Yaptığım şeye gerçekten inanamıyordum. Gerçekten kötü olduğuna inanmasaydım böyle bir şey söz konusu dahi olamazdı ama mesajlaşmayı bitirdikten sonra vicdanım beni rahatsız etmişti ve işte buradaydım. Kaya'nın attığım konuma gelmesini bekliyordum.
Bu kesinlikle tek seferlik bir şeydi. Bir kere buluştuk diye arkadaş falan olacak değildik. Sadece şu an birine ihtiyacı vardı ve anladığım kadarıyla bunun yabancı biri olması onu daha iyi hissettirecekti.
Oturduğum yerde beklerken duyduğum motor sesiyle şemsiyemi daha çok sıkmıştım. Hava baya yağmurluydu ve ben bu yağmurda onu parka çağırmıştım. Bulunduğumuz durumda en mantıklı seçenek buydu çünkü nereye gidersek gidelim tanınma riski yüksekti. Böyle bir havada kimse parka gelmezdi.
Şahane motorundan inip kaskını çıkardıktan sonra etrafta kısaca göz gezdirdi. Gözlerimiz buluştuğunda oturduğum banktan kalkıp ona doğru yavaş yavaş yürümeye başlamıştım. İçimde garip bir heyecan vardı, nedenini kestiremiyordum. Tek bildiğim onu karşımdaki insana göstermemem gerektiğiydi.
Benim aksime o gayet rahat görünüyordu. Sadece güzel bir gülümsemeyle bana doğru geliyordu ama bunun nezaketen olduğunu belliydi. Gözlerindeki hüzün kırıntılarını gizleyememişti.
"Ezgi?"
"Evet, benim." Şemsiyemi ona doğru uzattığımda şaşkınca bana bakmıştı.
Sanırım heyecanlı olan tek kişi değildim.
"Islanıyorsun." Tereddütsüz bir şekilde şemsiyeyi almak için uzandığında soğuk ellerini ellerime sarmıştı. Bunu bilerek yaptığı konusunda şüphelerim vardı ama bozuntuya vermeden elimi elinin altından çekip yağmurluğumun cebine soktum.
"Geldiğin için teşekkürler."
"Neler olduğunu anlatacak mısın?"
"Bazı ailevi durumlar. Bunlardan bahsetmek istemiyorum, seni bunun için çağırmadım. Kafam dağılsın istedim biraz. Bunu başarabilen tek kişi sensin."
"Kardeşin var mı?"
"Var, neden sordun?"
"Eminim seni çok seviyordur." Kaşlarını çatıp bana baktığında omuzlarımı silktim.
Sosyal medya hesabım olmayabilirdi ama stalk yapmayı biliyordum. Yani kardeşiyle olan fotoğraflarını elbette görmüştüm ve aralarındaki uyum gözle görülür biçimdeydi. Kafasını dağıtmak amacıyla sorduğum bir soruydu ve başarılı olmuşa benziyordum.
"Neden sordun?"
"Sadece senin sorunların yok." Kafası karışmışa benziyordu. Adam kendi problemlerini unutmuş benim neyim olduğunu anlamaya çalışıyordu ve itiraf etmeliydim ki şu an aşırı tatlı görünüyordu.
"Kardeşinle aranda bir problem mi var?"
"Hiç tanımadığı bir müzik grubunun solistini benden daha çok seviyor. Sanırım bu problem sayılabilir."
"Sen... Yoksa sırf kıskançlığından mı bana garezin var?"
"Kim kıskanıyor? Ben mi? O bacaksızı mı kıskanacağım Allah aşkına? Kimi daha çok severse sevsin."
"Sen gerçek misin?" Yağmurluğumun şapkasını hafifçe arkaya getirip doğrudan gözlerine bakarak konuştum.
"Kıskanmıyorum, sadece sinir bozucu."
"Hep böyle kıskanç mısındır?"
"Kıskanmıyorum diyorum, nesini anlamıyorsun?" Gülmemek için dudaklarını birbirine bastırdığında gamzeleri kendini ele vermişti. Tuhaftı, kardeşiyle olan fotoğraflarında onu gülerken görmüştüm. Ama canlı görmek başkaydı tabii.
![](https://img.wattpad.com/cover/167725361-288-k939871.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BABY BOY (Texting)
Short StoryHer şey kız kardeşimin ukala bir grup üyesinin fotoğraflarıyla tüm odamı kaplamasıyla başlamıştı...