***
-1 Gün Sonra- [Saat 05.23]
Ali dün sabah yaşanılanlardan sonra babasını gönlünü hâlâ alamadığı için üzgündü ama onu mutlu eden tek şey artık onun tüm hayali olan okumayı, sonunda gerçekleştirebilecekti lakin onun aklında hâlâ binlerce soru vardı. Acaba pişman olur muydu? Bir başına ne yapacaktı İstanbul'da? Parasız ne ederdi Ali? İlk defa köyü ve şehir dışında bir yere gidecekti, hem de yalnız. Yalnız başına gitmek onu biraz ürpertiyordu ama biliyordu Ali, "Cesaretli bir adam tek başına çoğunluktur." çünkü "Akarsu çukurunu kendi kazar." . Ah Ali ,Ah! Ali ne olursa olsun kararından vazgeçmedi. İstikrarlıydı bizim büyümüşte küçülmüş Ali.
[Saat 05.35] Babası Aliye bağırdı:
-Hadii!
-Tamam geliyorum baba.
Ali ve Barış Bey beraber yola çıktılar.
*** Uzun saatler sonra*** [Saat 12.29]
-Söyleyesin Ali neresi muhtarlık?
-Dee şurada, karakolun yanında ki kırmızı evin karşısı
-Eyi önden git o vakit haber ver. Babam geldi sizinle konuşacakları varmış de. Son kararın bu mu? Gidecek misin?
-Evet baba
-Muhtarlığa girmeden son kez şunu söyleyeyim bunun dönüşü olmaz. Ben birazdan muhtarlıkta senin istediğin cevabı vereceğim muhtara. Benim kendi istediğim bir cevap olmayacak bu. Haberin ola hayatında ki ilk kararın. Bunu iyi düşünüp tartmışsındır umarım. Hadi koş git şimdi muhtara.
- (Ali çok mutludur, koşarak bağırmaya başlar) Muhtar emmiii, muhtar emmiii biz geldik, bizz! (Ali muhtarlığa girer, Muhtarın kapısını tık tıklar)
*TAK TAK TAK*
-Buyurun girin.
-Muhtar Beyim, beni hatırlarsınız geçen gelmiştim hani şu İstanbul'a gitmek isteyen çocuk.
-(biraz düşünür) Haa şimdi hatırladım. Eee ailene anlat demiştim. Senin kararını kabul edemem onların gelmesi lazım.
-Biliyorum muhtarım babam burada, sana haber vereyim diye az önden geldim. Çağırayım da gelsin. Muhtar Şerif Ağa kafasıyla onayla işareti yapar..
-Baba gelesin muhtar emmi seni bekler Barış Bey kapıdan içeri girer, o sırada Ali de içeri girecekken Barış Bey:
-Hey! Hayrola sen de mi gireceksin?
-(kekeler gibi) E-e-ve-t
-Sen gelmiyorsun bekle ötede.
***
-Hoş geldiniz. Siz Ali'nin babasısınız herhalde.
-Aynen öyle muhtar bey. (kendini tanıtmak için elini uzatır) Barış.
-Memnun oldum. Bir şeyler içer misiniz? Sohbetimiz uzun sürecek ellâm.
-Varsa bir soğuk su.
-Hasaaaan, Hasaaaan!
-(ÇIRAK HASAN): Buyurun
-Bir çay, bir de soğuk su
-Derhal.
***
.... - Eee anlat bakalım Barış Efendi, nedir kararın?
-Ne olsun istersin Şerif Ağa?
-Ben bilmem amma yinede çok merak edersen benim fikrimi söyleyeyim, Bu çocuk çok heves etmiş okumaya, her şeyi anlattı bana, burada okumak için gücünüz yokmuş. Müdür Bey indirim de yapmıyormuş, konuştum Ali için. Çocuk çok azimli, hırslı, tuttuğunu koparan birine benziyor. Bu çocuğu kazanmamız lazım Barış Efendi. Bu çocuk ülkemiz için çok önemli kaybedersek sadece biz kaybetmiş olmayız tüm ülke zor duruma düşer. İlerleyemeyiz. Gönderelim gitsin bence. Hem onunda rızası var gibiydi geçen gün. Tabii siz ne konuştunuz hanenizde bilemem. Orası sizin bileceğiniz iş!
-Öyle mi düşünürsünüz sahiden?
-He ya. Yalan mı söyleyeceğiz? Çocuk akıllı bir çocuk, hayatını karartmaya ne gerek var bu cevherin?
-Eyi bir düşüneyim o vakit. Evvela biraz zaman tanıyasın bana.
*** Uzunca Bir Süre Sonra ***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EKMEK ASLANIN AĞZINDA
Short Story*Bir insanın hayat hikayesi* gerçek bir olaydan alınmadı fakat gerçekte de böyle hayatlar var. ibretlik bir hikaye umarım beğenirsiniz. hayallerinizin peşinden mutlaka gidin.