-"Nihal masa 4'e bir kahvaltı tabağı!" Bana emir veren Gökhan'a gözümü devirerek
"Tamamdır!" dedim. Hemen yapılan kahvaltı tabağını alıp masa 4'e doğru yürümeye başladım. Masanın yanına gelince tabağı kadının önüne koyup "Başka bir arzunuz var mı?" dedim elimde de kağıt ve kalemim vardı.
Kadın bana küçümseyen bakışlarla bakıp "Ah! Hayır canım gidebilirsin... Bu arada bu varoş kıyafetlerini değiştir derim!" "Hanımefendi haddinizi bilin"
Ben kadını gözlerim ile öldürmek isterken bunu yapamayacağım aklıma gelince kadının suratına bakmadan mutfağa gittim ve köşedeki sandalyeye oturdum. Ellerim titriyordu sinirden... O kim ki beni küçümsüyor!?
Bu işten nefret ediyordum fakat kira, fatura, bebek bezi gibi ihtiyaçları karşılamak için bu işe ihtiyacım vardı.
Aslında o kadının saçlarını kökünden koparıp eline vermek vardı!
Tam sinirle kalkıp o kadının yanına gitmeye yeltenecektim ki Bahar seslendi
"Nihal! Seni patron çağırıyor" Patronun niye beni çağırdığını anlamasamda...
"Tamam.." dedim.
Hızla oturduğum sandalyeden kalktım ve patronun odasına doğru yol aldım.
Kapıyı çalıp yavaşça içeri girdim... "Beni çağırmışsınız?"
"Evet... Nihal kovuldun! Müşteriye niye laf ediyorsun?! Sana bu son uyarım demiştim! " bu ani konuşmasına karşılık
"Ne?!" diye çığlık atmıştım... Ben haksız değildim ki?! Hem bu işe her şeyden fazla ihtiyacım vardı... Eğer çalışmazsam nasıl geçinirdim...
Ela'ya nasıl bakardım?
"Lütfen beni kovmayın...benim bakmam gereken çocuğum var!" patronum ise dediğimi umursamadan
"Nihal yarın iş çıkışını yapılacak çıkabilirsin..."
Patronum olacak adamın odasından çıkıp mutfağa girdim...
Önlüğümü çıkarıp attıktan sonra çantamı aldım ve bu adı
batasıca restoranttan çıktım...Otobüs durağına gidip dolmuş beklemeye başladım...
Bir dolmuş önümden geçerken elimi salladım ve dolmuş durdu...
Hemen araca bindim... Parayı ödedim ve oturacak yer olmadığı için ayaktaydım ve düşmemeye çalışıyordum.
Araç hızla ilerlerken bizim mahalleye gelince 'dur' düğmesine bastım ve bekledim...
Araç durunca inip hiç tekin olmayan sokağımızda yürümeye başladım..
Gençler varilin içine ateş yakmış onlarla kendini ısıtıyorlardı...
Mahallemizde, gaspçı, evsizler, sarhoşlar çoktu bu yüzden daha da hızlandım...
Benim yaşadığım yıkık dökük apartmanı görünce anahtarı çıkartıp kapıyı açtım ve merdivenleri çıkmaya başladım.. Ela'mı göreceğim için sabırsızlanıyordum!
Hızla evime girip kapıyı kapattım... Yatak odasından ağlama sesleri yükselince gözlerim doldu...
Hayır! Ağlama.... Sen güçlüsün... Kızın için...
Yatak odasına girip Ela'yı kucağıma aldım ve onu öptüm...
Susmadığını görünce şarkı söylemeye karar verdim...
"Küçüğüm daha çok...
Küçüğüm bu yüzden bütün hatalarım...
Övünmem bu yüzden bu kendimi özel, önemli zannetmem...Küçüğüm daha çok küçüğüm bu yüzden bütün saçmalam...
Yenilmem bu yüzden, bu yüzden kendime güvensizliğim...Ne kadar az yol almışım, ne kadar az yolun başındaymışım meğer,
Elimde yalandan gecici oyuncak zaferler... "Küçüğümün sustuğunu görünce şarkı söylemeyi bıraktım...
Kafasını koklayıp öptüm... Ne güzel kokuyordu böyle... Aynı cennet gibi kokuyordu...
Bana bütün her şeyi unutturuyordu... Çocuğumu yatağa koyup altını değiştirip, pudraladım... Onu yatağa koyup yeniden başını öptüm..
Ben de yanına uzandım ve gözlerimi biraz da olsun bir şeyleri unutmak için kapattım...