Merhaba ! Bu hikayeye çok bağlandım yazmadan edemiyorum galiba. Elimden geldiğince iyi yazmaya çalışıyorum. Bölüm şarkısı Avenged Sevenfold-Acid Rain. Multimedya Berkay.
Oylarınızı esirgemeyiniz, efenim :333 Keyifli okumalar.
Y/N: Ha unutmadan bu bölümü harika insanlar olan Minel ve Zeynep'e ithaf ediyorum iyi ki varsınız, seviliyorsunuz.
***
"Taşınıyoruz, Katre."
***
Donup kaldım. Sanki olduğum yere mıhlanmıştım. Soluklarimizin sesi dışında etrafta ses yoktu. Ilginc dakikalardı doğrusu.
"Herhangi bir şey demeyecek misin, kızım?"
"Öncelikle, bana karşı kibar olmana gerek yok, kızım lafının ağzına yakışacağı son kişisin. Ikinci olarak sen benimle dalga falan mı geciyorsun? Hayır yani şakaysa bil ki komik değil !"
Ses tonum sertleşmiş, ürkütücü kıvama gelmişti.
Sinirlenince ben, ben olmuyordum. Farklılaşıyordum.
"Pekala sakin ol Katre gitmemiz gerek. Iflas ettik evi satmamız gerek. Ayrıca yeni bir hayatımız olacak kızım. Her şey daha güzel olacak. Lütfen sana söz veriyorum aynı hatalar tekrar yaşanmayacak. Yalvaririm bana güven evlat."
Neler duyuyordum böyle?
"Pekâlâ sana ancak son bir şans vereceğim. Fakat bu şansı da tüketirsen bir daha asla yüzüne dahi bakmam bilmiş ol, baba. Evi terk ederim."
Hayatım zaten berbattı. Daha ne kaybedebilirdim ki ? Bence denemeye değerdi. Babamı sevmiyordum. Onun benim babam olduğu her güne lanet okuyordum. Yalnız, taşınma işi belki güzel olurdu. Yeni insanlar, yeni bir hayat ; Alpsiz yeni bir hayat.
Gitmeliydik. Artık emindim.
"Nereye gideceğiz peki ?"dedim umursamaz bir tiniyla. "Ev tuttun mu?"
"Kızım henüz ev bulamadım ancak çocukluk arkadaşım bize evlerini açmayı kabul etti.O harika bir insandır. Ankara'ya gideceğiz. Sana söz veriyorum her şey yoluna girecek."
Hey! Geldiğimden beri ilk kez fark ettim babamın gözleri kızarık mıydı ne? Bana sarılmak için öne hamle yaptı ancak geri geri gittim.
"Baba.."
"Efendim kızım ?"
"Seninle henüz bu kadar yakın olmami bekleme olur mu?"
"Peki kızım, sen hazırlan ben asagidayim. Birazdan yola çıkacağız."
"Tamam."
Kapıdan sessizce çıktı. Çarşafsız yatağıma kendimi bıraktım. Gözlerimi kapadım. Başım ağrıyordu. Başım çatlıyordu. Başımda pandalar tepiniyor lamalar tükürüyor gibi hissediyordum. Sanki..sanki tüm bunlar yaşanmamış gibiydim bir rüya gibiydi. O kadar kısa zamanda olmuştu ki ! Önce Alp sonra taşınma olayı. Kendimi toparladım. Çantanın küçük gözünden bir ağrı kesici hap çıkardım. Yerdeki pet şişeyi elime alıp hapı içtim.
Ayağa kalktım ve grilikten ibaret hikayemi geride birakmak için aşağıya indim.
***
Gözlerimi ovuşturdum. Arabadaydik. Cilalı koltuk koluna güneş vurdukça ışık gözüme gözüme geliyordu. Babam bir ıslık tutturmustu. Radyodan yükselen sesleri bastırıyordu ıslığı. Neşeliydi. Tuhaf, diye düşündüm bir an.
Dikiz aynasindan bana baktı,"Uyandin mı, gelmek üzereyiz Katre."
Camdan dışarıya baktığımda ANKARA yazılı tabelayı gördüm. Gelmiştik. Yeni hayatıma ilk adımları atıyordum.
Bir süre daha gittikten sonra arabamız büyük ihtişamlı bir evin önünde durdu.
Babam, "Geldik Katre."deyince sırt çantamı ve küçük valizi alıp arabadan indim. Yolun ortasında bir süre bekledikten sonra babam koluma dokununca eve doğru yürüdüm. Babam da yanımdan geliyordu. Zile bastı. Kapıyı güler yüzlü, sevecen bir kadın açtı. Üzerindeki kiyafetten anladigim kadariyla evin hizmetçisiydi.
"Hoşgeldiniz, efendim Öner Bey ve Hasret Hanım salondalar. Sizi bekliyorlar."
Babam kadını basiyla onaylayip içeri girdi. Ben de peşinden gittim tabi.
Salona girdiğimizde Öner Bey olduğunu tahmin ettiğim adam babama sıkıca sarıldı.
"Agâh! Ne uzun zaman oldu görüşmeyeli."
"Evet, gerçekten öyle eski dostum."dedi babam, "Şakaların bile burnumda tüttü."
Hasret Hanım beni süzdü ve "Berkay, oğlum misafirlerimiz geldi," diye bağırdı "Acele eder misin?"
Merdivenlerden birisinin ayak sesleri geldi.
Boğuk, kısık, kalın ve gizemli bir erkek sesi "Geldim, anne." dedi.
Vay canına.
Etkilenmiştim.
Adının Berkay olduğunu öğrendiğim çocuk kaslarını belli edecek darlıkta olan siyah Ramones t-shirtü gitmişti. Belinden düşecek gibi duran siyah kot pantolonu düşük beldi. Itiraf etmeliydim ki onun üzerinde seksi durmuştu. Kaşında ve dudağındaki piercingleri onun bir serseri olduğunu düşünmeye itiyordu beni. Beni ona çeken bir şeyler oluşmuştu bu kısa sürede. Ancak bu düşünceleri aklımdan kovdum.
Utangaç görünüyordu.
Aşağıya indiginden beri, degil gozlerime, yüzüme bakmaktan kaçınması bunu doğruluyordu.
Annesi Hasret Hanım Berkay'ın kolunu çimdirdikten sonra, fisiltiyla konuştu. Ancak ne dediğini işittim.
"Oğlum kendini tanitsana, Katre'ye."
Bunun üzerine Berkay bana döndü ve "Merhaba, bildiğin üzre ben Berkay. Hoşgeldin."dedi boğuk sesiyle.
Dudaklarım yukarıya doğru kıvrıldı. "Ben de, senin bildiğin üzre Katre. Memnun oldum Berkay."dediğimde utangaç bir gülümseme yolladı.
"Ben de."
Evet bölüm pek içime sinmedi. Elimden geleni yapıyorum. Okuyanlar; seviliyorsunuz !!!!!!!♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥♥
~Yazar Bozuntunuz~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gri
Teen FictionBelirsizliğin rengiydi gri. Bazen aşka bazen ayrılığa yakışırdı. Bazı hayatların tercümesiydi gri. Gri onlar için bir renkten fazlaydı. Gri hikayeler gri sonları hak eder.