavradığında, felix kendini geri çekmişti. derin nefesler alıyordu ve gözleri dolmuştu. başını iki yana salladı ve sırtı duvara değene kadar geri geri yürüdü.

soğuk duvarla buluştuğunda bedenini kaydırdı ve bacaklarını kendine çekip oturmaya başladı.

bang chan anlamış olacak ki sessiz bir 'siktir.' çekmişti. derin bir nefes vererek felix'in önüne çöktü ve ellerini diz kapaklarına koyup, hafifçe okşadı.

"bebeğim, ben.. gerçekten çok üzgünüm."  dedi, az öncekine göre sesi daha yumuşaktı. yavaşça dikleşti ve felix'in yanına geçti. elini tutup, baş parmağıyla üstünü okşamaya başladı. "lütfen, bana güven.. kendimi kurtaramasam bile, senin olanları unutman için her şeyi yaparım."

felix, önüne eğdiği başını kaldırdı ve boşta kalan elini bang chan'ın yanağına yerleştirdi. kendine bakmasını sağlayıp, yavaşça dikleşti ve dudaklarını ıslatıp onun dudaklarına bastırdı.

felix, her yorulduğunu ve yıprandığını hissettiğinde kendini çilek dudakların büyüsüne kaptırıyordu artık. küçüklüğünden beri çileğine daha yakın olmanın hayâlini kuruyordu. şu an hayâli gerçekti fakat belki de sonsuza dek ondan ayrı kalabilirdi, şu an yalnızca dudaklarına baskı uygulayan dudakları hissetmek istiyordu.

saat sanki ileri sarılmıştı, zaman hızlıydı fakat ikilinin kalbi daha hızlıydı. felix ilk baş istemese de, günün sonunda kendi isteğiyle tamamen bang chan'a ait olmuştu.

•••

kitap hakkındaki düşüncelerinizi merak ediyorum.

yaptığınız yorumlar beni cidden mutlu ediyor, bu yüzden teşekkür etmek istiyorum.

buraya sadece tüm bölümlerle ilgili düşüncelerinizi yazmanızı rica ediyorum ve ilerleyen zamanlarda ne gibi şeyler istediğinize dair birkaç kelime/cümle.

four leaf clover | chanlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin