day2 - harder

25.8K 1K 843
                                    

şu bölümü geriye dönüp okuyabilmemin imkanı yok hatalarımı görmeyin lütfen. bölüm tamamammmmen smut o yüzden okumak istemeyenleri dışarı alalım, okuyanlar için buraya şarkılar bırakıyorum lütfen şarkılarla okuyun
yani şimdi seme jimin seme kook baby kook sassy jimin ne ararsanız var bir bölüm...
slow down - chase atlantic
church - fall out boy
you're all i want - cigarettes after sex
r u mine? - arctic monkeys
singularity - taehyung 🥵
       Bu duruma nasıl geldiklerini anlamamıştı Jungkook. Yanağı soğuk duvara yaslıyken, gözyaşlarıyla ıslanmış dudaklarının arasındaki parmakları istekle emerken bir yandan daha daha fazla dokunuş için yerinde kıvranıyordu. Jimin onun şortunu yerde ayağıyla sürükleyip odanın diğer ucuna gönderirdikten sonra elini sıkıca onun beline yerleştirmiş, parmaklarıyla uzanarak meme ucunu parmaklarının arasına sıkıştırmıştı. Jungkook ağlamamak için kendini zor tutuyor, bir yandan kayan gözleriyle beraber kendine gelmek için kafasını duvara daha sert yaslıyordu.

     Başkasının dokunuşu ona nasıl hissettirir bilmiyordu, başka dokunuşlar onu ağlatır mıydı bilmiyordu. Bildiği tek şey vardı; ismi Park Jimin'di. Park Jimin'in dudakları, Park Jimin'in parmakları, Park Jimin. Bildiği tek ad zihninde yankılanıyordu. Bütün isteği Park Jimin'di. Onun içinde olmadığı hiçbir şey parlak değildi. O vardı, o vardı ve onun çevresindekiler vardı. Her zaman o vardı. Ve Jungkook yalan söylemişti, dünyada Jimin'den daha iyi sevileceğini bilse bile - inandırıcı değildi- her zaman Jimin'i seçecekti.

         Başkasıyla yaşayacağı güzel günleri, Jimin'le yaşadığı kötü günlere değişmezdi.

        " Kıvranıp duruyorsun." Sıcak nefesi boynuna çarptığı an kasılan bedeniyle ne yapacağını bilememişti Jungkook, boşta kalan elini kasıklarının üzerine bastırdı. Sakinleşmeye çalıştığı sırada dudaklarının arasında onun elleri, göğsünde onun dokunuşları vardı. Mümkünatı yoktu. "Seni özledim." diye fısıldamıştı, dokunuşları sertleşmişti. Tırnaklarını hafifçe beyaz tenine sürtüp kendine bir yol aradığı sırada Jungkook belini iyice bükmüş, kendini ona bastırmıştı. Jimin kısık sesle inledikten sonra belindeki elini küçüğünün şekilli kalçasına kaydırmış, hafifçe okşamıştı onu. " En son ne zaman seviştiğimizi hatırlıyor musun?" Jungkook hızlıca kafasını sallamıştı. Nasıl unutabilirdi?

Ona olan son dokunuşlarını nasıl unuturdu?

" Sana hatırlatmamı istediğin bir şeyler var mı?" Bu arada parmakları siyah iç çamaşırının lastiğinde geziniyordu, Jungkook evet dercesine dudaklarının arasındaki parmakları daha hızlı emdiğinde Jimin kıkırdamıştı, hareketleri birbirlerini takip ediyordu. Kıkırtısını duyduğu an dudaklarından hafif bir inleme kaçmıştı Jungkook'un. Jimin iç çamaşırını çekiştirip dizlerine kadar indirmiş, bedenini onun çıplak tenine yaslamaktan çekinmemişti. Dudaklarını sırtındaki kemiklere bastırırken elini ona sarmıştı. Elleri hafifçe titriyordu, tek özleyen Jungkook değildi. Sesini duymak için parmaklarını dudaklarından çektiğinde Jungkook o yeterince uzaklaşmadan parmak uçlarına bir öpücük kondurmuştu.

Jimin'in elleri onun boynunu bulduğunda Jungkook sızlanmıştı. " Elini... oynat." Nefesi bir kelime için bile yeterli kalmamıştı, sesi titriyordu. Yeterli oksijen alamıyor gibiydi. " Hyung... n'olur."

Jimin baş parmağını hafifçe onun penisinin başına sürttükten sonra hafifçe ileriye oynatmıştı elini, bir yandan Jungkook'un şimdiden kızarmış yüzüne bakıyordu. Sonsuza kadar onu öpmek ve vücuduna izlerini bırakmak istiyordu. Onu büyük bir yavaşlıkla diğer elini onun kalçasına indirmiş, parmak uçlarıyla daha çok kıvranmasını ister gibi daireler çizmişti.
" Titriyorsun." diye fısıldamıştı, göğsünü onun sırtına yaslarken. Jungkook kafasını sallamıştı. Dudaklarını birbirine bastırmış, gözlerini sıkı sıkıya kapatmıştı. Jimin hırsından dudaklarını kanatmıştı, ne yapacağını bilemez haldeydi. Elini hızlandırdığında Jungkook'un dudaklarından sesli bir inleme dökülmüştü. Birkaç saniyeliğine kalçasında duran elini jungkook'un tişörtünün eteklerine sarmış, kafasından hızlıca çıkartmasını sağlamıştı. Çıplak bedeni önünde titrerken ne yapacağını bilemez hâldeydi.

quarantine | jikook ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin