Şu an kantinde bir yandan sinirden kudururken bir yandan da umursamaz davranmaya çalışıyordum.
Pek başarılı değildim tabi. O kaltak yüzünden kim olduğumu öğrenirse anasıdan çıktığı yere geri sokacaktım.
Daha fazla dayanamayacağımı fark ettim. Ya şimdi direk katil olacaktım ya da aptal. Kimi kandırıyordum ben zaten aptaldım.
Ayağa kalkıp kantin çıkışına yöneldim. Hemen telefonumu çıkartıp benim salağa mesaj yazdım.
05****: Beni merak ediyor musun?
Sadece 5 dakikalığına sığınakta olacağım. Yine kim olduğumu bilmeyeceksin.Mesajı atıp okulun diğer tarafına yürüdüm. Merdivenlerin altında sığınak vardı. Beden hocaları eşyalarını koymak için kullanıyordu. Ve öğle arasında top almak yadatktı. Biz de öğle arasında olduğumuza göre kimse gelmeyecekti yani bu vakitlerde.
Sığınağa girip kapıyı kapattım.Telefonumu alıp attığım mesaja baktım, görmüştü.
Onu bildiğimden fazla rahattım. Kapıda pusu kurmazdı. Ya gelirdi ya gelmezdi. Bir insan her şeyiyle mi mükemmel olurdu ya!
Kapı yavaşça açıldığında kapının yanındaki dolabın arkasına saklandım.
Ardından "Kimse var mı?" Diyen o güzel sesini duydum. Biraz daha içeri girince kolunu tutup iyice içeri çektim ve kapıyı kapattım.
Etraf simsiyahtı.
"Baya güçlüymüşsün ha." Dedi ve kıkırdadı. Yok yiyecektim ben bunu.
"Konuşmayacaksın herhalde?" Anlaması için sustum. "Boşu boşuna geldim sanırım ben buraya."
Hayır salak seni daha yollamayacaktım. İşim vardı seninle. Bazen salak olabiliyordu işte ama ne yaparsınız, çok seviyordum salağı.
Kollarını tutup kendime çevirdim. Kalp atışımı ta götümden hissediyordum.
İnşallah sıçmazdım. İki anlamda da.
Bir elimi yanağıyla boynunun arasına koydum. Kalan elimi de koluna koyup parmak uçlarımda yüzüne uzandım.
Beni öğrendiğinde yaptığım şey için beni öldürebilirdi -gerçekten- ama umurumda değildi şu an da.
Cenneti yaşamak istiyordum dudaklarında.
Dudaklarımı hafifçe dokundurdum dudaklarına. Öpmüyordum, daha tadını çıkartacak ve tüm gün boyunca aklında kalmasını sağlayacaktım.
Hem bu fırsatı bir daha yakalayabileceğimin garantisi yoktu.
Dudağının kenarına bir öpücük kondurdum ve sonra yavaş yavaş çenesine doğru ilerledim öpücüklerle. Yavaşça, severek öpüyordum.
Tepki vermiyordu, bu biraz hevesimi kırsada devam ettim. İstemediğini belli etmemişti sonuçta.
Nabzının olduğu yere sulu bir öpücük bıraktım. Kafasını geriye atıp derin bir nefes aldı.
Titremişti!
Etkilenmişti benden!
Adem elmasını öptüm.
Kafamı geriye çekip tekrar dudaklarına yükseldim. Alt dudağını öperken bir yandan da kolundaki elimi boynu ve omuzunun arasına koydum. Baş parmağımla boynunu seviyordum.
Amacım tutkulu bir öpüşme yaratmak değildi sadece onu çok fazla etkilesin istiyordum. Sanırım başarıyordum.
Alt dudağını ağızımın içine alıp emmeye başladım. Emip emip bırakıyordum. Herhangi bir atakta bulunmamıştı. Etkileniyordu ama adım atmıyordu.
Hafifçe geriye çekilip öptüm dudaklarından. Bir adım geriye gidip kapıya arkasını döndürdüm.
Son bir kez daha öpüp geri çekilecektim ki kolumu tuttu.
Şimdi sıçmıştım.
"Ya sende AİDS varsa?" Dedi soluk soluğa.
Tüm duyguları bana aynı anda yaşatıyordu it. Şaşkınlık, kızkınlık, sevinç, heyecan ve kahkaha atma hissi.
Halime mi üzülsem, benden etkilendiğine mi sevinsem, o kaltakla beni bir tuttuğuna mı sinirlensem yoksa dediğine mi gülsem bilemiyordum.
Yavaşça kolumu bıraktığında hiç beklemeden çıktım odadan ve koşarak üs kata çıktım. Aklımda tek bir şey vardı.
Alazla öpüşmüştüm!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Minnoş'um 🐣|b×b|
Ficção AdolescenteSana gelmiştim amına koyayım, sana. Başkasına değil. Senin için geldim. Sevdiğim için. "Alaz..." Gözlerini bana çevirdi, belki de son kez. Derin bir nefes aldım, bu burada bitecekti ya da başlayacaktı. Ama bugün bir şeyler olacaktı işte, olmalıydı...