9 MAYIS 2005
İstanbul'un en nezih semtlerinde yaşayan sonsuzluğun dört arkadaşı doğduklarından beri beraber yaşıyorlar, birbirlerinden hiç ayrılmıyorlar ve aksiyona bayılıyorlar.
"Sabah, alarmın sesiyle yine sıçradım."
Meral her zamanki gibi bizden önce kalkmış, giyinmiş hatta yüzüne tonlarca makyaj yapıyordu.
Bugün sadece evde oturacaktık, hiçbir yere gitmeyecektik beraber eğlenceli oyunlar oynayacaktık ama o makyajsız bir gün asla geçirmezdi geçiremezdi zaten.
"Allah aşkına evde oturacağız ya kimse yüzünü görmeyecek kime böyle makyaj yapıyorsun anlamıyoruz ve çözemiyoruz ya bize de söyle bizde bilelim dimi yani ayıp kızım."
Biz arkada Nehir'in Meral'le uğraşmasına gülerken Meral sinirlenip her zamanki gibi odadan çıktı kendini tuvalete kilitledi.
Bağıra bağıra Aleyna Tilki O Sen Olsan Bari şarkısını söylemeye başladı bunu bize her sinirlendiğinde yapıyordu ve bizi deli ediyordu.
Nehir Meral'in arkasından koşsa da yetişemedi biz de onların arkasından gülerek gidiyorduk.
Hadi kardeşim tamam ya bir daha seni sinirlendirmem ama sen de bizi sinirlendirmek için tuvaletin kapısını kilitleyip bağıra bağıra Aleyna Tilki O Sen Olsan Bari şarkısını söyleme lütfen.
O dakika hiç kimseden çıt çıkmıyordu sessizlik, sessizlik ve sessizlik sonunda Meral konuşmaya başladı
"İçimden herkes konuşmayı unutmuş onlara konuşmayı öğretecekmişim gibi bana bakıyorlardı."
"Seni bir şartımla af ederim."
Nehir ne olduğunu anlamıştı çünkü biz onu her sinirlendirdiğimizde bizden en pahalı makyaj malzemeleri istiyordu,
"Tamam sana en yeni çıkan Loreal Paris ürününden alacağım."
"Tamam açıyorum kapıyı ama bana saldırmak ve o beni dövecekmiş bakışı atmak yok tamam mı?"
"Tamam ya hadi senin yüzünden kahvaltıya geç kaldık!"
Meral sonunda kapıyı açmıştı Nehir bu sefer sinirlenmemek içini zor tutuyordu elini yumruk yapıp çok güçlü bir şekilde sıkıyordu. Odaya geçip üstümüze aceleyle günlük bir şeyler giyip merdivenlerden aşağı inerken Eylül üstümüzden uçup merdivenlerden düştü biz Eylül'e kalp krizi geçirmiş bir yüz edasıyla bakarken Eylül'ün yere düşüşü o yere düşüş sesinin çıkması ve annelerimizin gelmesi bir oldu.
"Meral arkadan bize ve annelerimize bilmiş bir tavırla söyleniyordu."
"Sadece uçtu bir şey olmaz!"
Deyişiyle Nehir ve benim Meral'e dönüp
"Minik bir bebeğe tuvalet alışkanlığı kazandırır gibi sabırla baktık yüzüne"
"Öf be tamam bakıyorum nesi var."
Meral merdivenlerden aşağıya inene kadar Eylül düştüğü yerden kalkıp salona doğru gidiyordu biz Eylül'ün yanına gidip bir yeri kırılmış mı diye bakarken burnuma yanık kokusu gelmişti.
"Anne bir yerde bir şey mi yanıyor yoksa bana mı öyle geliyor?"
Ayy ekmek kızartmıştım onlar yandı size bakalım derken ekmekleri yaktım hemen bakıp geliyorum"
"Eylül'ün bir yeri kırılmamıştı ama iki kolu da incinmişti."
"Ben hemen sargı beziyle krem getireyim"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
13 Numaralı Geçit
Mystery / Thrillerİnsanlar doğar, büyür ve ölürler ama yaşayamazlar Ezberlediğimiz bu cümlenin içerisine keşke yaşamak fillini de ekleselerdi O zaman ölmeden önce en azından bir kere "Yaşadım" Diyebilirdim