O günün ardından uzun bir süre geçiyor. Belki o kadar uzun değildir ama bana öyle uzun geliyor ki seni görebilme umudumun gün gün kırıldığını hissediyorum. Belki görürüm diye aynı saatlerde aynı yerden geçiyorum. Gözlerim hep o güzel gözleri, hep seni arıyor. Bulamayınca bir hüzün çöküyor üstüme kaldırabilene aşk olsun.
Sonra bir gün kafam dağınık fazla dikkat edemiyorum birine çarpıyorum seninle ilk karşılaştığımız yerde. Bu sefer düşen ben olmuyorum. Mahcup bir ifade ile düşen kişiden özür dileyip ona yardım ederken günlerdir hasret kaldığım o güzel gözleri görüyorum. Bir sevinçtir tutuyor beni. Birbirimize gülümsüyoruz."Sana demiştim."
Ayaklanırken gülerek bunu söylüyorsun. Demiştin ya diyorum, demiştin. Gözlerin yüzümde turlarken kaşların çatılıyor hafiften. Bir anda elimden tutup beni de peşinden sürüklemeye başlıyorsun. Yine aynı kafeye gidiyoruz. Masamız yine boş oluyor şansımıza. Bazen hiç yanımda olmayan şansımın hep sen yanımdayken ortaya çıktığını düşünmüyor değilim. Soğuk hava kafenin camlarına hafiften buğu yapmış, parmağınla bir kalp çiziyorsun ve manzarayı o kalbin ardından izliyorsun. Günlerdir yüzümde olmayan gülümsememi tekrar gün yüzüne çıkarıyorsun. Yine bu soğuk havada içimi ısıtıyorsun. Hasta gibisin elinde bulundurduğun peçete ile burnunu siliyorsun, hep silmendendir sanırım biraz tahriş olmuş. O an öpesim geliyor ama içime atıyorum.
Siparişlerimiz geldiğinde garsona teşekkür ediyorsun. Ellerini sıcak kupaya sarıyorsun ve bana dönüyorsun."Sorun ne?"
Neresinden başlayıp anlatacağımı bilemiyorum. Derin bir nefesi ciğerlerime toplarken panikle ellerini sallıyorsun.
"Yani anlatmak istersen anlat. Bir an sordum ama ya-"
Sen cümlene devam ederken bu panik dolu halin gözüme çok şirin geliyor ve gülmeme sebep oluyor sen de susuyorsun. Küçük bir tebessümle gülmemi izliyorsun. Karşımda bir melek olduğunu düşünüyorum. Berbat geçen günümü ufacık bir gülümsemenle harika bir güne çeviriyorsun. Beni bu kadar etkilemen hem endişe duymama hem de heyecanlanmama sebep olmuyor değil.
Anlatıyorum dilim vardığınca sıkıntımı. Arada duraksamalarıma karşı devam etmem için başını sallıyorsun usul usul. Bazen dudaklarından şaşkınlık bazen üzüntü dolu mırıltılar çıkartıyorsun.
Çok güzelsin.
Öyle böyle zaman geçiyor ayaklanıyoruz masamızdan. Hesabı ödemekte ısrarcısın. Kabul etmekten başka bir seçeneğim kalmayınca seni bekliyorum kafenin kapısının önünde.
Zafer kazanmışçasına bir gülümseme ile yanıma doğru ilerliyorsun.
Çıktığımızda soğuk hava çarpıyor yüzümüze bir titreme tutuyor ikimizi. Kıkırdıyoruz halimize bakıp. Yol boyu birbirimizi tanımak adına sohbet ediyoruz. Mesela çiçekleri çok sevdiğini öğreniyorum. Ben öyle pek sevmem çiçekleri, bilmem de pek fazla ama ilgiyle dinliyorum seni. Çiçeklerinden bahsederken kedilerinin olduğunu öğreniyorum. Bazen çiçeklerini deviriyorlarmış tatlı bir sinirle anlatıyorsun. Yine gülümsüyorum. Evinin önüne geldiğimizde ışıklarının açık olduğunu görüyorum. Tam sana veda edeceğim sırada elin bileğime sarılıyor."Nereye? Seni biriyle tanıştırmak istiyorum."
Biraz duraksıyorsun sonra devam ediyorsun.
"Tabii müsaitsen?"
Beni kimle tanıştıracağını merak ediyorum.
Kalmalı mıyım?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can't help falling in love | banginho
Fanfic"Ve ben tekrar tekrar sana aşık olmaktan kendimi alamıyorum."