4. Bölüm

91 13 0
                                    

Ceketimi üstüme giydikten sonra telefonumu da alıp aşağıya indim. Bu sabah erken kalkmıştım. Biraz yatakta oyalandıktan sonra yataktan kalkıp elimi, yüzümü yıkamıştım ve üstümü giyinmiştim. Şimdi ise ruh gibiydim. Yüzüm solgun ve gözlerim kızarmıştı. Aşağıya indiğimde Hacer Abla kahvaltıyı hazırlıyordu.

" Günaydın" dedi sevecen bir sesle.

" Günaydın " dedim sesim duygusuz çıkmıştı. Yerime oturdum . Hacer abla portakal suyumu doldurdu. Tabağıma omletten küçük bir parça aldım. Aklım hala babamdaydı. Uzun bir zamandan sonra duymuştum sesini. Acaba nasıldı? Evi neredeydi? Yeni ailesiyle mutlu muydu? Bizi bıraktığı için mutlu muydu?  Yada gittikten sonra bizi merak etmişmiydi? Aklımda sormak istedigim o kadar çok soru vardı ki. Hangisini  soracağımı veya kime ne soracağımı da bilmiyordum .

" Sen iyi misin kuzum ?" dedi Hacer abla.

" İyiyim abla sadece dalgınım neyse geç kalacağum ben gidiyorum." dedim. Ayağa kalktım ve çantamı omuzuma attım. Bardağımın dibinde kalan portakal suyunu da içtikten sonra ayakkabımı giyip dışarı çıktım. Okula doğru yürümeye başladım.

 

      Okulun biraz ilerisinde olan parka gidip dün oturduğum yerde oturdum. Buradan okulun zilini duyabiliyordum bu yüzden okula geç kalmazdım. Aslında neden bu parka gelip de oturduğumu bilmiyordum. İçimden bir ses 'belkide Kaan'ı bekliyorsundur ve konuşacak yeni bir arkadaşa ihtiyacin vardır ' diyordu. Saçma diye geçirdim içimden. Daha dün gördüğüm bir çocuğu neden bugün görmek isteyeyim ki. Üstelik onunla konuşup arkadaş olmak...Sanırım isteyeceğim son şey bile değildi. Aslında nereden aklıma geldiğini de bilmiyordum. Sanırım sabahın köründe parkta bir başıma oturup kafamı dinleyecektim. Sorularıma cevap arardım belkide. Aklıma babam geldi.Babamın o kadınla nasıl tanıştığınıda bilmiyordum. Babamın şuan ne yaptığını da. Belkide o kadınla mutludur. Hatta onun kızını kendi kızı gibi benimsemişte olabilir. Okulun zilini duyduğum gibi ayağa kalktım. Okula girdim ve sınıfa dogru yürümeye basladım. Çevremdekiler bana bakıyordu ve hepsinin gözlerinde sadece acı vardı. Bana acımalarını istemiyorum ki. Şuana kadar çok fazla kitap okumuştum ve sürekli acınılmanın kötü bir şey olduğunu yazıyorlardı. Aslında abartıklarını düşünüyordum ama değilmiş. Sanki sen ucubeymişsin gibi sana bakmaları kötü hissetiriyor. Sınıfa girip çantamı sırama koydum ve ders basladığında sadece ilgimi oraya verdim.  Okul çıkışında çocuklarla vedalaşıp eve gittim ve tüm günümü yatağımda kitap okuyarak geçirdim.

**********

Ertesi gün okula gittiğimde bizimkiler henüz gelmemişlerdi. Sırama geçip oturduğumda yanıma bizim sınıftan birkaç kişi geldi.

- Nasılsın Duru ?, dedi Ayça.

- İyiyim siz ?

- Bizde iyiyiz. Şey...biz başın sağolsun demek için geldik, dedi Ayça, yanındaki kızlara bakarak.

- Evet gerçekten duyunca çok üzüldük, dedi  Sema.

- Teşekkürler kızlar çok düşüncelisiniz, dedim. Kızlar gülümseyerek yerlerine geçtiler. O sıra matematik hocası ile birlikte bizimkilerde sınıfa girdi. Dersin ortalarına doğru nöbetçi öğrenci sınıfa girip " Hocam rehberlik hocası Duru Kaya'yı çağırıyor." dedi. Kafamı hocaya çevirdim.

- Gidebilirsin tatlım, dedi matematikçimiz Sertap hoca. Sıramdan kalkıp nöbetçi öğrenciyi takip etmeye başladım.Sınıftan çıkıp kapıyı kapattım ve öğrenciye döndüm. İki adım kadar önümde ilerliyordu. Yanına gidip

- Neden çağırıyormuş biliyormusun ? , diye sordum.

- Hayır sadece çağır dedi bana, diye yanıtladı. Anladım anlamında kafamı salladım. Bir alt kata inip rehberlik hocasının kapısını çaldım  ve odaya girdim. Hoca kafasını kaldırıp bana baktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 11, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

...UMUTSUZ...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin