Nasıl öleceğim hakkında daha önce hiç düşünmemiştim. Yeryüzündeki varlığının son bulması, adın duyulduğunda birilerinin aklına ölümü getirmesi...Baş etmek istemeyeceğim düşüncelerdi. Nasıl öleceğim konusundaysa, hiçbir fikrim yoktu. Ölüm mümkün olan bir gerçekti ve bence var olan tüm mutlu sonlar ölümle kirleniyordu. Bense bir gün ölecektim.
Son zamanlarda ölüm hakkında çok düşünür olmuştum. Bu düşüncelere sebep olan hakkındaysa hiç düşünmemeye çalışıyordum. Hala inanılmaz geliyordu. Hayatta gerçek olmadığına inandığımız ne kadar çok şey vardı. Hepsinden habersiz yaşıyorduk. Yanlarından geçiyor ama onları fark etmiyorduk. Her gün belki aynı yerde yemek yiyor, gülüyor ve eğleniyorduk. Onlar ise sadece bizi izliyordu. Ölüm vardı. Ama herkese değil.
Hafif tozlu rafta duran kitaplar üzerinde elimi dolaştırdım. Aradığım şey bireyler üzerine araştırmalar yapan bir makaleydi. Raflar arasında istediğimi bulduğumda, makalenin bulunduğu kitabı alıp yazdırmak için kütüphane çıkışına yöneldim. Kredisi yüksek olan bir dersin ödeviydi. Son sınavları vermiş ve son ödevimi hazırlıyordum. Ayrıca konu da ilgimi çekiyordu. Şehir merkezindeki kütüphaneyse bu araştırma için oldukça kapsamlıydı. Araştırmayı seviyordum.
Malum olayın üstünden bir ay geçmişti. Otuz koca gün. İşkence gibi geçen bir süreydi. Yok saymaya çalışmak çok daha can acıtıcıydı. Yaşanan her şey hiç olmamış gibi davranmaya çalışıyordum ama kimi kandırıyordum? Onu bu bir ayda hiç görmemiştim. Okula gelmemişti. Bundan sonra da geleceğini sanmıyordum. İşte istediğim olmuştu. Bir daha hiç, onu görmeyecektim.
Her şeyi unutmak bir seçimdi. Ve benim seçimim de bu yöndeydi.
Neredeyse yaşanılanların bir hayal ürünü olduğuna inanacak hale gelmiştim. Ona dair her şey, mümkün değilmiş gibiydi. Hafızamda varlığını sürdüren anlar yavaş yavaş canlılığını yitiriyordu. Başlarda buna onun sebep olduğunu düşünecek kadar delirmiştim. Gerçekten istediğim bu muydu? Öyleyse neden düşünmeden duramıyordum?
Adımlarımı hızlandırarak kütüphanenin çıkışına yöneldim. Ardından kütüphanenin hiçbir zaman tamamıyla dolu olmayan kapalı otoparkına indim. Kütüphaneye geleceğim önceden belliydi ve bu yüzden Sedef'in arabasını almıştım. Ama hava çok fazla kararmadan dönmek istiyordum eve. Ben ve taze ehliyetim karanlıkta araba sürmek konusundaki becerilerimize güvenmiyordu.
Otopark sessizdi. Sessizliği sert adım seslerimden başka hiçbir şey bölmüyordu. Bu kadar boş olmasına hayret ettim. Nereye park etmiştim şu arabayı? Adımlarım dışında sessizliği bölen ayak sesleriyle arkamı döndüm. Görünürde kimse yoktu.
İçime bir ürperti kondu. Adımlarımı daha da hızlandırdım. Birinin beni izlediğini hissine kapılmıştım. Sonra bir ses daha duydum. Minik bir çarpma sesiydi. Sesin geldiği yöne baktım ve yine koca bir boşluğa şahit oldum.
Bunun benim kuruntum olduğunu kendime hatırlattım. Korkacak hiçbir şey yoktu. Yaşadığım şeyler sinirlerimi fazlasıyla yıpratmıştı ve bunların üstesinden gelemiyordum. Bunun benim sorunum olduğunu yineledim. Derin bir nefes verdim. Adımlarımı yavaşlatıp, sakinleşmeye çalıştım ve arabayı park ettiğim yeri buldum. O tarafa yöneldim. Sessizlik artık beni geriyordu. Oysa hep rahatlatan bir şey olmuştu.
Birden, aldığım bir darbeyle kendimi duvara çarpılmış halde buldum. Sırtımda hissettiğim derin acıyla yüzümü buruşturdum ve korkuyla başımı kaldırdım. Kolumun ağrısı kırılmış olabileceğini düşündürdü. Darbe çok sertti. Nereden geldiğini bile anlayamamıştım. Toparlanmaya çalıştım. Durum kavrayabileceğimden çok daha hızlı gelişti. Korkmakta haklıydım. Duvardan destek alarak olduğum yerde ayağa kalktım. Telaşla etrafa baktım. Lütfen, diye mırıldandım, lütfen bırak gideyim. Tam bu sırada, başka bir darbe daha beni bir arabanın üstüne fırlattı. Arabanın alarmı çarpmanın etkisiyle çalmaya başladı. Ne olduğunu ya da kim olduğunu göremeyeceğim kadar hızlıydı. Saniyenin onda birinde var oluyordu. Korku çanları benim için çoktan çalmıştı ama ben görmezden gelecek kadar aptaldım. Boşluğa doğru seslendim. "Kimsin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PARÇALANMIŞ
Ficção AdolescenteYağmur düştüğü yerde kara lekeler bırakarak büyürken, bir şeytan doğdu tüm bu kargaşanın içine. Nefretle yontuldu. Pençesine düştüğü kasırga onu büyüttü. Yolunu kaybetmiş bir ruhu, ancak parçalarını bütünleştirdiğinizde yaşatırdınız. Sonra genç kız...